zaman zaman saati öğrenmek dışında farklı amaçlar da taşıyabilen sorudur.
karaköy-kadıköy vapurunda yaşanmış bir olaydır. arkadaşımız aylardan haziran olması nedeniyle kısa kollu tshirt giymiştir, kolunda saat olduğu gayet bellidir. derken bir abimiz arkadaşımızı uzaktan süzerek gelip yanına oturur:
-pardon bağyan saatiniz var mı?
-evet.
-peki o zaman saat kaç?
-5
-hm... kadıköye mi gidiyorsunuz?
-?!
olay 5 yıl önce gerçekleşmiştir. en yakın arkadaşla parkta oturulmaktadır. bir kadın ise çocuğuyla parkın karşısında ki evinin önünde oturmaktadır.
yaşaryayaşaryayaşamaz:saat var mı?
parantez:yok
yaşaryayaşaryayaşamaz: şu kadına soralım
parantez:teyze saat var mı?
kadın: var ama evde
(burada kadını sinir edecek sekilde gülünür, kadın bozulur ve doğal olarak söylenmeye başlar.)
sonrası şiddet içeriyor tabi. * (bkz: ahh ahh)
tabi ki de ercan saatçi'ye sorulması gereken soru. özellikle de galatasaray forması giymiş ve elinde "biji serok apo" yazılı pankart bulunan ken'in bu soruyu yöneltmesi çok süper olur kanımca.
- afedersiniz! saatiniz var mı?
- evet! beş geçiyor.
- nasıl yani?
- beş geçiyor işte!
- peki ama kaçı?
- onu bilemeyeceğim.
- beş geçtiğini nasıl bildiniz peki?
- yelkovanı var ama akrebi yok.
- e niye takıyorsunuz o zaman?
- sorarken konu hakkında az çok bilgili havası veriyor.
- nasıl yani?
- yoldan geçen birisine; kaçı beş geçiyor? diye sormak daha anlamlı geliyor bana.
- !*
-saatiniz var mı?
-benim hiç saatim olmadı abi. sünnette takmışlardı, hayal meyal hatırlıyorum. tam saat alacaktım, patron da işten çıkardı. saatsiz kaldım ben. benim hayatım roman be abi.
saat kaç diyecek kişinin olaya girme sorusudur.
şöyle dumurluk bir olayla da karşılaşmama sebep sorudur bu:
-saatiniz kaça!? ehueheueheheuu
+şeyy saat mi üçe çeyrek var.
adam hatuna bariz orospu muamelesi yapmış hatun da adama cevap olarak saati söylemiş ben de o esnada yerlere yatıp gülmüşümdür. *