saat kaç diyecek kişinin olaya girme sorusudur.
şöyle dumurluk bir olayla da karşılaşmama sebep sorudur bu:
-saatiniz kaça!? ehueheueheheuu
+şeyy saat mi üçe çeyrek var.
adam hatuna bariz orospu muamelesi yapmış hatun da adama cevap olarak saati söylemiş ben de o esnada yerlere yatıp gülmüşümdür. *
-saatiniz var mı?
-benim hiç saatim olmadı abi. sünnette takmışlardı, hayal meyal hatırlıyorum. tam saat alacaktım, patron da işten çıkardı. saatsiz kaldım ben. benim hayatım roman be abi.
- afedersiniz! saatiniz var mı?
- evet! beş geçiyor.
- nasıl yani?
- beş geçiyor işte!
- peki ama kaçı?
- onu bilemeyeceğim.
- beş geçtiğini nasıl bildiniz peki?
- yelkovanı var ama akrebi yok.
- e niye takıyorsunuz o zaman?
- sorarken konu hakkında az çok bilgili havası veriyor.
- nasıl yani?
- yoldan geçen birisine; kaçı beş geçiyor? diye sormak daha anlamlı geliyor bana.
- !*
tabi ki de ercan saatçi'ye sorulması gereken soru. özellikle de galatasaray forması giymiş ve elinde "biji serok apo" yazılı pankart bulunan ken'in bu soruyu yöneltmesi çok süper olur kanımca.
olay 5 yıl önce gerçekleşmiştir. en yakın arkadaşla parkta oturulmaktadır. bir kadın ise çocuğuyla parkın karşısında ki evinin önünde oturmaktadır.
yaşaryayaşaryayaşamaz:saat var mı?
parantez:yok
yaşaryayaşaryayaşamaz: şu kadına soralım
parantez:teyze saat var mı?
kadın: var ama evde
(burada kadını sinir edecek sekilde gülünür, kadın bozulur ve doğal olarak söylenmeye başlar.)
sonrası şiddet içeriyor tabi. * (bkz: ahh ahh)
zaman zaman saati öğrenmek dışında farklı amaçlar da taşıyabilen sorudur.
karaköy-kadıköy vapurunda yaşanmış bir olaydır. arkadaşımız aylardan haziran olması nedeniyle kısa kollu tshirt giymiştir, kolunda saat olduğu gayet bellidir. derken bir abimiz arkadaşımızı uzaktan süzerek gelip yanına oturur:
-pardon bağyan saatiniz var mı?
-evet.
-peki o zaman saat kaç?
-5
-hm... kadıköye mi gidiyorsunuz?
-?!