türk edebiyatının yükünü sırtında taşıyan emekçi yazarlarımızdan biridir.
Ben onu öyküleriyle sevdim. O alışılagelen öykülerden farklı bir öykü yazıyor, ama öyküleri bir o kadar da tanıdık aşina. picasso'nun resimlerine bakıp ''bunu ben de yaparım'' diyenlerin ''bunu ben de yazarım'' diyeceği öyküler bunlar.Fark şu ki herkes yazamaz. alabildiğince yalın, duru, sade öyküler okuyoruz onun kaleminden. Özenle sağlanmış emek verilmiş nitelikler bunlar. Yalın ama basit değil, duru ama yavan değil, sade ama sığ değil. işin hüneri de sanırım burada. Damıtılmış yaşantılardan süzülmüş ''öz''ü koruyor öykülerinde. süzleri bezekleri, oyunları, hünerleri ustalıkla eliyor.
hayatımıza kürk mantolu madonna gibi bir mükemmel eseri katmış, şiirleriyle bizim içimizi ezmiş öykücü-şair.
aziz nesin'le beraber marko paşa'yı çıkarmışlardır.
Daha uzun yaşasaydı bizi eserlerine doyursaydı...
"atatürk'e hakaret" suçu ile yargılanmış ve "yandaş adalet anlayışı" ile mahkûm edilmiş olan büyük yazardır. savunmasında "benim gibi bir adamın atatürk gibi ilerici bir insan için kötü bir şeyler söylemesi mümkün değil" derken, kendisinin yazdıklarını okuyan, düşüncelerini azıcık olsun bilen bir insanın samimiyetini yakalayabileceğidir. dolayısı ile atatürkçüler tarafından sevilmesi kadar normal bir şey olmasa gerek.
ilgili dava da eski çalıştığı gazetenin, ters düştüğü patronları tarafından "sabahattin, bir şiir okudu ve gazi paşa'ya hakaret içeriyordu" şeklindeki şikâyetleri ile açılmış, dava kapsamında verilen ifadelerin çatır-çatır değiştirilmesi ile mahkûm edilmiştir.
biraz araştırmadan konuya dâhil olmak amacındaki papatyalar, lâleler, "atatürkçüler nasıl sever böyle bir adamı?" diye düşünebilir pekâla...
bütün kitaplarını bitmesin isteyerek bir solukta okuduğum, her seferinde de beni kendi acılarına,hayallerine,mutluluklarına,çaresizliklerine ortak eden hayran olduğum yazar.
tanıdığım en romantik kahramanlardan biri olan kuyucaklı yusuf ve tabi ki raif efendi"yi o duru,sade ve akıcı diliyle öyle güzel anlatmış ve yaşatmıştır ki,en çok saygı duyduğum nokta da budur.
" insanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmaya tercih ediyorlar" tespitine de ayrıyeten hayranım.
türk edebiyatının-ki çok uzun bir süre çükünden tavana asılmasına karşın çocuk sahibi olamayışından yakınılır- belki de yetişmiş en ciddi dehâsıdır. sadece yazdıklarıyla, anlattıklarıyla değil düşünce işçiliği ile de ne denli kuvvetli bir dehâ olduğunu kanıtlamıştır bana göre.
"mahkemelerde" adlı kitapta, kendisinin hapis dönemi ile ilgili çok ciddi adalet sıkıntılarının mevcudiyetini görebilmek mümkündür. kesinlikle öldürülerek ölmesi gerekecek kadar düşün sahibi bir adammış ve nihayetinde de öldürülmüş, toplumun sözümona değerleri, ahlâkı kurtarılmıştır. ağa piçlerinin, tecavüz ettiği hizmetçi kızların varlığından bahsetmek de böylesine bir cezayı fazlasıyla hakediyormuş açıkçası.
sosyalist şair ve yazar.41 yaşında faili meçhul bir cinayete kurban gitti.kürk mantolu madonna romanı pek güzeldir.dağlar ve rüzgar adlı şiir kitabındaki şiirleri de iyidir.hece vezni ile yazan ender solculardandır.bir çok şiiri bestelendi.
müthiş öyküleri bize armağan eden yazar. kendisi,
öğretmenlik yapmıştır. belki bu yüzden, cümleleri çok sade ve akıcıdır.
hakkında yazmak isterken, cümlelerimin yakışmayacağını düşünüyorum üstada.
her öyküsünün içinden deli gibi geçtim. yazdığı her nesneye dokundum; konuştum onlarla.
kaptırdım kendimi.
onun karakterini keşfetme yolunda, onu anlatan kelimelerin, notaların peşindeyim.
hakkında yakaladığım her ipucu, beni daha fazla cümlelerin içerisine itiyor.
okudukça sabahattin ali'ye ulaşıyorum. okudukça onu tanıyorum.
hakikaten, tadı beynimde kaldı cümlelerinin, hikayelerinin ve de temalarının.
onu hunharca katledip bizi, öykülerinden, romanlarından mahrum bıraktılar.
sana nasıl kıydılar!
Dikkat edin bu üçü komünist'tir ve cumhuriyet rejimine düşmandırlar. Nazım, atatürk'e burjuva kemal şiirinde hakaret eder, sabahattin ali atatürk karşıtı şiiriyle sinop cezaevinde hapis yatar. solcuların sembol ismi deniz gezmiş ve arkadaşları atatürk resmini devlet dairelerinden indirip lenin ve stalin'in posterlerini asmış ellerinde türk bayrağı yerine kızıl bayrağı taşımış, cumhuriyet rejimini yıkıp türkiye'ye komünist sistemi getirmeyi amaçlamıştır. Atatürkçü (!) ler hiç kızmasın, ne yazık ki durum böyle...
insanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.*