tanımcım: sabah işe/okula gitmek için genellikle telefondan faydalanılan ama kalkamama sonucu saati ertelenen alarmla can çekişmektir.
bir de bunun değişik versiyonları vardır. misal bizim sınıfta bir arkadaş, sırf saatin daha erken olduğunu görüp mutlu olmak için saati dörde kuruyor. saate bakıp tekrar uyuduğunda mutlu oluyormuş.
ayrıca (bkz: ben) saati 05:45e kurup her gün düzenli olarak 06:00 ve 0627'ye atıyorum. ne mi oluyor? 06:27de kalkıyorum ve her gün istisnasız 06:35te hazır oluyorum.*
çok kötü bir durumdur.ne uykundan bir şey anlarsın ne de yapman gereken şeyi yaparsın.en güzeli nasıl olsa uyanmam diyerek alarmı daha geç bir saate kurmaktır.
öğrenci milletinin en büyük illeti. her sabah, saati 6:50 ye kuruyorum. 5 dakika erteleye erteleye, saat 7:40 oluyor lan. nasıl olduğunu da anlamıyor insan. derslere geç kalıyor bir yana, derse giremiyorum kimse not vermiyor. çakıyorum lan.
not: artık saati 5:20 ye kuruyorum. 5 dakika erteleye erteleye tam 7:05 te kalkabiliyorum. müthiş gelişme.
özellikle kış sabahları sıcacık yatağın içinde, saate baktığınızda "dört dakika daha var" deyip, o yarı uyur yarı uyanık halde geçen, dört dakika olan ama belkide iki üç rüya görmemize sebep olan ertelemelerdir... o yatak ne kadar rahat gelir o süre içinde, sıcak, sizi saran, şefkatli... ne acıdır oradan ayrılmak... ne elimdir ki akşam yattığınız da aynı tadı alamaz ve ertesi sabah alarmı bir daha ertelersiniz... dünyalara değişilmez bir mutluluktur... sanki tüm gece uyanık kalmışsınız da, uykunuzu o erteleme süresince almışsınız gibidir...
alıştıra alıştıra uyananıyor insan. saati 5 dakika ileriye alıyorsun, ama sonra uyuyamıyorsun, bakıyorsun saate 07:02 olmuş, ooo iyi iyi daha 3 daikavar diyip devam ediyorsun.