sabah uyanır, yatak sıcaktır, yorganın dışı soğuk... ama uyanmalıdır da. istemeye istemeye yorganı kaldırır üzerinden. "salak herif, geç yatacak ne var ki? uyanamıyorsun işte" diye söylenir. o gün eve gelir gelmez yatacağına, sabaha kadar da uyanmayacağına söz verir, bu sözünde duramayacağını bilmediği tek an da o sabahın körüdür zaten.
her gün tekrarladığım durumdur. ama benim durum biraz daha farklıdır. sanki vücudumu terbiye ediyorum * sürekli tekrarlanması sonucu günde 5 saatten fazla uyunulduğu her saat için uyandığınızda ekstra baş ağrısına maruz kalabilirsiniz. **
sabah on dakika on dakika ertelerken; koşarak işe,okula vs. yetişmek zorunda kalacak insandır.
bünyesi alıştıysa eğer, erken yatmak işkence halini alacaktır.
işte orda çok iyi bir insan vardır arkadaş. ne biliyim, kendini sever o insan. ışığı kapatır ve sadece bilgisayarın monitör ışığı ona yeter. kahvesini alır icabında. sigarasını da yakar. "abi bir kere geliyorum dünyaya koy götüne ya, her zamanki gibi kalkarız işte sabah" der kendi kendine. kendini, dünyayı, insanları sever o insan be.
çalışmak için ayırdığı zaman kendine ayırdığı zamandan çok daha fazla olan insandır. sabah 7 de kalkıp akşam 7 de eve gelir. yemeğini yer çayını içer haberleri izler saat 8 buçuk. bilgisayarın başına oturur iki dakka oyun oynayım diye bir iki saat de orada geçer. saat olur 10 buçuk 11. sonra szölüğe bi bakayım gençler ne yardırmış bugün der (o dakka sıçtığının resmidir) artık kaçta kopabilirse sözlükten o saatte yatar.
sabah da hem kendine hem sözlüğe küfrede küfrede çıkar yataktan.
Gecenin sükunetli keyfini hiçbişeyle değişemeyen insandır. belki de insan değil de üstün bi varlıktır.herkesin 8 saatte başardığını 4-5 saatte başardığına göre ! (bkz: uykuya doymak)