Okul/Bolum/Sinif: ODTU/Uluslararasi Iliskiler/2
Ders: Uluslararasi iliskilerde arastirma teknikleri.
Hoca sinav sorusu olarak fi tarihinden kalma gazete kupurlerinden derledigi bir cinayet davasini verir, (davanin sanigi artik kullanilmayan antik bir dil kullanmaktadir ve oldukca yaslidir, hatta adamin ifadelerini anlayabilmek icin mahkeme bir bilirkisi komisyonu kurdurur vs . vs.) bu uzun girizgahtan sonra hocamiz altin vurusunu yapar ve "bu durum karsisinda Wittgenstein olsaydi ne yapardi, Foucault olsaydi ne yapardi" seklinde iki abuk soru sorar . Yazilar okunaksiz, konu anlamsizdir. Tum ogrenciler "ulan nasil cevap verilir bu soruya" der gibi eblek eblek soru kagidina bakmaktadir. Hoca fisek gibi sinav salonuna girer, "nasil sormusum ama, iyi oldu size, zaten derslere de gelmiyordunuz, bu dersten gecebilmeniz icin beni cevaplarinizla sarsmaniz, sasirtmaniz lazim" der. Haymatlos ofke ile karisik gaza gelir, adamin ukalaligina karsi bir ders vermek hem de -yerse- hocayi sasirtmak ister. ve el-cevap:
Haymatlos'un cevabi: Soruya cevap vermeden once sunu belirtmek isterim ki; kimsenin kimsenin fikrini geregince anlayamayacagini anlasa bile bir baskasina tam olarak anlatamayacagini, dilin duygu ve dusunceleri herkes icin anlasilir kilmakta kifayetsiz oldugunu iddia eden Wittgenstein, eger biz kendisini okuyan zavalli ogrencilerden bir sinavda anlasilmasi zaten guc olan bir insanin ifadesinin once anlasilip, anlasilan uzerinde kendisi gibi bir dusunurun ne sekilde yorum yapabilecegini anlatmamizin beklendigini duysaydi kemikleri sizlardi. Fakat soru geregi mutlaka bir cevap vermem gerekiyorsa bidi bidi bik bik bik ....
Sonuc: Hoca sasirir, sarsilir ama tatmin olmaz, hocayi sarsmaktaki basarisina binaen haymatlos ortalamanin yuz uzerinden 10 ciktigi bu sinavdan 20 alir, ama yine de kalir.
dokuman acik sinavda hocanın kitaptan bilgi sorusu sorması üzerine 1 sayfa tutacak cevabı yazmaya üşenip cevap şu sayfada şu paragrafta verilmiştir demem.
heat exchanger dersınde bır bınayı $u kadar ısıtabilmek ıcın bınadakı ısıtıcının boru boyu ne olmalı? sorusuna 2 saat hesaplamaklar yaptiktan ve kastıktan sonra 225 km cevabını vermek..
lise 2 de edebiyattan kompozisyon sınavı oluyorduk. sınavın konusu ise bütün sınıfın okuması gereken iki şehrin hikayesi adlı esere bir tanıtım yazısı ve eleştirisi yazılmasıydı. sınıftan, kitabı okumayan birinin tanıtım yazısı aynen şöyledir:
iki ayrı şehir...
iki ayrı hikaye...
iki şehrin hikayesi...
pek yakında sadece kitapçılarda...
hoca da film fragmanı mı tanıtıyon diye dalga geçmişti.
ders ülkeler cografyası hoca ilginç gelen bir cevabı okur
soru:doğu anadoluda nüfusun çok olmasının nedeni?
cevap:hocam adamların işi gücü yok, napsınlar evde de yapcak bişi yok, onlarda cocuk yapıyorlar.
hoca buna tam not verir nedeni ise şöle acıklar: "tam not verdim çünkü,adam dogru soyluyor gercekten adamların işi gücü yok" der.
makina mühendisi olmaya aday arkadaşın enerji mühendisliği dersi finalinde nükleer enerji santrallerinde yakıt olarak petrol, doğalgaz kömür ve hurda lastik kullanıldığını sınav kağıdına yazıvermesi **
öss sınavında, 4 dakika uğraşılan geometri sorusunu çözebilmenin verdiği heycan ile bulunan cevaptır.
3²=6
(bkz: yuh)
bu cevabı doğru işaretlesem* mimarlık değil makine mühendisliği okuyacağımı sonradan öğrendim. böylede garip bir memlekette yaşıyoruz. bu kadarda bilinçliyiz yani (!) ehe..
yine de (bkz: kısmet)
hayattan muaf kişisi 6 . sınıfa yen geçmiştir ve fen dersinde hayatında ilk kez menopoz kelimesini duymuştur . diğer dersi de müzik sınavı vardır ve hoca ses değişimini mutasyon olarak anlatmıştır bu salak hayattan muaf kişisi mutasyon kelimesini aklına mıh gbi çakmıştır ki sınavda çıkacak . neyse efenime söyleyim dınav gelir çatar . tek soru tek cevaplık bir durum var ortada .
soru: ergenlikte döneminde ses değişimine ... denir ( g.tten soru uydurma) diye bir soru gelir ve hayattan muaf kişisi okulda öğretmenler arasında efsane olmasına sebep olan cevabı verir
cevap : menopoz
artist artist kağıt verilir hocaya sırya dönüldüğünde kafa dank eder ve zırlaya zırlaya 24 yaşında gencecik öğretmenin kulağına ne halt edildiği söylenir .
hocanın kahkahası hala kulaklarımda.
din dersinde hadis mi yoksa ayet mi tam hatırlamıyorum sınavda yazınız diye soruldu. aşağı yukarı şöyle bitiyordu. "kul hakları hariç yeni doğmuş gibi tertemiz olacaktır" ama arkadaşın cevabı şöyle bitiyordu:
soru :3-4-5 dik üçgeninde 5 in yerine x=? yazılır_? x'i bulunuz diye sorulur.
cevap:üçgen üzerindeki x'in üzerinden bir ok çıkartılır we aynen şöle yazılır:'x'i buldum,burda hocam'...
