bir çocuğunkinden bile derindir, uçsuz bucaksızdır, akla hayale ! gelmeyecek şeyler düşünebilirler, bazı başlıklarda bunu anlamak çok kolaydır fakat bazen kasıp kasıp saçmalayanlar da mevcuttur.
yağmurlu havada yolculuk ederken sözlük yazarlarının hayal gücünü geliştirmenin en güzel yolunu düşündüm bugün. fani dünyada benim de bi dalım, bi fidanım olsun diye geceleyin gözüm kızarmış halde saatlerce düşündüm bu konuyu. acaba yağmurlu havada yolculuk ederken ne yapmalıydık çocukluktan bir şeyler aşırmak için? tüm gücümle zorladım kendimi, sinirlendim, duygulandım, kahkaha attım durduk yere. bu aralar durduk yere kahkaha atma hastalığına yakalanmış hastalar olduğunu keşfettim bi de çevremde. bi işarete dayanarak iğrenç sesleriyle kulaklarımda kurulan, gelişen ve yıkılan kabileler inşa ettiler. dört duvar arasında sonsuz yansımaları ancak yastıkla bastırabildim. sadece o aciz, yumuşak, kavga etmeye çekinen, masum yastık iyileştirip dizginleyebilirdi sahte gülüş salgınını. yalnız o gününü gösterebilirdi göstermelik gülüşlere ve utandırabilirdi sahiplerini.
bir yastık.
cama bi kaç damla yağmur damlası değince esas düşündüğüm konu aklıma geldi tekrar. damla süzüldü, süzüldü. aşağıya doğru kayıp giderken başka damlalarla buluştu. daha gür oldular. sanki bir şey anlatmaya çalışan birsürü yağmur damlası. çıldırtan dengesizlik içindeydiler ama, bir düzenleyiciye, onları koruyup gözeten birine ihtiyaçları vardı o damlaların. bi de hıza.
yolculuk ederkenki beklendik hız yetişti imdada. artık damlalar dans edebilmek için çok fazla enerjiye gereksinim duymuyordu. ama bi sıkıntı da yok değildi hani. süreksizlik vardı sanki. kısır bir süreksizlik... silecek geldi bu sefer.
her gidişinde tüm damlaları silip süpüren ama hayatı baştan başlatan silecek.
her seferinde kendini daha bi zorlayan, ama asla kendini tekrar etmeyen damlalar ve onları ejderhaya, buluta, canavarlara, garip kıtalara, sayılara benzeten çocuksu hayalgücü.
kendimi bu konuda ütopyathales görüyorum ütopyanın efendisi padişahı kralı her neyse lideri, ve o nirvanaya bir gün ulaşıcam efendim kendimde bu ışığı görmekteyim
rüyasında evine misafir olarak hannibal lecter gelen, giymesi için ona babasının pijamalarından seçip salonda yer yatağı hazırlayan ve öprerek iyi geceler dileyen kıçı açık sözlük yazarlarının* abuk hayal gücüdür. ''psikopat mısın yahu, bu ne rahatlık'' diye sorarlar adama.
kendinizi düşünün, bir gününüzü ve sonunda yatağa girdiğinizi. uyuduğunuzu düşünün. dünyada uyuduğunuzda başka bir galakside başka bir gezegende başka bir ülkede başka bir bedenle başka bir kişilikle ama aynı ruhla doğduğunuzu düşünün. doğup büyüdüğünüzü. zaman kavramına takılmayın. uykudaki 1 saati o gezegende 10 yıl olarak düşünebilirsiniz, veya daha farklı. uykunuzdan ne kadar çabuk uyanırsanız o gezegendeki kişiliğinizi o kadar erken öldürmüş olacaksınız. 5 saatlik bi uykuda 50 yıl yaşamak gibi. ve rüya. nedir rüya görmek? o gezegendeki 50 yıllık yaşantınızdan herhangi 1 veya 1-2 kesimi hatırlarsınız sadece. onu da "rüya" olarak adlandırırsınız, gerçek olmadığını düşünerek.
ya işler daha da pisleşirse.. yani diğer gezegende her uyuduğunuzda da başka bir gezegendeki bedenimizle doğuyorsak. aslında 1000lerce karakteri aynı anda yönetiyorsak? geçen binlerce senede bize sadece 7-8 saatlik bir uykuymuş gibi geliyor olsa?
bu da benim hayal dünyamdır. evet. ne bekliyodunuz sevgiliyle parkta dolaşmayı mı hayal edicektim*