sabaha biriken

entry1 galeri0
    ?.
  1. Kırmızı yapraklar açardı dalları
    zakkumlar arasındaki gül ağacının
    uzayan bakışlarıma bahar gelirdi
    bir sigara içimi sererdim yüreğimi
    haberci bulutların atlas ipine
    duvar diplerinde üşümekti yaz

    Uçuşurdu serçeleri avlunun
    kovuğuna süzülürdü kertenkele
    yüzünü yıkardı gül kuruları
    uykusunda gezinen birinin
    kerpiç duvarlı bir küçük evde

    Limoni ışıklar altında dalgalanıyor
    iç çekişleri güzel düşlerden uyananların
    suskunun çoğalımı besliyor aşkı
    yüzümü rüzgarıyla yıkıyor gece
    saçlarını okşuyorum uzaklarda bir kızın
    hazırolda kalbim buruk sevgiler anıtı
    içimdeki gülistanda bin naz

    Ayak sesleri büyüdü gecede
    sabahı dem çekerek bekleyen kuşların
    kanatlarında başladı yangın;
    mevsimsiz bir sağanaktı yaşanan
    sonbahar göğü altında
    seslere vücut yakıştırıp
    öyle düşündüm,
    sınırsızlığı bilmiyordu
    kapımı çalan demir eldivenli
    belki kanayacaktı bir yerlerim
    yüzüne baktım
    yine güldüm

    Beyazı aradıkça siyah bulaşıyor ellerime
    karakalem resmini yapıyorum günlerin
    duvarlardaki tarihimi okuyorum
    aşkımı han eylemiş bezirgan kervanları
    hani benim bulutum
    suyum
    sofram
    gökyüzüm
    ağır bir aydınlık içindeyim
    ördükçe kırılıyor
    aşkın son ilmeği

    Bir serçeye kıyamazken
    ölürken aşkın uğruna
    adımız eşkiyaya çıktı
    haramiler harmanında

    Acı yürekte bukağıdır
    yerimiz yaren yanıdır
    sorulursa sevdalıdır
    mavi göğe ak buluta

    Dağ sözcüğü çağrıştırır
    namlusu güle sevdalı
    bir mavzeri kavrayan
    bulut bakışlı kaçağı
    şimdi kentte bir rüzgar
    okşuyor ürkekliğini
    secde ediyor dağlar

    Gizi sesindedir suyun
    ince kıvrımlarla akar
    türkülenir büklerde
    kıyıların gurbetini toplar
    unutmaz öpüştüğü kumları
    ayrıdır ezgisi her çakıltaşının

    Bir görümlük gün ışığı
    demir çubuklara çarpar önce
    bölünür duvara düşen gölge
    keklik gözü gibi yanar
    dudakları arasında
    hiç sönmeyen sigara
    ray döşer bir emekçi
    güneşin ışıklarına
    uyanır içinde Ferhat
    dağları sorar geceye

    Daralan gökyüzü sisli gökülke
    hangi anıda saklı engin mavileriniz
    bir ömrü bir günde yitirebiliriz
    yaşamanın hüner olduğu bu demde

    Yüzüne yansıyor sabrın gülleri
    sıkılmaktan renkleri yüreğin gibi
    yaprağı dökülmüş çıplak bir selvi
    üşür gömütlükte mavi gökülke

    Mevsimler geçti özlemin ile
    türküler gizlimizde dürülü kaldı
    yuvalandı çevrene hüzün kuşları
    başımızda dönen mavi gökülke

    Mavisin özledim
    güneşini gökyüzünün
    kelebek kanadındaki ince nakışı
    diyorlar ki ışığını
    kelamını tarihin içinde taşı

    Yakama iliştirdiğim
    tül yapraklı gülün
    toprağını özledim
    karınca kervanlarını
    nemli odalara
    biraz toprak getirin

    Hal hatır soramıyorum
    erteye bıraktım
    duygulanımları
    sabahı bekliyorum
    şimdilik söz gecenin

    Aşkımızın kıblesinde sesten ırmaklar
    yatağını zorlayarak akar gecede
    can üzen zakkumun kurur kökleri
    aydınlanır bozkır söz inceldikçe

    Gecenin içinde mercan dalları
    aranır rengini kırık sularda
    bağrımıza doğar çoğul bir sevda
    kaşına gözüne paha biçilmez

    Aşkımızı zorluyor kanlı hançerler
    direniyor inanç sevdadan yana
    körlerin kıblesinde daralan yaşam
    genişliyor gökyüzü hesaplandıkça

    Soluğumun buğusundan
    güne doğru filizlendi
    orman oldu bir ağaç
    dağları çağırdı cama

    Unutulmuş bir tadı
    iliştirip ağzıma
    yürek dolusu güldüm
    duvar ustalarına

    Kim diyor içerdeyim
    bir dizi gül içindeyim
    sızıyor bir yerlerden
    bahar kokusu

    Sabahın çağrısını duydum
    sen de duydun mu
    hüzün boğuldu ışıklarla
    su uyudu

    Gölgelerle kol kola yürür bulvarda
    seslerden soyutlanmış dilsiz ruhuyla
    çırpındıkça açılır kanar yarası
    kurtlar kuşatmasında mavi gökülke

    Kendi göğümüzün tutsağı olduk
    açtık pencereleri sarılar sağanağına
    çoğalımın temeli sevişmeyi unuttuk
    yıkmayı denemeden yükselen duvarları

    Sevdalandığım toprakların
    ürkek bir sürgünüyüm şimdi
    terliyor yaprakları
    yüreğimdeki gülün
    her sabah aynı türküyle
    tetiğe dokunuyor bir avcı

    Yaşamı marşandizde
    uzun yollar yolcusuyum
    dost peronlar aranırım
    bir sevgili sıcaklığı
    sarıp sarmalar bazen
    sabah uykularımı

    Ayrımına varmak acı
    gül kurusu bakışların
    dağlar eşkiya değil
    denize çıkıyor yollar
    sınırsız maviliklerde
    serin tutuyorum yüreğimi
    söylenmemiş sözler var.
    * *
    * *
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük