sözlük yazarlarının ibretlik hikayeleri

entry1 galeri0
    1.
  1. uyarı: anlatacaklarım ağır dozda ırkçılık içermekle beraber faşizmin hümanizme evriliş hikayesidir dostlarım.

    evde oturmuş daşak çatlatan soğuklardan kendimi nasıl korurum diye düşünüyordum. tam o sırada telefon çaldı, arayan ivan'dı.
    -efendim ivan?
    + yerın bırr arrkadaşyın doğum günyü var. sen de gel.
    - nerede olacak?
    + arrkadaşyın evinde. yiryaman'da.
    - hediye almıyoruz demi lan?
    + nyet, almıyoruz.

    telefonu kapattım ve sonraki günü sıcak bir yuvada karnımı doyuracağım gerçeğini düşünüp mest oldum. gerçi o anda neyle mutlu olacağımı fark ettiğimde maslow'un ihtiyaçlar piramidinde ikinci basamağa dahi ulaşamamış ufkumu sikmek istedim. zira tek derdim minimum yaşam şartlarında hayatta kalarak bir günü daha ezmekti. silkinerek hemen izlediğim dizilerden birinden esinlenerek bir hayale tutuldum: doğum gününe gidecektim ve bir gladyatör edasıyla yumruğumu masaya vurup "kadın ve şarap" diye bağırdıktan sonra yanıma baldırı açık kadınlar yanaşacaktı. şarap sakallarımdan akarken keskin bakışl...

    telefona gelen sms bu kadar hayal yeter sana dercesine çığırtkanlık yaptı. ivan mesajda evin tam adresini ve organizsayon saatini yazmıştı yazmasına da adam 9 pm yazmış saat için. ingilizcemin zirve yaptığı dönemlerde bile am pm karmaşası yaşayan biri olarak aklım biraz karıştı ama her ne kadar rus da olsalar sabahın 9unda kendilerini alkole vuracak değiller ya diyip ekşının akşam 9da olduğuna kanaat getirdim.

    akşam oldu kızılay'dan eryaman otobüslerine bindim. birinci saatin sonunda muavinden topkek, çay neyim dağıtmasını bekledim zira halk otobüsü görünümlü şehirlerarası otobüse binmiş gibiydim. eryaman'da eve çıkan ruh hastalarına üzülecekken nefis bir gecenin beni beklediğini düşünüp topkek hayallerimi suya düşürse de muavine tatlı tatlı tebessüm ettim ve toplamda 1 buçuk saatte gideceğim yere vardım.

    kapıyı bir kız açtı. sempatik ve hızlı bir giriş yapayım diye bastım privet'i kızın kulaklarına. kız anlamamış bir şekilde tatlı tatlı yüzüme bakınca onun türk olduğunu anladım. merhaba diyip eve ilk adımımı attım. ambians hayallerimden uzaktaydı ama olsundu daha gecenin başıydı.

    salondakilerle teker teker tanıştık ve ilk turun ardından anladığım kadarıyla salondaki tek rus ivan'dı. hayal gücüm, var gücüyle bana şamarı basmıştı ama sıkıntı yapmadım. salona girerken lezzetli yemekler görmüştüm ve biliyorsunuz bu bile yüzümün gülmesi için yeterliydi.

    yemeğe oturduk. masa küçük olunca haliyle muhabbet daha samimi olmaya başladı. okuduğum bölümden dolayı kızlardan bazıları kendileri için özel sayılabilecek konuları anlatmaya başladılar. iletişimimiz son derece kuvvetliydi. masada gırgır şamata eksik olmuyordu keyifler gıcırdı.

    yemeğin bitimine doğru mevzu eski sevgililere gelmişti ve ev sahibi kızlardan bir tanesi bu konudan bağımsız olarak araplara sövmeye başladı. araplardan kastım suriyeli filan değil. bu ülkede yaşayan kürt gibi, laz gibi, çerkez gibi arap işte. kaç nesil önceden beri bu topraklarda yaşamış ve bu topraklara ait arap. bilmem anlatabildim mi sövdüğü kitleyi?

    gülümsedim, herhalde eski sevgililerinden biri arap idi ve adamla kötü bir şeyler yaşamış olmalı ki böyle sövdü. yanlış da olsa sinir anına denk geldi heralde anlayış göstermek gerek dedim içimden. gülümsedim.

    konu döndü dolaştı araplara geldi. ana avrat kaymaya başladı kız. arapların ne sikilmedik götü kaldı ne kulağı. yardırıyor kız. bütün araplar orospu çocuğudur da bıdı bıdı giydiriyor resmen. bu sözlerden sonra eski gülümsemem kalmadı ama yine de sesimi çıkarmadım geceyi piç eden adam olmamak için.

    mutfaktan salona geçildi. konu obsesif bir hal almıştı. kız dönüp dolaşıp arapların amına koyuyor, üstelik bu kez ortamdaki diğer kişiler de bu durumu destekliyordu. sonunda dayanamadım ve ağzımdan şu lanetli cümleler çıktı:

    - ben arabım. saatlerdir arapların amına koyuyordun ya hani araplar orospu çocuğuydu ya hani. senin kuyruk acının sebebi neden bir genellemeyle bütün arapları bağlıyor ben bunu anlamadım. bi anlatsana bugün, burada tanıştığın ben, neden orospu çocuğuyum?

    ortama ölüm sessizliği çöktü. sessizliği ilk bozan onun histerik gülüşü oldu. çirkin bir kahkahanın ardından "aldattı beni" dedi.

    - tanımadığım bir arap seni aldattı ve bu yüzden benim annem orospu oldu yani? bu mantıklı mı sence?
    + yani öyle demeyelim tabi ama arapların hepsi şerefsiz.
    - bi kürt aldatsaydı seni o zaman da bütün kürtler mi şerefsiz olacaktı? yani bi kültürün ya da bi ırkın şerefi senin boynuzlanıp boynuzlanmamana mı bağlı? seni ivan aldatsaydı o zaman ben şerefli bir adam mı olacaktım?
    + ooeeuufff sorularınla beni geriyorsun.
    - pekala gece boyunca bu konuyu açmazsak bir sıkıntı çıkarmayacağım emin ol.
    + tamam tamam. hadi millet şişe çevirmeceeeeeeeeeeeee zamanıııııııı!

    şişe çevirmeceyle birlikte alkolün dozajı da artmaya başlamıştı. oyuna dahil olmayıp bir köşede eski sevgilimi düşünmeye başladım. çerkezdi, ben ise araptım. ilişkimiz boyunca bu durum hiç sıkıntı olmadı. ayrıldık bu durum hiç sıkıntı olmadı. defalarca kavga ettik bu durum yine konuşulmadı. eski sevgilime yüzeysel bir aptal olmadığı için saygı duydum ve şerefine içtim. eski sevgilimi düşününce istemsizce mutlu oldum ama mutluluğum oyun bölgesinden gelen ırkçı bir saldırıyla taciz edildi.

    hatice, bizim boynuzlu hitlere soruyordu:
    - bu evden birini kovmak istesen, şu anda defolmasını istesen, kimi kovardın?
    + gaskonya beyi'ni.

    hay amına koyum param olsa dakikasında taksiye binip evime döneceğim de meteliğe kurşun attığımız dönemler. dolmuş desen saat gecenin 2'si. el mahkum faşizan saldırılara ses çıkarmadan köşede demlenmeye devam ettim. sabahın ilk saatlerinde kimse uyanmadan otobüse atladım evime döndüm. gece yaşadığım kabusu atlatıp normal hayatıma devam ettim.

    ****************
    2 ay sonrası

    gündüzleri okula gidiyordum, geceleriyse evime yakın bir barda çalışıyordum. ankara'nın en sağlam barlarından biriydi çalıştığım yer ve her cumartesi iğne atsan yere değmeyecek düzeyde kalabalık oluyordu. yine bir cumartesi günüydü ve yine metrobüs kıvamında tıklım tıkıştı mekan.

    gece 1 sularında liseden bir arkadaşımı gördüm. sohbet ettik biraz ve içkiler konusunda ikramda bulunmak istedim. kalabalık bir grupla geldiğini daha sonra bu fırsatı kullanacağını söyledi. birbirimize gülümseyip ayrıldıktan sonra. içten içe bu denyonun kalabalık grubunu merak etmeye başladım.

    merdivenden aşağıya doğru inen grubu görünce sadece gülümsedim. ss kıvamındaki doğum günü ekibi gelmişti, dahası bunlar liseden arkadaşımın beklediği insanlardı. hay tesadüfünün bee diyip iyice eğlenmeye başladım kendi kendime. neyse efendim gecenin ilerleyen saatlerinde arkadaşımla boynuzlu hitlerin seviştiklerini gördüm. arkadaşım türktü ve seviştiği insanın nasıl bir psikopat olduğunu bilmeden türk ırkının şerefini riske atıyordu resmen. ortam iyice kaynaşmış görünüyordu. içkiler şırıl şırıl içiliyordu ve sonunda bizim faşist tuvalete giderken dayanamayıp bayıldı. kafası ayaklarımın dibine düştü. hemen yerden kaldırıp güvenliklerle birlikte yukarı çıkardık kızı. aşağıdan su, kolonya vesaire getirdim koşarak. gözlerini hafiften aralamıştı ama yine de ayılmış değildi, bir anda ayılması da mümkün değildi zaten.

    liseden arkadaşı aradı gözlerim. buldum ve durumu izah ettim. kıza ve şansına sövüp mekanı terk etti. hatice'nin yanına çıktım ve bu saatte eryaman'a kadar çile çekmemelerini, isterlerse benim evimde kalabileceklerini söyledim. kız o sancılı durumda bu teklifi kabul etti. işletme müdüründen izin aldım ve baygın faşisti kucaklayıp evime götürdüm arkadaşları nezaretinde. herkese yatacak yeri ayarladıktan sonra bara çalışmaya döndüm.

    sabah 11 civarında evdeki gürültüye uyandım. salondan kızların sesi geliyordu. kapıyı tıklatıp salona girdim. faşist kız başka bir odada uyuyordu hala. biz içeride sohbet ederken gözlerini yeni yeni açmaya çalışan dişi hitler salonun ortasında beni görünce birden kendine geldi ve kokuşmuş ağzından bile leş zihninin ürettiği ilk cümleyi yüzüme haykırdı:

    + ne işi var ya bu arap'ın burada?
    - günaydın. çay ister misin?
    + bi dakika bi dakika biz senin evinde miyiz? ne işimiz var bizim burada hatice?

    hatice durumu izah ettikten sonra bizim kafatasçı kız hüngür hüngür ağlamaya başladı. kıza çay ikram ettim. hıçkırıkları durmuyordu.

    - neden ağlıyorsun?
    hıçkırıkların arasından titrek kırılgan bir sesle "kötü biriyim." dedi.
    - öylesin. en az seni aldatan arap kadar kötü birisin.
    göz yaşları dindikten sonra "bir daha bunu yapmayacağım." dedi.
    - neyi yapmayacaksın?
    + kim hangi ırktansa ona takılmayacağım. iyi biri olacağım.
    - bunu nasıl yapacaksın?
    + genelleme yapmayarak.
    - bireysel hatalardan sadece bireyi sorumlu tutarak yani?
    + evet, söz veriyorum.

    yeni bir gözyaşı dalgasıyla boynuma sarıldı. pışpışladım, kendine geldi. kin, öfke, yüzünden tanımsız onca çirkinlik yok olmuştu ve belki de hayatında ilk kez bu kadar güzeldi.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük