bütün gün berber dükkanında oturup, berberi rahat bırakmayan kişilerdir.
bizim beşiktaş'ta malzemeci süreyya abi var. çok eskidir, yıllardır beşiktaş'a hizmet ediyor. onunla ilgili yaşanmış bir olayı anlatıp, bu mevzuya devam etmek istiyorum.
Beşiktaş'ın kaybetmek üzere olduğu bir maçta tribünden bir amca yedek kulübesinin arkasına gelip sürekli futbolculara sövmeye başlıyor. işte yok efendim "sergen hiç antrenmanlara çıkmıyorsun ama takımda oynamaya can atıyorsun, sen nasıl futbolcusun böyle. okan buruk sen zaten galatasaray'dan geldin, git artık oraya, istemiyorum seni. tayfur sen kaç yaşına geldin, hala oynamaya çalışıyorsun, yeter artık bırak şu futbolu" gibi laflar söylüyor. (tabi bu söylediklerinin arasında bir sürü küfür filan var, onlar yazıdan arındırıldı.) tüm bu küfürleri duyan süreyya abi artık dayanamayıp "bir sus artık" tarzında işaret yapıyor. amca, süreyya abi'yi görünce "bıyıklı hele sen hiç konuşma. 15 senedir maçlara geliyorum, daha bir kere oynadığını görmedim. yattığın yerden para alıyorsun, başkandan mı torpillisin nesin?" diyor.
hasılı; süreyya abi, bu berberde takılan gençlerden biri gibi işte. arkadaş tamam belli ki o berberlerden birinin arkadaşısın, torpilinin olduğu bir gerçek. ama insan bütün gün berberde takılır mı oğlum? ismail yk'nın babası berber olsa "evin yurdun yok mu senin tuu, gelme bir daha" diye yapıştırır lafı.
hayır, yani pek avantajı da yok. sadece içersen 2-3 tane çay içiyorsun, bir de jöle sürersin. fazlası yok yani. yüz maskesi filan yapmaz ki adam sana, onların maliyeti var çünkü.
tüm bunlar yetmiyormuş gibi berber saçımı keserken, bu elemanlar berberi lafa tutmaya başlıyor. abidik gubidik muhabbetler filan, ben de dinlemek zorunda kalıyorum.
- mehmet naber ya?
+ vay kardeşim hoşgeldin. iyiyim senden naber?
- iyi ne olsun. oğlum geçen gün bir ciğerciye gittik, bak seni de götüreyim oraya. süper.
+ harbi mi lan, nerde? (utanmasa hadi şimdi gidelim diyecek.)
- otosansit'te. adam tam usta yaa, işin erbabı.
+ tamam hacı, gidelim kesin. ohh yanında soğan, bir de ayran patlatırız.
- oh oh.
bu eleman çay istiyor, berber de çay söylerken yalandan öyle müşteriye de "abi çay içer misin?" diye soruyor. asıl amacı arkadaşıyla biraz sohbet edip, işten kaytarmak. tabi bunu dükkan sahipleri değil, eleman olanlar yapıyor. dükkan sahibi yapar mı? haa sana da çay söylemek isteyebilir, belki bunu sana sorarken samimidir ama yani sezon öncesi hazırlık kampındaki basın toplantısında "henüz tam kapasiteyle oynamıyoruz, şu an %30 kapasiteyle oynuyoruz" diyen teknik direktörler gibi, %30 seviyelerinde senin çay içmeni istiyor. asıl amaç; arkadaşıyla beraber çay içip, onunla muhabbet etmek. lan zaten o eleman bütün gün senin yanında, yap benim tıraşımı gideyim. böyle saçlarım yeni kesildikten sonra, tüyü yolunmuş tavuk hissiyatına bürüneyim. esen rüzgar kulak bölgemde garip bir üşüme yaratsın. bırak ulan beni, gideyim. ibrahim üzülmez bir futbolcuyu çalımlaya çalışırken, eğer o futbolcu ibrahim üzülmez'i hafiften tutarsa bizim delinho kendisi yere bırakıyor. benim öyle bir şansım yok ki, yere bırakamıyorum kendimi. bitmiyor işim, gidemiyorum.
bazen yoldan geçen bir kız görüyorlar, bu gençler "şşt bak bi" diye dürtüyorlar berberi. yani böyle koluna filan vuruyorlar üstelik, allah sizi inandırsın bir keresinde kulağı zor kurtardım. elemanın elinden makas fırladı ve teğet geçti. sekerse tehlikeydi, sekmedi...
