uykusuzluktan olup gebersem de elimi legen kemigime koymadan uyuyamam. su zamana kadar bu ilginc aliskanligi bir tek kendimde gormus olmam da bana kendimi cok yalniz hissettiriyor ve evet, agliyorum su an.
Apartmanın dış kapısının anahtarını hep yanlış seçmem. En az 1000 kere görmüşümdür anahtarı ''alışmış kudurmuştan beterdir'' hesabı hep yanlışını takmaya çalışıyorum, bu bende alışkanlık oldu işte.
eğer yatak da hatun yoksa ( evet arada bi olmaya biliyo ) yastığa sarılıp uyurum, bazen onu bacak arasına kıstırır, bazen sırtıma koyar, bazen üstüne çıkar, bazen de kılıfını söküp hunharca.. lan neyse yastığa sarılırıp uyurum işte. olmazsa olmaz gibi bişey. böyle de ilginç alışkalığım vardır. bazen 2 yastık da olur. grup takılırım he. yalarım tüylerini..
moralim bozuk olduğunda yada hüzünlendiğim zamanlarda kendimi çizime veririm. karşımda ki kişiyi kıramadığım için hıncımı resim defterimden ve kalemlerimden çıkartmaya çalışırım.
Özellikle final dönemlerinde tınaztepedeki fakülteye gitmek için sadece 671e binerim. Normalde otobüs ayırt etmem ama final dönemi böyle işte napayım tuhafım.
sabah kahvaltısında, sahurda(an itibari ile ramazanda olduğumuz için), kafede vb. yerlerde asla çay içmem. çok zorda kalırsam eğer en fazla 1 bardak içebiliyorum. sevmiyorum sevemedim gitti.
Günde 4 saat uyurum ne eksik ne fazla.
Sabah kalktığımda karın kaslarım, yerimden kalkmama izin vermeyecek kadar ağrıyana kadar yarım mekik çekerim. Hay aklımı sikeyim. Öyle baklava falan olmasa da şerbeti damlamış kadar oluyor.