alevilik ve şiilikle de aynı kategoriye yerleştirilemeyecek bir islam tasavvurunun hayaleti halen anadolu şehirlerinde dolaşmaya devam ediyor.
yunus emreden,
hallacı mansurdan miras kalan, yaradanı tabiat ve insanla yekvücut kılmış, dayanışmayı, yardımlaşmayı kutsayan, bencilliği ve açgözlülüğü hor hakir gören bir tür hümanist anlayış hala bizimle beraber.
zorda kaldığımızda elimizden tutan,
bize yardımcı olan türk yurttaşı prototipleri bu kültürün çağdaş selefleridir.
özel mülkiyeti,
yağma ve talan ekonomisi olan kapitalizmi,
kar maksimizasyonunu,
her koyun kendi bacağından asılır mentalitesiyle bencilliği,
sermaye amentüsü ve ilmihalini kutsayan hiçbir mezhebi, itikadi teamülün metro, otobüs duraklarında, hastane köşelerinde zorda kalan insanlara yardımcı olan müslim türklere ait inançlarla en ufak bir benzerliği bile yok!
sünnilik bugün cuma namazına gidip,
işçinin sigortasını,
kıdem, ihbar tazminatını nasıl daha fazla tırtıklarım,
mali müşavirle anlaşarak nasıl daha fazla vergi kaçırırım diyen islamcı patronların tekeline girmiş gibi görünüyor.
tıpkı evangelizm ve haredilik gibi, kapitalizmle iç içe geçmiş bir mezhep o artık.
namaz kılıp oruç tuttuğu,
birtakım ibadetleri yerine getirmeye özen gösterdiği halde sünni ulemanın müsiad ve tüsiad patronlarıyla, o asilzadelerin dedeleriyle ortaklaşa hazırladığı fetvaların dışına çıkan,
her daim halktan, işçiden, garibandan yana olup, tabi güzelliklere saygı duyan, temiz bir nefes solumamızı sağlayan güzellikleri fesada uğratmayan müslümanlar varsa bu ülkede, hepsini yunus emre ve çağdaşlarının anadoluya ektiği inanç tohumlarına borçluyuz.
nur talebelerinin tebliğciliği ile evangelistlerin tebliğ anlayışı arasında en ufak bir farklılık görebiliyor musunuz siz? farzı misal barış özcan, müslüman bir eşle evli, müslüman çocuklara sahip, fakat bu ölçüde de amerikan kültürüne entegre olmuş popüler bir sima.
peki, bu hızlı değişimi neye borçluyuz?
elbette ki evangelist hristiyanlığın islami bir taklidine dönüşen, kapitalist değerleri yücelten neo-sünnilik modeline?
bugün islamı temsil eden tarikatların hemen hemen hepsi evangelist cemaatlere benzer yapılara dönüşüyor.
geriye kalanlar da ya akıl ve bilimden topyekün uzaklaşarak selefileşecekler ya da topyekün islam düşmanı ateistlere evrilecek her bir eski tarikatçı, ve hiçbirinin mensubu oldukları toplumla ortak bir değerleri kalmayacak!
istesek de kapitalist tüketim ilişkilerinden kaçmamız mümkün değil belki,
ama en azından daha halkçı,
daha kamucu,
daha akılcı değerleri benimseyerek bir nebze de olsa direnebiliriz hepimizi bekleyen ahlaki yozlaşma ve çürümeye karşı.