Milyoner yarışmasına gidecek arkadaşımın telefon jokerine beni de seçmiş olması.
Son zamanlarda en gurur duyduğum şey bu.
Filmli soru çıkarsa beni arayacakmış.
1998 yılında liseler arası satranç yarışmasında 4. oldum, son dörtlüye kalmıştım, maçta düzeltiyorum demeden taşa dokundum hakem de dokundun s.ke s.ke oynamak zorundasın dedi, rakibim de said mahmudov mu ne öyle bir adı olan ahıska türkmen'i bir elemandı, rus ekolü eleman direkt s.kti, sonra da sanırım şampiyon oldu pezevenk. bizim okulun satranç takımı hocası ağzıma s.çmıştı mal mısın düzeltiyorum demeden taşa dokunulur mu filan baya fırça kaymıştı bana maç sonunda. olum unuttum lan, düzeltmek için dokunmamıştım taşa zaten, onu oynayarsam ne olur diye hesaplarken gayriihtiyari dokundum taşa. hemen bıraktım ama hakem yemedi.
13,14 yaşlarında, oturduğumuz semtin çevre gönüllüleri adı altında toplaştığı vakfın, parkta düzenlemiş olduğu etkinlikte uzun atlamada ikinci olmuştum.
Sigara dumanini agzimdan belli mesafeye kadar kontrollu sekilde birakip sonra topyekun enteresan bir sekilde geri cekebiliyorum. Enteresan bir goruntu olusturuyor.
hemşire parmağımın üstünde damar yolu iğnesini sert bantla sarılı olduğundan çıkaramadı. kendim hallettim. tuvalete gideceğim ve yemek yiyeceğim zamanlar serum hortumunu damar yolundan çıkarıyor, ve işim bitince takıyorum.
Geçen gün parkın etrafında yürüyordum. Bilirsiniz park içinde kenarı tellerle çevrili futbol sahası vardır. Dışarı top kaçmış çocuklar teyzeeee topu atsanaaa diye böğürüyorlar. Aldım topu teyze siz siniz layyn deyip gelişine yapıştırdım. Yalnız bende tırstım bebeler çok laubali atamazsam rezil olacaktım ama şans yüzüme güldü top bariyerleri aştı sahaya girdi.