oluşturduğu dumanın havalandırma yoluyla odadan atılması gerektiğinden mütevellit, bu zamanlarda soğuk havanın göte girmesine neden olur. yaşanılan coğrafyaya bağlı olarak keyifli de olabilir tabii.
saat 4'te içilen bira kadar değeri yoktur. evet içiyorum yine. sabah karşı içip o kafayla uyumanın uyandıktan sonra denize gitmenin verdiği tadı başka bir şey vermiyor şu hayatta. belki umutsuzum, belki karamsarım ama halen mutlu olabiliyorum buna bir madde bir içecek sebep olsa dahi.
edit: yine içiyorum. olm her gün aynı lan. bu sabah havuza gideyim bari.
edit2: şuan mutluyum la. alkollü de değilim.
sait faik'in gecenin bu saatlerini anlattığı harika bir kısım var sevdiğim bir kitabında.
--spoiler--
nasıl etmeli de yataktan kalkmali? saatlerin en güzeli bu! bu saatte uyumayan yoktur artık, baliga çıkanlar müstesna. hatta uykusuzluğa müptelalar bile nihayet uyuyabilmişlerdir. bu saat, hovardaların kadın omuzlarına düştüğü, zavalli kadınların bile erkek dizlerine şarap gibi döküldüğü saattir. bu saatlerde çocuklar, rüyalarinin en tatlı yerinde, sevgililer bu saatte kavuşamadıklarında, anneler bu saatte gurbetteki çocuklarıyla sarmaş dolaştır. bu saat, hastaların uyuduğu, açların uyuduğu, sinirlilerin uyuduğu, toprağın, taşın, ağaçların uyuduğu saat...
hemen biraz sonra mektep çocukları uyandirilacak, mahmur kalkmaya çalışacak, yine uyuyacaklar. babalar, işlerine gitmeye hazırlanacak, ihtiyarlar uyanıp oğullarına, torunlarına hazırlamak üzere çay ibriğini mangala sürecekler. horozlar ötecek, inekler anıracak, köpekler havlayacaktı... ama bütün bunlara daha vakit var. daha bir saat, iki saat var.
--spoiler--