minibüs ve otobüslerin kalabalık olması.ayakta yolculuk etmek zorunda kalmak.insanların koltuk altlarının ve agzının kokması(lağım cukurunamı düştün be adam).otobüs şoförünün inecegim durakta kapıyı acmayı unutması.
sabah kalktığında kahvaltı etmek için evde ekmeğin olmadığını görmek ve ekmek almaya gitmek, ve eğer ev sobalıysa eğer, kışın o soğukta kalkıp birde soba yakmak zorunda kalmak...
sabah güneş doğarken bomboş yolda, trafik ışıklarının çalışması.
hele bir de kırmızıya yakalandıysan, "lan geçsem mi hiçbir araba yok, ama ya mobeselerden yakalanırsam, mobese nin başındaki memurlar izliyorlar mıdır acaba lan, ulan işin ucunda ceza yemekte var, hay kargalar daha .okunu yemeden bu ışıkları yakanlara ben ne diyeyim" şeklinde iç sesinle kavga eder durursun...
kapıdan çıkıldığındada okul servisinin kıç bölümünü görmek. SONRA kıçını yırtarcasına "amca dur la amcaaaaa" diye bağırmak. En acısı da zavallı amcanın bU Acılı yakarışları duymuyor olmasıDıR EFENiM.
babanın pazar pazar "kalkııın!!! kahvaltıya!!" diye evin içinde bağırması. off ya, her pazar. bildiğin katıksız her pazar aynı işkence. "ben kalkınca ederim kahvaltımı yaa!" falan diye de kabul etmiyor adam. saat on buçukta, sabahın zaarında git kahvaltı yap. tey allam.