şimdi öyle demeyelim de, daha tembel oluyorlar rahatlarına düşkünler diyelim kimseler alınmasın..
bir de pek bir hasarı oluyorlar yahu, liselerdeki tum afacanlıklar, serserilikler de bu sözelcilerin basınının altından cıkar genelde..
geç kalan edit: ulan ben bunu 'sözlükçülerin zeka düzeyinin düşük olduğu gerçeği' olarak okumuşum. bu entry iLe ba$Lık arasında ba$ka türLü bir aLaka kuruLamıyor zaten. maL mıyım neyim anLamadım ki.
şöyle ki; ne kadar savaş aracı, gereci, kılı, yünü, gaz odası, işkence aleti, atom bombası, bilmem ne bombası varsa, nedense hepsi, zeka düzeyi sözelcilerden daha yüksek olan sayısalcılar tarafından yapılmıştır. allah allahtır ki zeka düzeyi sayılsacılardan düşük olan zavallı sözelciler de, dünyayı kurtarmaya çalışmaktadır. dünyayı kurtarmaya çalışmak zeka düzeyinin düşüklüğünü gösteriyorsa bilemem tabi...
Eğitim sisteminin getirisini insanların zekasındaki problem biçiminde yorumlamaktır. Herhalde bu kadar insanın sayısal zekaya sahip olmadığı değil sistemin temeli oluşturmasındaki eksikliği konuşmak lazım. Bu mantıkla bakarsak sözelci diye aşağılanan bu insanlar örneğin roman yazıyorlar. Araştırma yapıyor ve bazıları bilime hizmet ediyor. Siz öss'de matematik, fizik çözdünüz diye dünyaya hükmetmiyorsunuz. Bazen onlar sizden çok daha aktif oluyorlar yaşamda. Bu tartışma ya da düşünce de ancak "sınav" la sıkıştırılmış hep ötekini geçmeye ve hor görmeye endekslenmiş beyinlerde görülür. Görülüyor da.
yalnızca türk siyasi hayatına baktığınız zaman bile sayısalcıların hep en yüksek mevkilerde olduğuna şahit olursunuz; lakin o saçmasapan siyasi hayata biraz daha yakından baktığınızda ülkenin ne kadar boktan bir şekilde (ve kimler tarafından)yönetildiğini de görürsünüz.
sayısalcı olup öss de sıfır çeken de var sözel de türkiye 1ncisi olanda var.
Ayrıca türk gencinde bir kompleks midir nedir bu zeka meselesi? herkes ilkokulda einstein zanneder kendini "einstein ilkokuldayken okuldan atılmış ekiekieki..." geyiğini çevirir. şöyleki herkes aynı şeye eğilimli olmak aynı şeyleri yapabilmek zorunda değil yapamazda zaten. öyle olsa herkes doktor yada herkes ressam vs. olurdu.kompleks meselesine gelecek olursak(evet kompleks)herkes karşısındakinden kendini daha üstte görmek istiyor ve kendisinden üstte olduğunu anladığını ezmeye karalamaya çalışıyor.
yazıktır hem sana hem ona.kendinizle barışınız acilen! ve esen kalınız.
bölümüm sözel puanı ile öğrenci ile alan bir bölüm. bölümümden mezun olan kişilere bakıyorumda, hepsi sosyal statü sahibi olmuş, çalıştıkları ajanslarda bir elleri yağda, diğer elleri balda mesai yapıyorlar, bu kişiler bu seviyeye onlarca yıl çalışıpta gelmedi çoğunluğu için üniversite yılları uzak yıllar değil. birde mühendisler var tabi, onlar üniversiteye sayısal puanla girmişlerdi ve sözelciler elleri kasıklarında bölüm bitirirken arkadaşlar mor gözlerle etrafta gezmekteydi, sonrasında ise uykusuz geceler mühendisler için bitmedi, üniversiteye sayısal puanla girmiş bu karizmatik mühendisler, üniversitede daha çok zorlanmanın ardından, sözelciler gibi ajanstan çıkıp gümüşsuyu'nda birer bira dahi içemiyorlardı, genellikle arkadaşların hep zorunlu işleri olur geceleri napacaksın. aldıkları para dersende, mühendisler yıllık olarak ortalama bir kombine kart parası daha fazla para alıyordur. doktorlar içinde durumun fazla değişik olduğunu sanmıyorum. ha sölemeyi unuttum ben gerizekalıyım bu arada. ülkemizdeki eğitim sistemi çok kötü bik bik bik... bi baltaya sap olama... -usta o sakın 'bir' olmasın- dedim ya eğitim sistemi kötü diye....
sayısalcıların da zeka düzeyinin düşük olduğu gerçeğini unutturmaya çalışan, sayısalcı söylemidir. ıngıltere nın böl-yönet stratejisinin, öğretim alanındaki başarısını da kanıtlar niteliktedir bu tür söylemler. önce sayısalcılar ve sözelciler diye bölünürüz sonra da saldırırız birbirimize. bu yapay bölünmüşlük doğanın bütünlügüne zarar veremez, anlayamayız. külli bilgiden yoksunuz; tanrılar yaratmaya mecburuz.
(bkz: leonardo da vinci)