arkadaşlardan birisi - ab
ben - b
köy mağazasının önünde beş on kişi sohbet ediyoruz, birden bir motorsiklet gelip önümüzden geçmek isterken arkadaşlardan birisi önüne doğru atladı. Zavallı motorsikletçi az kala devriliyordu. Ne ise ab başladı palavra sıkmaya: - geçengün falanca arabanın önüne atladım hamama girdi, bir hafta önce bir minibüsün önüne atladım tarlaya uçdu.
B - bu seferde trenin önüne atla bakalım o ne yapacak?!
konya'da kampüste tramvaydan inip cafeye doğru hızlı hızlı yürürken dikkatimi bir grup türbanlı kız çekti. etrafta dolaşan insanlara bakıp kendilerine erkek beğeniyorlardı kaşarlar.
o arada biri beni işaret ederek diğerine sordu:
- şu nasıl?
öteki de benim gibi yakışıklı adamı beğenmese olacak ki:
+ yok ya tipim değil, dedi.
e ben de bunu duyunca sinirimden ve öfkemden yapıştırdım lafı:
+ tipine sokayım!!
neye uğradığını şaşıran bu türbanlı sürüsü göt oldu kaldı. ağzını açamadılar tabi.
(zaten bu sıkmabaşlardan oldum olası haz etmem...)
az önce başımdan geçen olaydır. hazır cevap olmak bazen iyidir.
karşı yoldan yeni evlenmiş, çiçeği burnunda olan genç bir çift geliyor.
yaklaşık 27 yaşlarındalar..
biraz minyon tipliyim küçük sanmış olmalı ki elimde görmesiyle sigaramı,
+akciğer kanseri olacağını bile bile neden içiyorsun onu genç?
-öleceğinizi bile bile neden evlenip, hala nefes alıyorsunuz ? dedim.
kaçırmaya çalıştığı gözleri. ablanın mahçup bakışları. yapmamalıydım bunu.
işten erken çıktığım günlerden birisi. aradım güzelimi, geleyim alayım seni okuldan çıkar bişiler yaparız. gittim okuluna alıcam çıkıcaz. tabi olaylardan habersiz gidiyorum. cismimden önce yine kızlar arasında ki kritik konuşmalardan dolayı ismim gitmiş.
karşılama komitesi de kurulmuş hep beraber bekleniyorum. eee mecbur kasıla kasıla gittim yanlarına. kızlı erkekli 5-6 kişilik bir gurup. güzelim de aralarında. yaklaştım. selam verdim. güzelime bir buse...popiler bir artis.
pba: çok yakışıklı dediğin çocuk bu mu kız?
dur10akadarsaysonrayaz: sen beni yakışıklı mı buluyosun güzelim? (soruya bak, bozuldum lan...sadece, zaman kazanıyorum)
güzelim: ivit.
dur10akadarsaysonrayaz: ivit değil tatlım evet. vurucam küreği ağzına. neymiş?
güzelim: ivit
pba: yakışıklı görmesem inanıcam da kardeşim bu ne yaaa?
zaman kazanmama gerek kalmadı. zira yapılan bu güzel ortayı gole çevirememek için 7 almedia, 10 guiza, 13 sabri gücünde olmak lazım.
dur10akadarsaysonrayaz: bizim şirket kalabalık hocam yaaa. elbet senin de beğeniceğin bir erkek buluruz sana da.
aldığım duyumlara göre hala arkadaşları, bugün nasıl görünüyorum. yakışıklı mıyım diye takılıyormuş.
bir arkadaş meclisinde oturmuşuz çay içiyoruz.. hiç çıkıntılık yapan yok. herkes kendi alemine dalmış. sakiniz. o gün de bi yakınım hastanede benim. bizimkilere: "sürekli arayın haber verin" demişim... 7-8 kere telefon görüşmesi yaptım. neyse bir daha çaldı telefon.
hatun: ayyyyyy bugün senin telefon da kerane telefonuna döndü vallahi bifincancay ahahahaha!!
bifincancay: (telefonu açar) efendim... tabi bi saniye.. seni istiyorlar nurdan.
hayır zamanında aşkından öldüğüm bi eleman da vardı o ortamda abi. ne diye çirkefleşiyosun? keraneyi ne karıştırıyosun? beni neden alet ediyosun?
karizma yaptık ama çocuk soğudu benden tabi. laf koyacaz diye... anasını satiim ya.
bi keresinde türkiye - italya milli maçı var. birkaç eleman bizim evde maç izlemeye çalışıyorduk. ee neyse, baktık ekran karlı, karıncalı izleyemeyecez maçı, gidişat o yani. çıktım dama, iki oynadım antenle, ekran cıncık gibi olmuştu. bizde keyifle yenilgimizi izlemiştik. on numara ayardı o antene verdiğim ayar. unutamam yüzyıl geçse.
12 yaşındayım. bi tane çocuk var bizim apartmanda. böyle kahverengi saçlı yeşil gözlü dehşet bişey. aşığım tabi kendisine. yanıyorum bitiyorum. yok böyle bişey.
bifincancay: koray önce topu atıp sonra rengin ismini söyliceksin. yanlış yapıyosun!
yok böyle bişey: ben bu oyunu hep oynarım tamam mı? yazın eniştemlerle de oynadık biz.
bfc: yanlış öğrenmişsin o zaman.
ybb: sen yanlış öğrenmişsin!
bfc: hep böyle mızıkçılık yapıyosun! hile yapıyosun!
ybb: ahahaha.. ağlama sen de şimdi bebek gibi.
bfc: gidiyorum ben.
ybb: skime kadar yolun var.
bu laf tabi tam bir yıkım oldu benim için. ben kaç aydır kendisini deli gibi sevmekteyim. yüzüne aptal aptal sırıtmaktayım. mahallede adım çıkacak nerdeyse. alay konusu olmam an meselesi. hiçbiri umrumda değil... gel gör ki adam bana skime kadar yolun var diyo. kimden öğrenmişse artık.
tam bir yıkım. tam. hal böyle olunca ben de karşı tarafın canını yakmak istedim. klasik.
bfc: desene yolum baya bi kısa.
esasında bu bir ayar değil, ayar yemek için zemin hazırlamak resmen. çocuk kalkıp orada: "nerden biliyon yavrum çok mu karşı karşıya kaldın kendisiyle?" falan dese yerin dibine geçerim. ama yaşlar küçük olduğu için böyle skli soklu muhabbetlerde fazla malzememiz yok. onun bildiği bi cümle.. benim söylebildiğim bir cümle.. öyle yarıda kalabiliyor her şey.
o laftan sonra bir daha benle hiç konuşmadı kendisi. zaten iki ay sonra mı ne taşındılar. bir ara özür dilemeyi falan düşündüm ama... eyleme geçirmedim. serde gurur var azizim.
ayrıca sen haksızsın ibne. sen başlattın. mızıkçısın.
o değil de hala kime aşık olsam hep mızıkçılık yapar. hile yapar. sonra da sikime kadar yolun var der.
ironik.
not: mod abilerimden başlığı taşımalarını rica ediyorum. ben şeedemedim.
benimle klinik sahibi bir doktor yakınım arasında geçen diyalogdur.
ben: b artis: a
zaman: üniversiteyi yeni bitirdiğim dönemler
a: ee baymayself ne yaptın iş felan aradın mı hiç ?
b: buldum bi işte x abi maaşı azdı.
a: ne kadar verdiler ?
b: y kadar
a: adamın mimara verdiği paraya bak ben veriyorum okadar maaşı çaycıya. *
b: niye ameliyatları o mu yapıyo ?
