Açıkçası kitabı evde duruyor ama okuyamadım hdjd. Ama Radyo tiyatrosu çok başarılıydı, ayrıca Serkan keskin’in performansıyla tiyatro oyununun da çok keyifli olacağını düşünüyorum. Bir kere niyetlenip gidemedim bileti yaktım, bir daha Ankara’ya gelişine belki nasip… o zamana kadar kitabı da okurum hem.
Tanpınar' ın şahsen okunaklı bulmadığım yazın diliyle yazdığı yapıtıdır. Hakikaten bu romanın had safhadaki detaylarıyla g. g. Marquez' in yüzyıllık yalnızlık ve kolera günlerinde aşk romanlarında yaptığı betimlemeler birbiriyle yarışır.
ahmet hamdi tanpınar'ın Gabriel Garcia Marquez'den yıllar önce, herkesten habersiz ve sessiz sedasız bir şekilde büyülü gerçekçiliği denediği, çok da başarılı olduğu romanı. Girişinde Keçecizade izzet Molla'ya ait olan şu beyit vardır:
Bi-hakkı Hazreti Mecnun izâle eyleye Hak!
Ser’imde derd-i hıred’den biraz eser kaldı.
Yani: Deliler sultanı Mecnun’un yüzü suyu hürmetine, bana şifa vermesi için Hakka dua ediyorum, çünkü bu akıl belasından tam olarak kurtulabilmiş değilim.
Şair, roman ve deneme yazarı, siyasetçi, edebiyat tarihçisi ve akademisyen Ahmet Hamdi Tanpınar, çok yönlü kişiliğiyle Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli isimlerden biri. Yazarın usta kaleminden çıkan Saatleri Ayarlama Enstitüsü 1961 yılında yayımlandı. Büyük Ümitler, Küçük Hakikatler, Sabaha Doğru ve Her Mevsimin Sonu Vardır isimli dört bölümden oluşan eser Doğu ve batı uygarlığı arasında kimlik mücadelesi veren Türk toplumunun trajikomik hikâyesini anlatır. Bunların yanı sıra bireye ve topluma yönelik gözlemler ve zaman ile ilgili sorgulamalar da içermesiyle Tanpınar’ın eseri evrensel temalar üzerine kurulmuştur.
Ben okudum bunu. Üstelik Almanya'da halk kütüphanesinden ödünç almıştım..."yabancı dillerde kitaplar" kısmında türkçe kitaplar da vardı, ve o kitaplardan biri de buydu.
Üzücü olan, 20 küsur yıldır rafta duran bu kitabı ilk ödünç alan ben olmuştum.
Daha önce huzur adlı akmayan eseri okuduğumdan biraz ön yargılı başladım. Özellikle h. Ayarcı ile tanıştıktan sonra iyice keyifli ilerliyor. En çok güldüğüm romandır.
"menfaatler istikametini değiştirirse, mantık da değişir."
*cemal bey benim mazimdeki istirabimdi. o benim hayatimin bir tarafiydi. gizli, her an tepmesi beklenen bir hastalik gibi bende yasiyordu.
*asik oldugum kadin, daha iyisi kontes, ferah ferah annemi dogurmus olabilirdi, fakat ne ehemmiyeti vardi? mesele o anda adimin hayri olmamasi, gercegin disinda bulunmamda idi. bu tek manasiyla kacisti. yalanin sihirli cizgisi icinde idim ve bu bana yetiyordu.
*belki de sahsiyet dedigimiz sey bu, yani hafizanin ambarindaki maskelerin zenginligi ve tesadufu onlarin birbiriyle yaptigi terkiplerin bizi benimsemesidir.
*icimde sevilmeyen insan vucudunun civikliginin bulantisi hala devam ediyor. buna tenezzul etmemeliydim.
altı çizilebilecek o kadar çok cümle var ki kitap bittiğinde yarısından fazlası çizilmiş oluyor. Hayri irdal'ın "zira akıl belasından tamamıyla kurtulabilmiş değilim" cümlesi zaman zaman dilinizde yerini alıyor ve kendisi boşuna hayatı iki cebinde uydurulmuş bi masal olarak görmüyor. Hayatı boyunca savrulmuş biri, içten içe bundan zevk aldığına da yemin edebilirim, tutunamıyor. Saatleri ayarlama enstitüsü'nden sürekli şikayet ediyor ama halit ayarcı'nın dediği gibi hükase bir ahtapot gibi sayısız kollarla sarılıyor oraya.
Saatleri ayarlama enstitüsü Okuduğum en iyi kitaplardan biri, arada elime alır altını çizdiğim yerleri okur veya rastgele bi bölümünü açar okurum. Yazıda halit ayarcıdan az bahsetmişim umarım beni affedebilir.
Ve unutmadan söyliyeyim "insanoğlu insanoğlunun cehennemidir".
Yalnız Türkiye'de değil, dünyada da büyük başarı yakalamış çok değerli bir eserdir. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ustası olduğu dil, zekası ile birleşince malzeme olarak edinilmiş toplum ve düşünce o değin estetik işleniyor ki sadece bir kurguyu değil, güzeli okuyorsunuz.