sabah serinliği

    20.
  1. en güzeli şafak sökerken açılan pencereden gelen serinlik. saf temizlik.
    insanların nefesleriyle,arabalarıyla, bacalarıyla henüz kirletmeye başlamadığı temiz ve bereket kokan serinlik.
    4 ...
  2. 24.
  3. (bkz: hani nerede)
    Not: antalya'dan sorguluyorum...
    3 ...
  4. 1.
  5. Saat sabahın dördüydü. Birden telefon sesine uyandım. Uyuyor muydun diye sordu telefondaki ses. Sesi hemen tanımıştım. Melikeydi. Bu saatlerde -normal zamanlarda- aramazdı. Telefonu kaldırıp onun olup olmadığını kontrol ettim. Yanılmamıştım.

    -Üzgünüm, bu saatte rahatsız etmek istemezdim

    -Rahatsız etmiyorsun, dinliyorum.

    -Hani geçen barda beni biriyle tanıştırmıştın hatırladın mı?

    Aklıma milyon tane isim gelmişti. iki gece önceydi yanılmıyorsam. Hakan diye kadınların dilinden anladığını söyleyen ama genelde boka batan bir arkadaşım gelmişti başka bir şehirden. O olabilirdi.

    -Hatırlayamadım.

    -Hakan. O gün sen beni eve bıraktıktan sonra o geldi. Sarhoştu. insanlık yapıp eve aldım. Sonra koltuğa uzandı, yanına çağırdı. Bir şey istiyor sandım. (bunları dinlerken bir cümleyi anlıyor, diğerini anlamıyordum) sonra beni taciz etmeye başladı. Ben de kovdum evden. Gitmedi. Nereden geçti elime bilmiyorum ama bıçak buldum. Sanırım koluna soktum. Korkuyorum..

    Birden doğruldum. Tüm güzel uyku ziyan olmuştu. Tamam seni arayacağım dedim ve kapattım. Hakanı aradım rehberden. Bulmam zor olmadı. 4 kere aradım ve açmadı. Bir şeyler ters gidiyordu. Kahretsindi. Onu aramaya karar verdim. Üzerimi giyindim, giyinirken ayağıma kemer battı. Hassiktir diye bağırdım.. Ailemle yaşıyordum sessiz olmam lazımdı. Ben de her zaman kullandığım çatıdan aşağıya indim.

    Nerede bulacağımı biliyordum. Bu saatte otobüs yoktu. Taksiye verecek param da yoktu zaten. Yürümeye karar verdim. Hem uykum açılırdı. Hava yeni yeni aydınlanıyor, sokak lambaları hala yanıyordu. Akşamları yakmazlar sabahları yakarlar diye sesli söylendim. Hızlı gidiyordum -nedense- birden telaşa kapılmıştım. Neredeyse koşar adımla gidiyordum. Yaklaşık 45 dakika sonra takılacağı ilk yer olan Acme’deydim. Burası kapalıydı. Sanırım ilk defa bu saatte bara gidiyordum. Oradan çıktım ve Nedjima diye başka bir bara gittim. Orada temizlik yapılıyordu. Birkaç tanıdığa Hakan’ı gördünüz mü diye sordum. Kimse görmüşe benzemiyordu. Suratlarındaki ifadeye bakılırsa yaşadıkları belirsizdi.

    Nedjima’dan tam çıkarken biri bağırdı arkamdan. Döndüm hemen. Hakanı mı arıyorsun diye sordu. Başımla onayladım. Dün sabah buradaydı sanırım, gece de olabilir diye kararsızca konuştu. Yanında biri var mıydı diye sordum. Güzel bir kadın vardı göğüsleri muhteşemdi diye yanıtladı. Gülümsedim.

    Gülümsemem fazla sürmemişti. Hala Hakan’ı arıyordum. Telefonum çaldı. Arayan yine Melikeydi.

    -Buldun mu Özgün?

    -Hayır, arıyorum.

    -Ne olur bana haber ver!

    -Tamam.

    Nedense sinirlenmiştim. Hakan’ın buraya gelmesini hiç istememiştim. Ben tanıştırmak da istememiştim. Çok içmiştim sanırım.

    Birkaç bara daha baktıktan sonra, tam umudumu yitirmişken telefonum çaldı.

    -Efendim?

    Ağlayan bir sesti. Tahminimce bir kadına aitti

    -Özgün sen misin? (ve ağlamaya devam etti)

    -Siz kimsiniz? (sabrım taşıyordu)

    -Ben Hakan’ın sevgilisi. Ne olur buraya gelin!

    Hakan’ın sevgilisi mi? Hakan’ın aynı anda birden çok sevgilisi olabilirdi. Ne işim var burada diye söylenirken buldum kendimi

    -Adresi ver.

    Adres buraya çok uzak değildi. Yürürsem 20dakikaya oradaydım. Yürümeyi sevdiğim kadar başka bir şeyi sevmedim. Hızlanmıştım yine.. 20 dakika sonra verdiği adresteydim.
    ...
    3 ...
  6. 3.
  7. (#16050094)devamıdır.
    Kapıyı sevgilisi açtı. Siyah eşofmanı, dar bir tişörtle bana hemen içeri gel diye bağırdı. Hakan nerede diye sordum fena halde merak etmeye başlamıştım. içeride diye neredeyse fısıldayarak cevap verdi. Telaşlanıyordum.

    Hakanı görmemle hassiktir diye bağırmam bir oldu. Sağ gözü morarmış, dudağı yara olmuş, boynunda da tırnak izleri vardı. Bunların hepsini Melike yapmış olamaz diye düşündüm. En azından öyle umdum. Uyandırmadan önce sevgilisiyle konuşmam gerektiğini düşündüm.

    -Nasıl oldu bunlar?

    -Bilmiyorum ben böyle buldum.

    -Nasıl oldu!

    Ağlamaya başlamıştı. Ben de incittiğim için kızmıştım kendime. Sesi normalinden çok daha fazla titriyordu.

    -O gün sen ve hakan ve kızın teki vardı. Siz sohbet ederken Hakan hep bana bakıyordu…

    -Anlaşılan sen de ona bakıyormuşsun.

    -Sözümü kesme! Sonra siz kalktınız ama Hakan tek kalmıştı. Bira alıp yanıma geldi. Konuşmaya başladık. Sonra bize gelmek istedi. Tabi ki reddettim. Numaramı istedi, verdim. Gitti sonra.

    Olayın geri kalanını tahmin etmek zor değildi. Hakan kalkıp Melike’ye gitmişti. Adresi nereden bulmuştu diye düşünmeye başladım. Melike’nin güzellik salonu vardı hemen üstünde de evi. Kartını vermişti Hakan’a. Sonra o sarhoşlukla Melike’ye saldırdı. Melike de doğal olanı yaptı. Ama Melike o kadar güçlü yumruk atıp göz morartıp, dudak patlatacak bir kız değildi. Merakla:

    -Gözüne ne oldu?

    -Geldiğinde böyleydi ne bileyim ben! Korkuyorum..

    Tek çözüm Hakan’ı uyandırmaktı. Uyumaktan daha çok sızmış gibiydi.

    -Hakan!

    -hıı (mırıldanıyordu)

    -Hakan!!

    -Özgün? Nerdeyim ben?

    -Sevgilin olduğunu düşünen bir kızın evinde. Kalk biraz doğrul şöyle. Nasıl oldu bunlar?

    Önce elini gözünün altına koydu, sonra bıçağın hafifçe ucu girmiş koluna. Boynunu gezdi parmakları sonra. O da bilmiyor gibiydi. Sevgilisiyle göz göze geldi. Çıkmasını rica etti ve bana döndü.

    -O gün Melike’ye gittim bardan sonra. Güzel gülümsüyordu ve çok güzel gelmişti o an bana. Önce bir şey demedim içeri girene kadar yani. Sonra kahve falan getirdi.

    -Sonra da kıza dokundun…

    -Sen nereden biliyorsun!

    -Devam et!

    Gerilmiştik. Birbirimize girebilirdik. Yavaşça koluna baktım pek bir şey yoktu. Devam etti:

    -işte biliyorsun sonra çıktım oradan. -küçümseyici bir bakış attı- Buna telefon ettim. Çok fazla konuşunca tamam gel dedi.

    Bütün olay tam burada başlayacaktı hissediyordum. Neler döndüğünü merak ediyordum.

    -Devam et.

    -Bana bi su getir önce anasını satayım!
    ...
    3 ...
  8. 7.
  9. insana iyi ki uyanmışım dedirten tatlı bir serinlik .. yatağında sıcakla boğuşanlardan daha şanslı olduğunuzu hissettirir.
    2 ...
  10. 18.
  11. camı açıp beklediğim halde olmayan serinlik.azcık serinse uyuyacağım belkide.
    2 ...
  12. 13.
  13. yaktım bi sigara güneşin doğuşuna ne gidiyor beee.
    4 ...
  14. 2.
  15. müthiş bir serinliktir. sabah 5:30'da sahilde yürümek hele, işte o serinlik enfestir.*
    2 ...
  16. 22.
  17. Hiçbir şeye değişmem sanırım. Hele haziran sabahı serinliğinin yanağından makas alır, boynundan öperim.
    1 ...
  18. 17.
  19. Bu güzelliği hakkıyla yaşatmayan sıcak aylardan alacağım var.

    Saat beş treninin sesiyle yatağımdan kalkıp suyumu içtikten sonra camı açtığımda tüylerim ürperseydi soğuktan, bu anı, "ömrün boyunca özle!" şeklinde hafızama kazıyacaktım ama hain ağustos buna izin vermedi. Yaz mevsiminde mutsuz olmak için yeterince sağlam bir sebep bu.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük