bugün

Akvaryumu yazmak
Akvaryumda yaşamaktan kolaydır
Bu yüzden her dize biraz eksik
Her şiir biraz yalandır.
-yılmaz odabaşı.
"istemedim, hiçbir şey
söylemek istemedim sana.
Gözlerinde iki çılgın ağaç gördüm,
gülüşten, esintiden, altından iki ağaç.
Kımıldanıp duruyorlardı, istemedim.
Sana hiçbir şey söylemek istemedim."

Federico Garcia Lorca
Her baktığımda, ilk defa görüyormuşum gibi... 
Ama; kendimden bile önce tanıdığım...
Her saniye yeniden doğmak gibi... 
Ama, asırlardır süren...
Kışa dönmeyen sonbahar; derin, duygulu...
Yaza dönmeyen ilkbahar; serin, coşkulu...

Ilık avuçlarında, kar taneleri...
Güneş sıcağı, gözleri...
Ve sözleri...
Ve sesi...

Böyle olmalı aşkın tarifi...
Ki, tarif edilememeli...

'Resmini çiz!' deseler...
Bacası tüten bir ev belki...
Belki gece yarısı terkedilmiş bir şiir...
Veya kaldırımların kanına giren...
Aşkın ayak sesleri...

'Resmini çiz!' deseler...
Her köşe başı ıhlamur kokar...
Yağmur kokar...
'Resmini çiz!' deseler...
Şehit akıncının dudaklarındaki tebessüm...
Veya...
Gecenin koynuna bırakılan gözyaşları...
Gizli ve mahcup...

Aşk, istemektir belki...
Belki bir ticaret; pazarlıksız...
Bedeli kalbinizdir... Bedeli herşeydir...
Sonrası bir uzun yolculuk...
Sonrası; nasip!

Tarifini sorsalar....
Her baktığımda, ilk defa görüyormuşum gibi...
Az kalsın ölüyormuşum gibi...
(bkz: murat başaran)
Bir O Yana Bir Bu Yana.
Yürü Hadi Göster Bana O Eşsiz Dansını.
inadına inadına inadına Düşmez Yükselttin Bak Nabzımı.

william shakespeare.
bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

kelimelerinse kifayetsiz olduğunu...
Çokluk Senindir

özenle soyduğum şu elma söyle şimdi kimindir
özenle ne yapıyorsam bilirsin artık senindir

suya giden bir adam meselâ omuzunu eğri tutsa
güneş su ve adamın omzundaki eğrilik senindir

ayağa kalkarsın, adına uygunsun ve haklısın
kararan dünya bildiğin gibi sık sık senindir

kararan dünya, yeni bir güle bir ateş parçasıdır
bir ateş parçasından artakalan soylu karanlık senindir

bir deneyli geçmişi aldın geldin yeniyi güzel boyadın
ben bilirim sen de bil ilk aydınlık senindir

benim sevdiğim su senin suyunun öz kardeşidir
senin soyunun bıraktığı güçler artık senindir

çünkü bir silah gibi tutarsın tuttuğun her şeyi
her yeri bir uyarma diye tutan ıslık senindir

senindir ey sonsuz veren ne varsa hayat gibi
tutma soluğunu, genişle, öz ve kabuk senindir

ey en güzel görüntüsü çiçeklere dökülen bir çavlanın
aşkım, sonsuzum, bu dünyada ne var ne yok senindir

(bkz: Turgut Uyar)
Ucuz aşk olmaz,
Bittiğinde
Bir tek sevgi kalır cebinde,
Tükenmiş, kırgınsındır hayata,
Umudun indiği durakta
sen de iner,
Geceyi günışığında yaşar,
günışığında geceyi elinde tutarsın
Savaşa barış gelir,
Gökyüzüne güneş,
O inat eder
Gelmez...
(vallabilla)
derdim başka

sanma ki derdim güneşten ötürü;
ne çıkar bahar geldiyse?
bademler çiçek açtıysa?
ucunda ölüm yok ya.
hoş, olsa da korkacak mıyım zaten
güneşle gelecek ölümden?
ben ki her nisan bir yaş daha genç,
her bahar biraz daha aşığım;
korkar mıyım?
ah, dostum, derdim başka...

orhan veli

her bahar aşık olanlara da günaydın sözlük
buraya onun fotoğrafını atardım da şimdi siz de aşık olursunuz falan hiç çekemem.
görseniz var ya şiir gibi bir şey hatta şiirin ta kendisi.
Ben ne büyük bir dalgınlıkla bakmış olmalıyım ki hayata
görmedim orda çinko damlar ve plastik sürahilerin tanrısını
yerime yadırgadım
yerim olmadı zaten kendi mezarımdan başka
çılgının biri sanılmaktan sakınmaya vaktim olmadı
durmadan beyaz bir aygırla taşardım derin göllerden
bir gebe kısrakla kaçardım derin ormanlara
güneşin zekasıyla doymak isterdim
kaba solgun kağıtlar sunardı
şehrin insanı bana

(...)

Her seferinde bırakıp gitmek hissini uyandıran.
Yüreğimde büyüttüğüm gül güneşe çıkamaz
Yüreğim o gülü büyütmezse ışıyamaz.

Günüm seninle başlasın istemiştim
Çok değil ki…
Bir içten gülüşünle ışısın gecem
Uzun suskunlukların dilsiziydim
Sesin aksın istemiştim dupduru
Dağ suları gibi serin
Yüreğimin ölü topraklarına.
Kirpiklerin gölgelesin yüzümü
Gözlerin ömrümün göğü olsun
Demiştim, çok değil ki…

Bir uzun yürüyüş düşlemiştim
Avuçlarının ince çizgilerinde
Öperek ürkek gülümsemeni usulca.
Dünya tepeden tırnağa sen
Buğulansın istemiştim ılık nefesinle
içimin buzlu camları.
Rüzgârda titreyen dallar misali
-Bilsen unutmuşum nicedir-
Ürpersin tüylerim tel tel her değdikçe
Savrulan saçların solgun tenime.
Çok değil ki, kırılsın acının ayazı
Mutsuzluk dinsin biraz demiştim.

Bir uzun güz geçmişti bin uzun hüzün
Sevgi denilen o ilkyazın üzerinden
Yaşamak eski sevincini çoktan yitirmişti.
Düşsün istemiştim yüzünün sabahından
Ömrümün akşamına bir düş inceliğinde
Öpüşün, dudağında çiçeklenen çiy taneleri.
Çok değil ki, çok değil ki diz çöküp
Göğsünün köpüren pınarlarından
içeyim istemiştim hayatın can suyunu
Ağzının pembe ufuklarında soluklanarak.
Bir dem barışık olsun can ile ten demiştim
Bir dem iliklerimde duyayım yaşamayı
Uyumun mutluluğunu sende bularak.

Şükrü Erbaş.
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin...
Fedakârlığımı anlıyorsun:
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak:
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
içimden bir şey:
belki diyor.

Nazım Hikmet Ran.
beni güzel hatırla!
dizlerimde uyuduğunu düşün,
saçını okşadığımı, üşüyen ellerini ısıttığımı,
mutlu olduğun anları getir gözünün önüne.
alnından öptüğüm dakikaları...
birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün
şaşırtmayı severim biliyorsun.
bu da sana son sürprizim olsun.
şimdi, seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
beni güzel hatırla.
gidiyorum...

Orhan Veli kanık
görsel
Sana bir şiirler olmuş sevgilim.
Yüzün-gözün söz içinde.
Hangi imla kitabına baksam,
“ben” den ayrı yazılıyorsun.
Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş;
Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
Bir sır ki bu, ölsen bile açamazsın

Anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
Bak emrediyor: Daldığın alemden uyan ki,
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...

Kalbin benim olsun diyorum, çünkü mukadder...
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök, ver!
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer!
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...

Ram ol bana, ruhun yeni bir aleme girsin...
Yazmış kaderin: Aşkıma ömrünce esirsin!
Aklınla, şuurunla, hayalinle bilirsin.
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...

Hüseyin Nihal Atsız
'Sana bir şiirler olmuş sevgilim
Yüzün gözün söz içinde
Hangi imla kitabına baksam
''Ben''den ayrı yazılıyorsun.'
Özdemir Asaf
Bugün hava güzel,
Bugün içim içime sığmıyor
Annemden mektup aldım memlekette gibiyim,
Çok şükür karnım tok, elimi uzatsam kahve fincanı dudaklarımdadır...

Kime ait olduğunu bilmiyorum. Yıllardır dilimde olan bir şiir. Bilen varsa bilgilendirsin lütfen.
Toprak susuz olmaz ,
Gül dikensiz.
Leyla mecnunsuz olmaz ,
Ben Sensiz.
Yakıyorsun ya beni bu dünyada ateşsiz,
Sende yan ulan şerefsiz...
En güzel günlerimin üç mel'un adamı var
Biri sen biri o biri ötekisi
Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi
.
'Şavkıması sana doğru yolların
Sana doğru denizlerin çağrısı
Çırıl çırıl ötelerde bir güzel
Günaydınım, narçiçeğim, sevdiğim

Çıkmaz sokaklarda bu minyatür kim
Bu gögüs kim, ya bu gözler, bu saçlar
Uzak bir özlemde ayak sesleri
Günaydınım, narçiçeğim, sevdiğim

Bu yıldızlar doğan günü çağrışır
Bu gündüzler gözlerini çağrışır
Ya kimlere verdin avuçlarını
Günaydınım, narçiçeğim, sevdiğim

Vurdum tellerine seni sazımın
Sende anahtarı alın yazımın
Yağmur yağmur serpil yalnızlığıma
Günaydınım, narçiçeğim, sevdiğim'
sevdiğin müddetçe
ve sevebildiğin kadar,
sevdiğine her şeyini verdiğin
müddetçe
ve verebildiğin kadar gençsin.

nazım hikmet ran , ölçü

günaydın sözlük, mutlu günler..
Ne oldu karıştı her şey.
Korktum sözüm bir adım geriye.
Şimdi duyor musun.
Her şey ama her şey geçer.

Sakinsin biraz derdin var.
Kendi kendine dünyayı ters cevirmişsin.
Bir şey biliyor musun.
Ben doğduğumdan beri hep böyleyim.

Ne çok şey gizlemişim rüyalarıma.
Ne kadar çok hüzün yüklü omuzlarında.
Bir şey içsen sorunları çözsen.
Olur mu olur mu.

Bir yer var biliyorum.
Her şeyi söylemek mümkün.
Epeyce yaklaşmışım .
Duyuyorum anlatamıyorum .

Biliyorum karıştı her şey .

Orhan Veli.
Ayağı kırılan atları vurmasınlar diye
Çocuk yaşta kırdım bütün oyuncaklarımı.
Önce annem kesti benden ümidini, sonra öğretmenim.
Vurulan atlarla birlikte gömdüm çocukluğumu at mezarlığına
Boşuna uğraşma, geri getiremezsin sevgilim..
Şiir bana sabah bıraksın başım çatlıyor.