aylarca hatta yıllarca düzenim böyle oldu..20'li yaşlarımın ortasında bi ara tamamen sapıtıp 2 gün hiç uyumayıp 1 gün 24 saat uyuyordum..cebimdeki para bitene kadar bu düzen devam etti..
peki bu düzen bana ne kattı? bi dolu dengesiz insanla tanıştım..gece yaşayan garip tiplerle sanal arkadaşlıklar kurduk..şu an hiç konuşmadığım bi dolu çılgın tanıdım..bir de gece yarısı şarap veya sigara almaya çıktığımda tanıştığımız travestiler falan oldu..
param bitince tekrardan işe girdim ve kravat takmaya başladım..
ama çok param olsa gene öyle yaşardım heralde..hatta kayra gibi afrika'yı bile denerdim..saçlarımı uzatır..her sabahın köründe duş alıp traş olanlarla dalga geçerdim..ertesi günü düşünmeden içki içerdim..borges gibim şiir yazardım..camus gibim yabancılaşırdım..
boşluğu, kendimi dinlemeyi hatta depresyonu bile özledim..iş hayatı insana depresyona girmeye bile vakit bırakmıyor..
yazmayı çok özledim..kravatla kalem tutulmuyor kardeşim..
şafağı görmesem de ona yakın bir saate kadar yaptığım eylem. ciddi şekilde alışkanlık yapar, gothic veya slow şarkılar eşliğinde de tadına tat katılır.
işe girdiğim günden beri yaşamadığım ve bu durumdan dolayı çok sevindiğim gece travması. ne kadar kötü bir şey olduğunu gündüzün güzelliğini gördüğümde idrak edebilmişimdir..
hayatın kendinize kalan kısmıdır. gün boyu dışarıda belli bir hızla devinim gösteren çok oyunculu pandomim sizi kendisine çekmez,çekemez. çekemez çünkü gücü yetmez. gücü yetmez çünkü sizi tatmin etmekten uzaktır. saat gece yarısını geçtikten ve yer yüzü sessizliğe gömüldükten sonra asıl hayatınız başlar . bu hayatı siz belirliyorsunuzdur çünkü, kurallarını sizin koyabildiğiniz yegane zaman sürecidir. kalabalık kadıköyde yürürken gündüz vakti insanlara mecburen çarptığınız rıhtımda gece ise salına salına , özgürce yürüyebiliyorsunuzdur.
düşüncelerini toparlayabilirsiniz, onlara yön verip , kafanızda şekillendirebilirsiniz. gündüz rastlanan kokuşmuş, yalanlarla ve klişelerle dolu hayat örneklerinden çok farklı numuneler içerir sabahlamak. gördüğünüz tek şey bomboş sokaklar; içindeki bütün acıları , birikmişlikleri kadehlerde ağzının ucuna getirip meyhaneden çıktıktan sonra ise bütün dünyaya haykırarak söylemeye çalışan sarhoşlardır. haykırmalarını birilerinin mutlaka duyacağını bilirler çünkü sabaha doğru ilerleyen gece sessizdir, sükunet hakimdir ona. ben duyarım o haykırışları, sonra onlardan cesaret alıp ben de haykırmaya çalışırım. kimi zaman başarılı olurum, kimi zaman olamam ama ziyanı yoktur. çünkü sabahlarken "ben " olup deneyebiliyorumdur.
denemenin bile başarı sayılacağı dünyada sabahlamak elimde kalan son şansımı kullanmamı sağlar. ve ben nefret ettiğim hayata ve insanlara teşekkür etmektense o'na; sabahlamaya teşekkür ederim.
şimdi şöyle oluyor, küçük bir şehirde yaşıyorsanız*akşama kadar yapacak bir şeyiniz olmuyor. akşamdan da sabaha kadar msn'dir sözlük'dür facebook'tur canlı oluyor.
ee bize de sabahlamak düşüyor.
gerçi eli boş öğrenci milletine bahane çok, büyük şehirde de okuyorum, orda da akşamdan sabaha kadar batak atıyoruz.
nihayetinde, gece yapılan işlerin zevk vermesinden mütevellit bu durum ortaya çıkıyor.
eğer çok sık yapılmıyorsa kişiyi mutlu eden hadisedir. ikiye kadar uyanık kalınmışsa büyük ihtimalle sabahlanır, güneşin doğuşu seyredilir, o hava o koku miss...