sabahattin ali

entry1086 galeri109 video3
    111.
  1. ''sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de,
    aradığım yerlere benzeyiş buldum sende."
    8 ...
  2. 110.
  3. "ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçiveriyoruz?"
    7 ...
  4. 109.
  5. Yeni Dünya adlı öykü kitabında, "ayran" ve "Isıtmak için" adlı öyküleri var ki,
    insanın yüreğini avuçluyor resmen.
    Sabahattin Ali, öyküleri çok nettir. Kelimeler somut birer nesne haline dönüşür insanın beyninde.
    Mesaj için öyle dolambaçlı, beyin egzersizine hiç gerek yoktur.
    O, ezilenin yanındadır. ezilenin çektiği her zaman en somut olandır.
    Sabahattin Ali, koca elleri ile bizi kalbimizden avuçlarken,
    o kadar duru, o kadar sade bir anlatım kullanır ki, bu anlatım hiç bir mantığımıza aykırı gelmez;
    hiçbir organımızla çelişmez.O yüzden empati kurmak çok daha kolaylaşır bizim için.
    Onun gibi bir yazarın yazdıklarından dolayı yargılandığını, işsiz güçsüz kaldığını bilmek,
    hakikaten insanı derinden etkiliyor. Biz nasıl bir ülkede yaşamışız ki, bu büyük insanları
    yargılamış, sürmüş, yetmemiş; devlet eliyle öldürmüşüz.
    5 ...
  6. 108.
  7. asker çocuğudur.

    ''maria puder ölmedi.''
    2 ...
  8. 107.
  9. ''insanlar birbirini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.'' *
    6 ...
  10. 106.
  11. bizzat kendisine yazılan, ithaf edilen şarkı için:
    http://fizy.com/#s/1mgrwj
    (bkz: nazan öncel)
    (bkz: ali)

    hadi sözlerini de yazalım:

    Dün ali'yi gördüm yolda
    iş arıyordu bu ayazda
    Ekmek parasına
    Konustuk biraz hal hatır sorduk
    O günlerden dem vurduk gözlerim doldu

    Bir ev tutmuş tek göz oda
    Evlenmiş bu yakınlarda
    Off...
    Baba olmuş ilk yağmurda
    Kızı filiz yavru daha

    Git oğlum git uzaklara
    Oyalanma buralarda
    Düşündükçe anlarsın
    Gurbet odalarında

    Güneş var mı güneş oralarda
    Annem nasıl bu havalarda
    Hasta mı yoksa ?

    Kağıdım kalemim beni bekliyor mu?
    Mektuplarım geliyor mu?
    Dostlardan hala?

    Sus söyleme yürek ister
    Kalem tumak zordur burada
    ooffff of
    Ben unutsam tarih unutmaz
    Dünya gelir peşim sıra

    Git oğlum uzaklara
    Bırakmazlar hayatta
    Düşünürde diyemezsin
    Buralarda
    Oooofff...
    5 ...
  12. 105.
  13. 'dertlerin kalkinca saha bir kufur yolla allah a'

    ... şeklinde aldırma gönül şiirindeki bir gafı vardır. onu hep oradan hatırlar ve hatırlatırım.
    1 ...
  14. 104.
  15. içimizdeki şeytan romanıyla etkisinden -belki bir kaç hafta- kurtulamadığım akıcı bir psikoloji tahlil romanıdır.

    kitabı almama sebep ise arka kapağında bulunan romanın bir alıntısıdır.
    --spoiler--
    "isteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... içimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... içimizdeki şeytan yok... içimizdeki aciz var... Tembellik var... iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var..."
    --spoiler--
    tahlil romanı demişken; üstad peyami safa'nın matmazel noralya nın koltuğu'nu 1. * sıraya -şahsım adına- almamda hata etmiş olmayız sanırım.
    1 ...
  16. 103.
  17. romanlarının aksine şiirleri lezzetsizdir.
    (bkz: sabahattin ali şiirleri)
    1 ...
  18. 102.
  19. "evden çıktıktan sonra bir şey unuttuğunu fark ederek duraklayan, fakat unuttuğunun ne olduğunu bir türlü bulamayarak hafızasını ve ceplerini araştıran, nihayet, ümidini kesince, aklı geride, ileri gitmek istemeyen adımlarla yoluna devam eden bir insan gibi üzüntülüydüm."
    7 ...
  20. 101.
  21. bi yalnız
    bi içine kapanık
    bi hüzünlü üzgün
    bi bi başına

    sen mi kaldıydın be efsane ali...
    5 ...
  22. 100.
  23. kanımca onun ömrüne şekil veren iki şehir vardır hayatında.biri sinop,diğeri ise kırklareli!sinop özgürlüğünü kaybettiği şehirdir.bir rivayete göre nemden kibrit bile yanmadığı,mahkumların zindanlardaki nem yüzünden öldüğü bir cezaevi kentidir sinop onun için.ama o burda da umut etmek için neden bulmuştur kendine.bu da cezaevinin duvarlarıda kendiliğinden açan çiçeklerdir.kırklareli ise ölümün onu yakaladığı kenttir.karanlık güçlerce peşi hiç bırakılmamıştır.bu gün bir mezarlığı dahi yoktur.o meşhur şiirirnde bahsettiği deli dalgalar ise artık duvarlara çarpamamaktadır.çünkü deniz ve duvar arasına elli metrelik dolgu beton dökülmüştür!!!
    2 ...
  24. 99.
  25. edebiyat değeri bir yana, derin devlet kurbanı olmasının bile üzerinde konuşulacak çok şey vardır.

    ayrıca, aldırma gönül'ün söz yazarıdır..
    2 ...
  26. 98.
  27. kürk mantolu madonna gibi bir kitabın yazarıdır. ben daha birşey demiyorum.
    5 ...
  28. 97.
  29. tc tarihinin en iyi 10 yazarı arasına rahatça girebilecek kalitede yazar.
    2 ...
  30. 96.
  31. atatürk'e hakaret ettiği iddia edilen bir şiir yüzünden hapse atılmıştır. cezasını sinop'ta karadeniz kıyılarına yakın cezaevinde çekmiştir. burada cezasını çekerken daha sonraları edip akbayram tarafından bestelenen aldırma gönül şiirini yazmıştır. cumhuriyet mitinglerinde de edip akbayram'ın sıkça çalıp söylediği toplanan kalabalığın kah dinlediği kah eşlik ettiği bu şarkının temelinde atatürk'e hakaret ettiği iddia edilen birinin hapis cezasını çekerken düşündüklerinin olması ironik bir durumdur kanımca.
    4 ...
  32. 95.
  33. Şair ve yazar.
    "içimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Mevcut durumunu ifade eden sözüyle Sebahattin Ali ;

    "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi".

    (bkz: kuyucaklı yusuf)
    1 ...
  34. 94.
  35. 25 Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğmuştur. Babası piyade yüzbaşısı (Cihangirli) Selahattin Ali Bey'in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısiyla, ilköğrenimini istanbul, Çanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamlamıştır (1921) Edremit'e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamamış ve aile çok zor günler geçirmiştir. ilkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra istanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştur (1926). Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştur (1928 - 1930). Yurda döndükten sonra Aydın ve Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır.

    Konya'da bulunduğu sırada, bir arkadaş toplantısında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklanmış (1932), bir yıla mahkum olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmış, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşmuştur (1933). Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara'ya giden Sabahattin Ali Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurarak yeniden göreve alınmasını istemiştir. Dönemin bakanı Hikmet Bayur'un "eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ispat etmesini" istemesi üzerine Varlık dergisinde "Benim Aşkım" adlı şiirini yayımlayarak (15 Ocak 1934) Atatürk'e bağlılığını göstermeye çalışmıştır. Aynı yıl Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü'ne alınmış, Ankara II. Ortaokul'da öğretmenlik yapmıştır. 16 Mayıs 1935 günü Aliye Hanım ile evlenmiş, 1936'da askere alınmış, 1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya gelmiştir. Yedek Subay olarak askerliğini Eskişehir'de tamamlamış, 10 Aralık 1938 de Musiki Muallim Mektebi'nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başlamıştır. 1940 yılında tekrar askere alınmış, askerliğini yaptıktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı'nda Almanca öğretmenliği yapmıştır (1941 - 1945).

    "içimizdeki Şeytan" romanı milliyetçi kesimde büyük tepki toplamıştır. Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmiştir. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştır. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, istanbul'a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştır (1945). Ancak fıkra yazdığı La Turquie ve Yeni Dünya gazeteleri, Tan olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz'la Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır (1946 - 1947). Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, dergilerin isimlerindeki Paşa ifadesiyle "Milli Şef" ismet Paşa ile alay edildiği iddiası ile kapatılmış, yazılar ve yazarları hakkında kovuşturmalar açılmıştır. Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. Ali Baba dergisinde yayımladığı "Ne Zor Şeymiş" başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: "Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi".

    Bir başka dava nedeni ile 1948'de Paşakapısı cezaevinde üç ay yatmıştır. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istemiş, alamamıştır. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan'a kaçmaya karar vermiş fakat para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Jandarma karakolunda katledilmiş; daha sonra da cesedi 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde bulunmuştur. Sabahattin Ali'yi öldürdüğünü itiraf eden ve CHP üyesi ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kalmıştır.

    Bulgarista'ın Eğridere (Ardino) kentinde, Sabahattin Ali'nin 100. doğum yılı kutlandı. 31 Mart 2007 günü gerçekleşen toplantıya, başta Bulgaristan Yazarlar Birliği Başkanı olmak üzere Sofya ve Bulgaristan'ın çeşitli kentlerinden Türk ve Bulgar yazarlar, şairler, okurlar ve Sabahattin Ali'nin kızı Filiz Ali katıldı. Bütün eserleri 1950li yıllardan beri Bulgaristan'daki tüm okullarda okutulduğundan, Sabahattin Ali bu ülkede çok tanınan bir yazardır.
    kaynak:vikipedi
    2 ...
  36. 93.
  37. içimizdeki şeytan romanını okuduğum ve hayran kaldığım yazar. içimizdeki şeytandaki ömer karakteri kendisine çok benzemektedir. zaten kuyucaklı yusuf romanınıda da aydında hapisteyken tanıştığı bir mahkumudan etkilenerek yazmıştır. romanlarında kendinden ve çevresinden izler vardır. toplumcu gerçekçi olarak bilinir. memduh şevket esendalı saymazsak döneminin anadoluyu en iyi bilen yazarıdır. müstakbel katili ile de hapishanede tanışmış arkadaşının kamyonunu işletirken yanında bulunan bu hapis arkadaşı tarafında 1948 yılında katledilmiştir. bu büyük yazarı yazmaktan alıkoymak için elinden geleni yapanlar türk edebiyatına büyük zarar vermişlerdir. çoğu hikyesinde toplumun sorunlarını ve aksaklıkları vurguladığından herkes tarafından korkulan ve eleştirilen bir yazar olmuştur.
    6 ...
  38. 92.
  39. bulgaristan'a kaçak yollardan giriş yapmaya çalışırken, kendisine rehberlik yapan ali ertekin tarafından öldürülmüştür. birçok şiiri çeşitli sanatçılar tarafından bestelenmiştir. ayrıca;

    (bkz: kuyucaklı yusuf)
    (bkz: kürk mantolu madonna)
    2 ...
  40. 91.
  41. 90.
  42. kendisini sınır kapısına kadar götürmesi için anlaştığı kamyon şöförü bir ihtiyaç molasında kafasına odunla vurarak öldürmüştür sabahattin ali'yi rivayetlere göre.
    3 ...
  43. 89.
  44. ölüsü bile bulunamayan birçok dinlediğimiz şarkıyı(zülfü livaneli leylim ley ibonun arabesk söylediği hapisahane şarkıları sezen aksunun şarkılarının bir kaçı)şiir olarak yazan toplumcu gerçekçi, kürk mantoluu madonayla beni kendine hayran bırakan usta şair yazar...
    3 ...
  45. 88.
  46. eski türkçe kullanır. bazı kelimeleri anlamasanızda öyle bir etki bırakır ki üzerinizde kim bilir onları da anlasa insan neler olacak bilinmez.
    3 ...
  47. 87.
  48. insanı yakasından tutup sıkıca kavrayan ve anlattığı şeyi bitirinceye dek bırakmayan, dehşet verici bir üslubu olan yazar/şair.

    betimlemelerinde, en ince ayrıntılara; okuyucuyu sıkmadan ve aksine her kelimede biraz daha meraklandırarak, biraz daha heyecanlandırarak yer veren üstat.

    o kadar gerçek, o kadar canlıdır ki anlattıkları, elinizdeki kitabın tam olarak içinde olduğunuzu çok sonra fark edersiniz.

    farz ı misal; bir kuyucaklı yusuf'un filmi çekilse -ki çekecek ne bir yönetmenimiz, ne o karakterleri hakkıyla oynayacak oyuncularımız, ne de tüm ayrıntılarıyla bir dönem filmi yapmayı götü yiyecek bir yapımcımız var- asla kitabın yerini tutamayacak, asla onun kadar etkileyici olamayacaktır.

    kısacası; okuyunuz, okutunuz...

    düzeltme: imla.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük