öğrenci evimizdeki böcek bizi karşısına alıp konuştu, ben afrikada böyle açlık görmedim anasını satiyim filan dedi.kafam kopsa yaşıyorum karnım açken yaşayamıyorum kusura bakmayın beyler herkes baksın başının çaresine dedi ve fıtıtıtıtı diye koşarak uzaklaştı.
bir tane patronla iş görüşmesi için yemeğe gittim , adama kesin bu yemekte kendimi kanıtlamam gerekliydi. daha masaya geçerken "hangi sandalye ?" dedim herif anlamsız sırıttı ama bir sıfır önde başladım. çorbalar geldi, ilk tadına baktım sonra tuz attım. patron da "ilk tadına bakmak için aldığın 1 kaşık çorba tuzsuz olarak boşa gitti , bazen risk alman lazım" diyince ani bi hızla cebinden boş kağıdı çıkarıp risk budur dedim. adam "beyfendi napıyorsunuz ?" diyince de "sen kovmuyorsun ben istifa ediyorum" dedim ve hesabı adama kitleyip kaçtım. çıkarken para vermediğim garsona "üstü kalsın koç" diyişimse tam bir efsaneydi. kesinlikle etkilemiş olmalıyım, umarım geri dönüş yapar.
Bir öğretmenin başına gelebilecek en komik aynı zaman da rezil bir olayın baş aktörü oldum. Pişman değilim.
11. Sınıftaki bir öğrencimizin ayağı kırıldığı için üçüncü kattaki sınıfına çıkmakta zorluk çeker. Bunun üzerine okul idaresi zemin kattaki bir sınıf ile bu öğrencimizin sınıfını geçici olarak değiştirir ki bu öğrencimiz merdiven çıkma zahmetiyle uğraşmasın. Fakat idare bu durumu öğretmenlere haber etmeyi unutmuştur. Buraya kadar her şey güzel. Asıl olaylar bundan sonra başlıyor...
Aynı zamanda bu rezil olayın baş aktörü olan bu yazar da bir gün öncesinde pansiyonda 24 saat nöbet tutmuştur. Ertesi gün ise kat nöbeti vardır. Üstüne bir de 6 saat derse girince kafa iyice pelteleşmiştir. Öğretmen olan arkadaşlar beni daha iyi anlayacaktır.
Her neyse... Son saatlere yaklaştıkça kafa iyice uçmuş gitmiştir. Her zamanki gibi 9-g sınıfındaki dersi için zemin kattaki sınıfa gidilir. Bir tuhaflık vardır: normalde gürültüsü 3. Kattan duyulan bu sınıftan çıt çıkmamaktadır. Bu konunun fazla üzerinde durulmaz ve kapı açılır sınıfa girilir. içeride tarih hocasının olduğu görülür. Sürekli olduğu üzere sınıfa bir duyuru yapmak için geldiği sanılır. "Ben de sınıf niye bu kadar sessiz diyordum meğer siz varmışsınız ehe ehe" diye espri bile yapılır ve hiç istif bozmadan gidip öğretmen masasına oturulur. Tarih hocası da sessiz sakin bir adamdır ve kısık sesle bana olayı izah etmektedir. Çocuklar ise mel mel olan biteni anlamaya çalışmaktadır. Yaklaşık beş dakika sonra anca kafa idrak eder. Sınıf kahkahaya boğulur. Sen de tutamazsın kendini katıla katılan çıkarsın sınıftan.
Sonra dersin olduğu sınıfa gidilir. Şakayla karışık çocuklar azarlanır "bana niye söylemiyorsunuz sınıfların değiştiğini" diyerek... Ama olan olmuş mallık tarihime bir olay eklemeyi daha başarmışımdır.
Yolda adamın birini yanlışlıkla öpmem (çarptığım için oldu)
Köpek saldırdığı için yoldaki başka birinin korkudan üstüne atlamam.
Neyse zaten bunlar gibi birçok sakarlığımın kurbanı olduğum olaylar var.
Bugün iftarda içmek üzere kola almak için küçük bir bakkala girdim.
Pdsd: Sa abi cola var mı?
Bakkal: var ama pepsi ve cola turka var.
Pdsd: tamam o zaman bi pepsi alabilir miyim?
"şimdi burda komik olan ne?" diyosunuz. Komik olan adamın muhtemelen israili protesto muhabbetine coca cola satmayışı ama coca cola company imzalı diğer ürünleri satışı. Cahil kesim sadece kendine zarar veriyor farkında bile değil. Yazık.
adamın israili protesto ettiğini bilip bilmediğimiz için komik gelmeyen olaydır. belki adamın parası yetmiyor amk coca cola söyletemiyor. müneccim misin?
lise 3'teyken, yan sırada sürekli bizimle muhabbet etmeye çalışan saf bir kız vardı, baya saftı ama. biz de en cam kenarı en ön sırada zaten bütün ders konuşan iki elemanız. yine aramızda konuşuyoruz, hoca sürekli bizi uyarır. hoca en son kız bize seslendiğinde patlar,
kız:şş şt baksana bi bişey dicem
hoca:kızım napıyosun?
kız:pardon hocam bişey sorucaktım
hoca:hasta mısın kızım?
kız:hocam karnım agrıyo.
bu cümleden sonra 30 kişilik sınıfta 2 kişinin kahkahasından başka bir şey duyulmadı. dil derslerine "hakaret olan hasta mısın kalıbı"nı da sokmak lazım.
dört ya da beş yaşlarındayım.. her yaz olduğu gibi istanbula aile ziyaretine gitmişiz.. beni de dışarda oynamam için bırakmışlar bu ne rahatlık anlayabilmiş değilim.. sokakta çocuklar oynuyor ben de izliyorum derken çocuklar birden koşmaya başladı bu sahneyi hayal meyal hatırlıyorum.. ben de peşlerinden koştum ancak onlardan yaşça küçük olduğum için kaybettim izlerini.. bari yürüyeyim diye düşünmüş olmalıyım düştüm yollara.. az gittim uz gittim dere tepe düz gittim derken bi salıncak gördüm.. küçükken deli olurdum salıncağa koşturdum teyzeler beni bindirip gitti.. ben sallandım falan ama salıncağın altındaki çamurlu suyu fark etmedim bir an dengemi kaybettim düştüm.. o çamurlu halimle yoluma ağlaya zırlaya devam ettim.. epey yürümüşüm hala ağlıyorum.. karşıma iki teyze çıktı çarşaflı.. niye ağlıyorsun dediler bi özet geçtim.. gel seni bizim eve götürelim sana cici kıyafetler vercez dediler.. tamam dedim ellerinden tuttum yürümeye başladık.. beni karakola götürdüler.. komser amcayı hayal meyal hatırlıyorum babamın ne iş yaptığını sordu.. annem babamın çok kahveye gitmesine kızarak babanız kahveci derdi ben de ne bileyim kahveci diyiverdim.. çarşaflı teyzeler karakoldan çıkarken vah vah pek de küçük diyorlarmış ki annemler de artık umutları tükenmiş ve perişan vaziyette ordan geçiyorlarmış.. hemen içeri girmişler.. komser amcanın babama kahveci misiniz diye sorduğunda babamın yüzündeki şaşkınlığı hatırlıyorum.. bu arada iki semt geçmişim ne azimliyim arkadaş..
girdik bir sokaga; kaptirdim olanca ben. hani fren yapsam pabucu koparip atar, oyle hizliyiz. ufak bi' tastan gectik. derken bisikleti surmek kolaylasti bayagi. hafifledik sanki, ucuyorum amk. mahalleli guluyor bana bakip. gorunce anladim var bi' bokluk. zar zor durdum. arkami dondum, bizimki yok! bildigin yerinde yok adam! soyle bi' geriye dondum; rahat 300 metre geride got ustu duruyor, kaliplasmis sanki. simdi ben de basladim gulmeye. muhtemelen tastan hafif ziplarken, bu mancinikla atmis gibi got ustu oylece yere inmis. hicte bozuntuya vermiyor. atladim geri gittim, vardim yanina kaldiracagim. tek cumle soyledi:
-millet gulmese ne zaman fark edecektin amk!
hakli eleman. pek muhabbette etmiyorduk bisiklette. heralde gidecegimiz yere -merkez koye- giderdim dumduz. bi' rampa var; orda anlardim ancak cikabiliyoruz diye.
Bundan bi kaç yıl öncesi taa eskilerden bi komşuyla karşılaştık yolda. nasıl tanıdıysa adam aa mahmut dedi. ben çıkaramadım başta tabi aaaa ? diyebildim. hasan ben hasan eski komşunuz demesiyle aklıma geldi. küçük bi hoşbeşten sonra şöyle bi muhabbet geçti aramızda
-senin bi de abin vardı de mi?
+evet abi vardı
-o nabıyo?
+naapsın işte öyle takılıyo okul ev ev okul
-abin senden büyük müydü?
hayır bi de ciddi ciddi cevap bekliyodu adam soruya. vermedim tabi. otobüsü kaçırıcam diye koşarak uzaklaştım.
lisedeyken bir gün konferans salonuna gitmiştik.milleti zorla doldurmuşlar 300-500 kişi oturmuş programın başlmasını bekliyor.sahneyi hazırlıyorlar falan.ben de salonun öbür tarafına geçeyim dedim tek açık yol da sahnenin önüydü ben de hızlıca sahnenin önünden geçeyim dedim.sahneye çok fazla ışık tutmuşlar tüm spotları gözüme yiyince kör gibi oldum kafamı öne eğdim dedim biran evvel geçeyim sahne fobisi de var millet direk görüyo o sırada aceleyle koşar adım yürürken karşımdan gelen bir kıza kafa attım.ben göremiyorum da sen de mi göremiyosunuz hanımefendi?neyse kız yere düştü ben de yerin dibine girdim zaten.arkadaşlarım güldü heralde komikti ama o an çok utanmıştım.bu da böyle bir anım.bi daha da sahnenin önünden geçeni öpsünler!
sol tarafta oturan kadinin elinde bebrk arabasi var. sag tarafta, onun karsisinda onde hatun, arkada adam demirlere tutunuyor. arabadaki velet cok ufak degil, ayaga kalkiyor oturuyor garip hareketler yapiyor falan.
yine velet dikildi ayaga, el kol birseyler yapiyor. tam o sirada arabanin hemen yanida olan etekli hatunun kicina 2 eliyle tutunur gibi yapti duserken. sonra arabaya dustu namaz pozisyonunda.
hatunun geri donupta naaaapiyosuuun sapiiiiik diye bir tokat atisi var adama, sesine dondu herkes. zavallim mala dondu, ik mik gik falan demeye calisiyor da, millet galeyana geldi ne derdini anlatmasi. adam linc edilecek nerdeyse. allahtan hatunun oturdugu yerdeki eleman durun durun diye araya girip veledin yaptigini anlatti.
bizim magdur adam resmen camasir makinasinda yikanmis gibi, surat falan gitti herifin. hatun binbir ozur, kusra bakmayin cart curt. adamin yerinde olmak istemezdim sozluk.
otobüste yaşlı bir amcayla oturuyordum... ingilizceci olduğumdan zaman gazetesinin ingilizce ekini okuyorum. * herif beni turist sandı. dil de biliyor pezevenk. where are you from falan yardırıyor.
yıllar önce bir arkadaşla liseye gidiyoruz bir bahar sabahı. arkadaş birden sokakta durdu "oha" dedi. ne oldu deyince "ileri bir baksana" dedi. ileri bakınca manzara gerçekten ohalıktı. bir kedi öteki kediyle çiftleşiyor, yakın çevresine çember kurmuş 5-6 kedi de onları pür dikkat izliyordu. iki kedinin çiftleşmesini anlarım da diğerlerinin de bu olayı canlı canlı izlemesi çok komiğimize gitmişti. sıralarını mı bekliyorlar, mart ayı bunların kafalarına vurmuş diye geyik yapmıştık habire.
bir keresinde tramvaydayım, neyse böyle metal dinliyom son ses kulaklıkla, etrafta bir dolu güzel hatun, bakışıyoruz falan uzun saçlarıma bakıyolar falan, ben de ara da kafa mı sallıyorum saçlar savruluyor falan, sonra playlist de bir şarkı çıktı mezdeke (bkz: ya el yelil) lan ses yüksek tabi rezil oldum sonra. kendimi kadınlar gününde falan hissettim, altın günü yapıyomuşuz gibi. ibnenin teki mp3 me komiklik olsun diye öyle yapmış. neyse komikti ama, ilk durakta indim tabi.
öğlen 12 de kapının çalması ve gelen kişin bölümden doçent bir hocam olması ve onun da salonda baygın halde yatan bölümden arkadaşı görüp;
ölmüş mü lan bu demesi.
2 saat önce oldu. evet.