Sözlüğümüzün değerli yazarlarının çocuk yaşlardayken çalıştığı ve hayata ilk adımı attığı işlerdir.
Ben 10 yaşındayken şans talih kader kısmet satardım. babam simit sat demişti ama simitçi geldi diye bağıramam diye istememiştim.
13 yaşımdayken bir aksesuar atölyesinde işe başlamıştım, yaz tatillerinde çıt çıt, kot düğmesi filan yapıyodum. sonra lisedeyken bi çağrı merkezinde çalıştım.
5 sene kahvede çalıştım baya baya kahve ocakcısıydım ben ya
Peder beyin esnaflık yapmasından dolayı esnaflıktanda anlarım
1 senede koltuk döşemecesinde çalıştım
Memleketteki fındık bahçelerinden dolayı her türlü bahçe işinden de anlarım
vay be çocukluk çocukluk değil fuzuli amelelikle geçmiş.
Tansaştan nazo alıp içecek yapardık, bardağı 50 kuruştan satardık millete. Fazla kişi almazdı hep artar, kalanı biz içerdik. Kazandığımız parayla da gider dondurma alırdık.
bu bir iş değil belki ama anlatmak istiyorum. annem ve babam ayrıldı sonra ilkokul ikinci sınıftan itibaren annem beni yanında pazara götürmeye başladı. Allah' ım o nasıl bir işkenceydi yarabbi. Sabahın yedisinde kaldırırdı beni. yürüyerek anasının nikahındaki pazara götürürdü. sonra o hayvan gibi karpuzu, beş kiloluk patatesi vs. taşıtırdı. eve geldiğimizde hep ellerim patlamış mosmor olmuş olurdu. Ben ağlayınca da evde anneannem bana bağırıp çağırırdı annemle bir olup. Sanki bütün her şeyi sadece ben yiyormuşum gibi " taşımayacaksan yemeyeceksin, zıkkımlanmayı iyi bilirsin" diye. Bazen üstüne tokat yediğim olurdu. Annem babama olan tüm nefretini bana kusardı. Ben ağlarken ellerime bakarken kız kardeşim öglenin on ikisinde gerine gerine yatağından çıkar, alınanları yemeye koyulurdu. Hep onun da gitmeaini istedim. Ama o hiç gitmedi. Çünkü o hep "küçüktü" "narindi". Şimdi üniversiteye gidecek hala en ufak iş yaptırılmaz hanımefendiye. Bu da böyle kötü bir anım.
Cok küçükken kardeşimle balon satmıştık. Sonra garsonluk, kasiyerlik, kuaförde yardım olarak devam etti bir de tütüncü maceram oldu. Tabi bunlar 18 yaştan öncesi.