Sabir, zamanı lehimize çevirme sanatının adıdır. insanın kendisini en çok kontrol ettiği, dış etkilerden en çok koruduğu andır sabırli olduğu an. sabırlı olma hali tam bir şuur halidir.
Şu an itibariyle içimde olduğum atmosferik basınç durumudur. insan sabretmesine sabrediyor ama sabrın karşılığında verdiklerini geri alması hiç kolay olmuyor...Hep derler ya kin ve nefret en aşağılık ve insana yakışmayan duygulardır diye. Maalesef bu sabır o duyguları hep besliyor, sessiz ve derinden. Seneler geçse dahi o sabrın yanık izleri insanda hala gözüküyor
1997 tarihli, gökselin yollar adlı ilk albümünün çıkış şarkısı.
göksel güzel mi çirkin mi o zaman başlamıştım düşünmeye, ve bu sorunun cevabını hala bulabilmiş değilim. erhan ceyhanın * çektiği klip bugün bile çok şık duruyor diğer birçoğu arasında. zaten onun bütün klipleri süperdi. sahi nerde o?
ehem sözlerini de yazayım 12 sene olmuş dile kolay dün gibi aklımda.
Canımdan bezdim öyle öyle beterim
Oyuncak oldum ellerindeyim
Köle miyim ben aay
Gel deyince geleyim
Sıkılınca gideyim
Yazık bana vaay
Kime şikayet edeyim
Başından ne bileyim
Sabır sabır ya sabır
Sabır sabır ya sabır
Belkide akıllanır ah
Belkide akıllanır
uzun yıllardan beri kendimde olduğunu hissettiğim soyutluk..
çeyrek asır boyunca vardı belki de.. hep yanımdaydı..bir saniyeliğine de olsa yanımdan uzaklaşsa herhalde şu an bu satırları yazmak yerine deliler hastanesine benzer bir yerde kafamı duvarlara vura vura hayatıma son vermeye çabalıyor olurdum.
ilkokul yıllarımı pek hatırlamam. hatırlarım da hatırlamak istemem. üniversite yıllarım kadar çok etkisi yoktur bende.. belki de o yüzden aklımdan çıkıp gitmiş bütün ilkokul anılarım.. sabretmeye pek gerek yoktu bu anlarda..5 dersin ardından eve dönüş ve akabinde verilen ödevleri yapmayla geçti.. sınavlar test olurdu.. basit gibi..belki o zaman zekayı fazla zorlamıyorduk..
ortaokul ve lise yılları zordu..sınavlara çalışırken binbir zorluk çekerdik..dolmuşa binecek yol parasının olmadığı yağmurlu günlerde 'yağmurlu bir günde görmüştüm seni..' ile başlayan tezahüratın ne kadar uyumlu olacağını bilmeden yürür, ıslak monttan kurtulup sobanın arkasında elleri ovuşturmanın mutluluğunu yaşardık..
derken öss geldi. 1 senelik bir çalışma maratonu..sonucu sadece 3 saatte belli oluyordu.. sabrettik çalıştık, elektrik kesildi..mum ışığında çalıştık. öğretmen azarladı derste konuştuk diye..sineye çektik, çalıştık..sabrettik.. sonunda kazandık..
üniversite yılları daha zorlu, acı vericiydi.. geri ödemeli olduğu için ilk sene başvurulmayan kredilerin yokluğundaki en uzun seyahatler, okul-yurt arasındaki tekrarlı seyahatlerdi. başka yer bilemedik, kültür edinemedik.. sorana 'dersler zor, vakit yok gezmeye' der, yalan söylemeyi de öğrenirdik.. keşke insanlar yalancı olmasa ama en dürüstümüz bile mutlaka yalan söylemiştir. beyaz yalan dediklerimizden değil, gayet okkalı yalanlar..hayat öğretiyor işte..her ay evden, babadan para beklerdik.. acaba 'az mı gelecek, yoksa fazla mı?' diye düşünerek stres denizlerinde yüzmeyi öğrendik..gelen parayla da 30 gün idare etmeyi...
ilk platonik aşk var bir de.. çok güzel bir arkadaşlığı bozmamak amacıyla aşkını dile getirmemek için susup sabretmeyi öğrendik..ama bir gün oldu, yürek dayanamadı söyledi.. 'seni çok seviyorum.' 3 kelime 7 hece..'3 hece 8 harf'ten biraz farklı gibi gözükse de ikise de karşılıksız sevgiyi ifade eder.. peki '3 hece 8 harf' deyince ne oldu? hayır arkadaşlık bozulmadı..karşıdaki olgun biriydi çünkü..belki o da arkadaşlığı seviyordu ve sabretmişti..
okul bitti bir süre sonra.. şınav vaziyeti alıp sabrın sınırlarının zorlandığı askerlik geldi.. maaşlıydı ama günde 15 saat çalışırdık..iş icabı..vatan hizmeti..her gün düğün yapılan bir yerde, her gün aynı müzikleri dinleyip içerden 'yeter artık' diye bağırmak isteyen ses tellerini susturmak öğrenildi.. 'yeter demirören' derken bile aynı sabrı gösterdik..
derken..askerlik de bitti..biriktirilen 3-5 kuruş para, 1 sene boyunca işsiz babanın yerine eve bakmayı öğretti..sabırla ve ses çıkarmadan..bu arada iş arandı ama bulunamadı..
'hayatta her şeyin karşılık olması' gibi bir kural varsa eğer, o kural artık ihlal edilmiştir. sabrın karşılığı ne olmalı? şekersiz içmek zorunda kaldığın çay mı, yoksa eskidiği için ekranı gözükmeyen ama çalışan telefonundan hızlı aramada 6. tuşa kaydettiğin, belki de en mükemmel arkadaşının sesini duymak mı? ya da belki...*
(bkz: siyah ulan)
peki ya beyaz nerede? *
durmak,umut etmek ama beklememektir sabır. terbiye edilecek olandır ama hiç kuşkusuz. sabretmek içinde esen tüm rüzgarlara inat, zaman zaman darmadağın olmak, zaman zaman korkmak, zaman zaman umut etmek...sabretmek lazım, sonunda rüzgarın tekrar ama bu sefer kendinden emin bir şekilde esmesi ve anın değerinin bilinebilmesi için...
Çalınan her kapı hemen açılsaydı, ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı. Bir kelebek avcısı bile çalıların yırttığı ayaklarla koşmak zorundaysa, hayatın anlamını eliyle koymuş gibi bulmak kimin harcı.
Âyetler
1. "Ey iman edenler! Sabredin sabır yarışında (düşmanlarınızı) geçin!"
Âl-i imrân sûresi (3) 200
Felah ve kurtuluşun temel şartlarını açıklayan âyet-i kerîme ilk olarak sabırlı olmayı sabır yarışında düşmanları geçecek bir dayanıklılık göstermeyi istemektedir. Devamında da sürekli uyanık bir şekilde sınır bekçiliği yapmayı ve Allah'a karşı daima saygılı bulunmayı tavsiye etmektedir.
Âyet-i kerîme kurtuluş ve mutluluğun en başta gelen şartının sabır olduğunu imtihan ve sıkıntılara sabırla göğüs germesini bilmeyenlerin başarıya ulaşamayacaklarını açıklamaktadır.
Kısaca "Zafer ve başarı gösterilecek sabra bağlıdır" mesajını vermektedir. Elmalılı merhum Âl-i imrân sûresinin son âyetinde Allah'tan kâfirlere karşı yardım ve zafer isteyen mü'minlere Allah Teâlâ'nın bu âyetle cevap verdiğini belirtmektedir.
2. "Sizi korku açlık mallardan canlardan ve ürünlerden biraz eksiltmekle elbette deneriz. Sabredenleri müjdele!"
Bakara sûresi (2) 155
Bu âyette korku açlık mal can ve ürün kaybı gibi müslümanların tâbi tutulacağı imtihan çeşitleri sayılmaktadır. Bütün bunlar karşısında sabırlı davranan ve Allah'a karşı güvenini kaybetmeyen teslimiyetini bozmayan mü'min kazanacaktır. Bu kazancın niteliğini aşağıdaki âyet haber vermektedir.
Ödülün hesapsız olması sabrın ehemmiyetini göstermektedir. Felâketler karşısında gösterilecek sabır pek büyük bir meziyet olmasaydı hesapsız mükâfat vadedilmezdi.
4. "Fakat sabredip (kendisine yapılan kötülüğü) bağışlayanın işi işte bu benimsenmeye değer işlerdendir."
Şûrâ sûresi (42) 43
Sabretmek ve affedici olmak kolay bir iş değildir. Kendilerine benzemeye ve yaptıklarını izlemeye değer kişiler böyle insanlardır. Çünkü onlar gerçekten zoru başarmış güzeli ortaya koymuşlardır.
Sıkıntılara sabretmek ve başkalarının hatalarını bağışlamak gerçekten önemli ve sebep-sonuç açısından birbiriyle yakından ilgili iki tavırdır. Bu iki davranışta bulunan kişi örnek alınmaya lâyıktır
5. "Ey iman edenler! Başınıza gelecek her şeye sabretmekle ve namaz kılmakla Allah'tan yardım isteyin. Allah sabredenlerle bera-
berdir."
Bakara sûresi (2) 153
Güçlükler ve zorluklar karşısında yardım isteme durumunda kalan müslümanlar sabırlı davranmak ve dua etmek suretiyle Allahtan yardım dileyeceklerdir. Dayanmadan göğüs germeden hemen başarılı olmayı beklemeyeceklerdir. Namaz nasıl öteki ibadetlerin başı ise sabır da bütün ahlâkî davranışların başıdır. Bu sebeple Allah'ın yardımı ancak bu iki üstün halde istenmelidir. islâmî hedeflere devamlı kulluk yapmakla ve bu uğurda karşılaşılacak güçlük ve felâketlere göğüs germekle varılabilir. Çünkü kulluk ve sabırla Allah'tan yardım dilemek başarının iki önemli şartıdır.
6. "içinizdeki mücâhidlerle sabredenleri ortaya çıkarıncaya kadar elbette sizi deneyeceğiz."
Muhammed sûresi (47) 31
Bu âyet mücâhidler ile sabırlı davrananların birbirlerine çok yakın olduklarını yani sabrın da bir nevi cihad demek olduğunu anlatmaktadır. O halde cihad ne ölçüde babayiğit işi ise sabır da aynı şekilde yiğitçe bir tavırdır. Hele cihadın güçlüklerine sabretmek ise başlı başına ayrıca bir cihad anlamındadır. Hayattaki imtihanların hikmeti de bu mücâhidler ile sabredenlerin ötekilerden ayrılıp ortaya çıkarılması belirlenmesidir