malesef türkiye'nin doğusu ve batısı farklı şartlara sahip olduğundan zihinlerde zaten bölünmüştür. sebebi misak-ı milli sınırları içersindeki fırsat eşitsizliğidir. türkiyenin doğusu ve güneydoğusu bambaşka bir türkiyedir.
verilebilecek en kibar tepkinin "Türkiye sizin gibi prokaryot hücreli organizmamı da bölünecek lan" olan, görüldüğü yerde söyleyenin ağzına çakılası cümleciktir.
"türkiye bölünebilir" demek serbest, lakin "türkiye bölünebilir" diyene "bölücü" demek yasak. vay babam vay! ne memleket, bir de dokunulmazlığı var bunların...
gazeteci Ruşen Çakır'ın "...Türkiye'de batabilir ama hep birlikte batarız" ifadesinin de olduğu haber başlığı.
Herşeyi bir yana bırakın. Bahsi geçen haberde hem sabahat tuncel hem de ruşen çakır son aylarda sözlükte de yansımasını bulan "toplumsal çatışmaya" kendi cephelerinden tanımlama getirmişlerdir.
bu haberde ve başlıkta sorun "bölüp bölmemekten" öte, birisi (sabahat tuncel) "bölünebilir" dediğinde herkes ayağa kalkarken; diğeri (ruşen çakır) "batabilir" dediğinde onun söylediğine neden bakılmamasıdır.
bir ülkenin "batabilir" olarak tanımlanması "bölünebilir" olarak tanımlanmasından daha mı matah bir bir şeydir. ikisi de aynı şeyi söylüyor farkında mısınız?
zarftan çok mazrufa bakılması gereken olasılık cümlesi.
haberi okuyunca portre biraz daha netleşiyor aslında. akp için olayı kart-kurt meselesinden çıkartan ve bir kürt sorunu olarak masaya koyan parti olarak tanım verilmiş beyanatta. yine ordu için ona yakın ifadeler var.
şimdi ben şöyle bir düşünüyorum; bundan 20 yıl önce bu lafı edeni asarlardı. doğru yanlış ben bilmem. bugün bu beyanatın sahibi cezaevinden dokunulmazlık zırhı ile bu ülkenin çıkardığı bir kişi.
düşünüyorum yine; akp kendince doğru olduğunu iddia ettiği açılımlar yapmış meseleyi devlete düşman bir kürt yetiştirmek yerine devletin sıcak elini uzattığı ve tercihi kendisine bıraktığı bir vatandaş haline getirmiş.
düşünüyorum yine; ordu ve orduyu temsil edenler düşmanın kürt değil kürdü temsil ettiğini iddia eden dağdaki teröristler ve beyaz kürtler olarak tespit etmiş.
düşünmeye devam ediyorum; "bu devleti bölmeyin lan" diyenlere "bizim dedelerimiz çanakkalde..." diye başlayan cümleler kuran zevat başka birgün tıpkı söz konusu beyanatta olduğu gibi devletin bölünme tehlikesinden dem vurmakta.
düşünmeye devam; bugün anadolu'da rumeli'de dünyalık ihtiyacı kalmamış istek ve ihtiyaçlarını bu devletin dahilinde giderme noktasında olan kaç kişi fabrikasını, işyerini kapatır da ayrı bir toprak parçasında ne idüğü belirsiz bir maceraya girer? bence bütünün % 1 ile dahi ifade edilemez bu sayı.
şimdi beyanata tekrar bakıyorum; türkiye bölünebilir! evet türkiye bence de bölünebilir. bütün olanın parçalanma tehlikesi her zaman vardır. ama bu ayrılan parçadan çanakkale'de yatan ve sizin her ortamda arkanızı yasladığınız dedenizi memnun etmez hanımefendi. dedeniz torunu memleketin anasını bellesin, mikser gibi karıştırsın diye ölmemiştir sanırım.
ama atom bile parçalanırken direnç gösterir. bazen bu direnç atom bombası adını alır. bu direnç "mehmetçik" ortak adı ile 5000 yıldır ordu-millet özelliği göstermiş milletin topyekün bir mücadelesi haline gelir. şartlar o noktaya vardığı anda at izi ile it izi de birbirine karışabilir. böyle bir ortamda değil bugünkü gibi konuşma hakkını, yağmurlu havada tek damla su bile bulamayabilirsiniz. size bu gazı verenler o gün sizi kelepir fiyata satabilirler, aranızdan yeni cemil ceto cesetleri çıkabilir.
bugün yiyecek ekmeği olmayan bir kürt anadolunun her köşesinde karnını doyuracak bir hane bulur, lakin bu bölünme teranelerinin hizmetçileri ben ettim sen etme derse ilk tekmeyi de yine aynı anadolu coğrafyasından yer!
bu coğrafya hainini unutmayan kindar bir coğrafyadır sayın vekil...anlıyorsun değil mi?
sacmaligin dik alasidir ama herseyi soylemeye hakki olan kadindir !
niye ?
sen devlet olsan, kalkipta pkk'li oldugu bilinen, ustelik hapiste olan birini ordan cikarip meclise sokmazsin. sokarsan, o da gelir ileri geri konusur. devlet, devletligini gosterse bunlar agizlarini acamazlar.
