yine biz bunları entrylerimizde yazdık durumu, yine sayısalcılara kapak bırakmalar, yine davasını savunur gözüken çirkinleşmeler ve yine aynı çerçeve içinde bir mevzu. bu yıllardır iki taraf arasında yaşanan bir gerilime dönüşmüş ve anlaşılan kan davasına gidiyora benziyor.
zeka üzerine şu an net cevapları verememekle beraber doğru çözümün 'çoklu zeka kuramı'yla ilintili olduğunu biz zaten 'türklerin iq'su' konusunda yapmıştık. ama burada görünen iq milliyetçiliğine bakılırsa toplumun her konuda kutuplaşmalara itildiği, yesin birbirini diye izlendiği açık.
ne demiş gardner, zeka, zeka testlerinin ölçtüğü şey değildir. yani ben 100 kişiye uyguladığım bi testten en düşük alanları aptal olarak nitelendiremem. o dönemler geçti. buralar dutluktu ve huzurluyduk o zamanlar. şimdi birbirimizi kandırmaca oynuyoruz, şimdi sözelciyi sayısalcıdan ayırdık. analitik düşünme üzerine yapmıyoruz yorumlarımızı. her gün fix 10 geometri sorusu çözen, sudoku manyağı, satrancın aranan adamı olarak toplum içinde değersiz, iki denklemi çözmekten başka işi olmayan psikopat doktor muamelesi görüyoruz. diğer adam malı hamuduyla götürürken biz olasılıkları hesaplıyoruz, çünkü hayatın bizim için biçtiği rolün bu olduğuna inandırıldık.
geldik gerçeklere..
sözelcilerin zeka düzeyi sayısal konularda düşük. ancak sözelde de yüksek değil. bileşkeyi alsan düşük çıkacak ama sözel alanda bakıyorsun. sözelcilerin sayısal dallara karşı bir antipatisi var. sayı görünce korkarlar, geceleri uyumak için kuzu sayamazlar, uykuları daha da kaçar. bunlar gerçek.
siyasetçilerin %70den fazlası sözelciyken zeka düzeyi düşük insanlarca yönetilen bir aciz olduğunu kabul etmek ancak bu tarz bir cümle kurdurabilir denilesi söz öbeğidir.
sayısalcının okuduğu roman deneme ve her tür edebi eseri sözelciler yazar.
inek sayısalcılar sergilere gider mi bilinmez ama bu sergilerdeki tüm sanat eserleri sözelcilerin yeteneklerinin ürünleridir.
ayrıca ıq düzeyi 130 civarı bir sözelci olarak yedikleri ayar sayısalcıları tatmin ederse bunuda bir sözelciye borçlu olacaklarını unutmamalıdırlar.
(bkz: zeka düzeyini inekliğe bağlı sanmak)
(bkz: tüm sayısalcılar salak ineklerdir)
eğitim sistemi tarafından sayısala yönlendirilmiş sözel zekaya sahip binlerce öğrencinin işsiz birer mühendislik fakültesi mezunu olmasına neden olan anlayışın ortaya koyduğu yanlış önerme.
binlerce genç bu yanlış düşünceyle çaresiz bir işsizliğe mahkum kalırken diğer yandan da bu anlayış,
-ülkede adı sayılır 3-5 tarihçiden başka tarihçi olmaması ve dolayısıyla da insanlarda tarih bilinci diye bir şeyin oluşmaması
-televizyonun yurt dışından araklanmış formatlar dışında hiçbir şey üretemeyen adamların ortaya koyduğu şaçmalıklarla dolması
gibi basit ama hayatımızı pek çok yönden etkileyen pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
lise de sayısal bölüm okumuş, öss ye ilk girişte sayısal bir bölüm kazanmış, sevmeyince tekrar girip sözel bölüm okumuş biri olarak söylüyorum ki;
sozelcilerin zeka duzeyinin dusuk oldugunu sanmak 3 yıl beraber okuduğum sayısal öğrencileri için bir ibadettir.
şöyle ki; bizler fizik sınavı için bir hafta önceden çalışamaya başlarken onlar edebiyatı son geceye bırakabiliyorlar ve bizim fizikten aldığımızdan çok daha yüksek bir puan alabiliyorlardı.*
biz öss ye deli gibi, çılgın gibi çalışıp, optikle, trigonometriyle, hücresel solunumla uğraşırken, onlar; çoğu insan için okunması zevk olan, osmanlı tarihi, fecri ati edebiyatı gibi sıkmayan, gerçek sosyal çevreden entelektüel kazanım sağlayan, konularla ilgileniyordu.
ve sonuç malumunuz. onlardan doğru dürüst çalışanlardan çoğu kazanırken, bizde soruların zorluğundan, kontenjan daha çok olmasına rağmen çalışanların çoğu kazanamadı.
bitti mi? tabii ki hayır.
hikaye devam etti, onlar psikoloji vb. bölümünde, ferah ferah okuyup pek azı yaz okulların da sürünürken, sayısal öğrencileri mühendislik fakültelerinde bilmem kaç haneli sayılarla boğuşup, yaz okulunun duvarlarını aşındırdı..
sayısalcı iyi bir çevre yapmak, sosyal hayata akmak için yanarken, bir yandan dersler bir yandan stajlar perişan oldu.
sözelci, eğlenerek, gezerek, bazen çok çalışarak üniversiteyi bitirdi..
sayısalcı, çalıştı çalıştı, çalıştı ve bilmem kaç yılda mezun oldu.
düşünün ben üniversiteye normalden 2 yıl geç başlamama rağmen bitirdiğim de bir sürü arkadaşım, hala mezun olamamıştı..
evet sayısalcı arkadaşım, sen çok zekisin zeka düzeyin gerçekten yüksek, bunu kabul ediyorum..
peki mutlumusun ha hacımınoğlu.. ******
gerçek olmayan bir önermedir.
sözelci demek ileri derecede ezber ve hatırlama kapasitesi yüksek olan insan demektir.
bu durumda bakıldığında bir sözelci integral ya da matris gibi bir işlemi sadece mantığını kavrayarak yapabilir.
evet bazı sözelci arkadaşlar gerek olmayacağını düşünerek matematiğe önem vermemiş olabilir ama bu onların zeka düzeyinin düşük olduğunu göstermez.
ben sözel bölümü tercih etmiş bir öğrenciydim ama integral, türev, matris gibi matematik konularında süperdim.
üniversite bitirebildiğime, zorunlu ders olan matematiği verebildiğime göre bu önermenin tamamen sallama bir önerme olduğunu düşünüyorum.
sayısalcıların ise zekaları olmalarına rağmen bir çoğundan bir cacık bile çıkmıyor. yani insanlıkları 0 olabiliyor. yemişim böyle sayısalı, önemli olan insan olmak kimseyi sayısalcı sözelci diye ayıramazsınız. bu memleketteki sözelcilerin de hepinize verecek bir cevabı vardır. *
isletme, ekonomi, bilgisayar muhendisligi okumamissan sen bir salaksindir.
bu beyinsizce kani yuzunden 70 kusur milyonluk ulkede adam gibi sosyolog, piskolog, tarihci...vb yetismemektedir.
cok begendiginiz amerika ve avrupa'da ise durum farklidir. orada tarih okumak, cografya okumak son derece onemlidir, is sahalari vardir ve en onemlisi bu bolumleri okuyanlar kucumsenmez.
zeka seviyeler düşük olup olmadıkları tartışılabilir,
lakin sayısalcıları iş hayatında yönettikleri tartışma götürmez bir gerçektir.
boğaziçi elektronik müh. kablo taşır, marmara işletme mezunu başında müdürdür.
(bkz: vah vah vah)
Dünyaya örnek olan egitim sistemimizin sonucu olarak ortaya çıkan durumdur. Liselerde bile en kötü ögrenci profiline sözel sınıflarda rastlanmaktadır.Ama unutulmamalıdır ki yönetici kesim sözel zekaya sahiptir.
Sözelcilerin zeka seviyesi düşükse nasıl edebiyal,dil ve anlatım,tarih gibi sözel alanının derslerinin öğretmenlerinin % 70 gibi oranı sözel bölümünden mezun olanlar?Zeka seviyesi düşükse nasıl öğretmen olabiliyo ? Böyle düşünenler bide bu yandan düşünseler ya. .
zeka dediğimiz ve malesef her insanda bulunmayan bu tanımı kalkıp da sözelcilerde yok ama sayılsalcılarda var tarzında bir kalıba sokmak ne derece doğrudur, bilemeyiz. Fakat şu vardır ki; sen sayısalcısın ve yalnızca sayısal alanlarda başarılısın ki böyle bir başlık açıyorsun. Zeki olmayabilirsin arkadaş yalnızca zekamı sudoku dışında nasıl geliştirebilirim diye düşünebilirsin:)
Bu zeka seviyesinin neye göre,kime göre düşük olduğundan bahsedilmemiş bir gerçek(!) tir.
Örnekle açıklayacak olursak:
Ben bir sayısalcıyım.40 soruluk fen bilimleri testinde en az 35 net yaparken,40 soruluk sosyal bilimler testinde 25 netin üzerine çıkamıyorum. Sözelci olan arkadaşım x ise istisnasız her sınavda Türkçe ve sosyal bilimler testlerinin her birinden en az 35 er net yapıyor. (bkz: çoklu zeka kuramı)
sözelcilerin zeka düzeyi değil sayısal zeka düzeyi düşük olabilir ama sayısalcıların da sözel zekaları düşük olabilir.ama olabilir diyorum tabi herkeste böyle olacak diye bir kanun yok.
haftaiçi dersaneye giderken sözelciler ve tmcilerle beraber ders görürdük tenefüste temiz hava almak amacıyla dışarı çıktığımızda soluyabildiğimiz tek gaz sınırsız karbonmonoksitti. haftasonu sadece sayısalcılarla aynı saati paylaşır, sırf içeri duman girmesin diye pencere kapalı, havasız sınıfta oturma zorunluluğundan kurtulurduk, e evet yapılan genelleme sözelcilerin yapacak işi olmadığından hepsi sigaraya sarıyor olurdu. ama durup düşününce zeka düzeyi düşük kuru kalabalık kolay göründüğü için sözeli seçiyor* ve sigaralarının dumanıyla sırf sözel zekaya sahip oldukları için sözeli seçen sözelcileri gölgeliyorlar.
Genellikle lise zamanı herkes arasında dolaşan, anne babaların çocuklarına seçmemesi için baskı yaptığı fakat kesinlikle yanlış olan bir önermedir. Sözel, ezber yeteneği ister. Örnek verecek olursam sayısal ortalaması 5 olup sözele geçen arkadaşlarım var.
sırf ders olarak değil gerçekten sayısal zekası olan biri olarak yalanladığım önerme. bir çok zeka türü vardır: mesela benim matematiksel zekam yüksektir; fakat etkin konuşma, etkin yazı dili gibi eylemleri barındıran sözel zekam çok düşüktür. bu sebepten dolayı akıcı konuşamam; kelimeler aklıma gelmez, sürekli "ııı", "eeee" veya "şeyyy" derim. (kitap okumamak ve kelime haznesiyle de alakası yok. gayet geniş bir kelime haznem var.) ama kolayca işlem yapabilir, denklem kurabilir, oranlamaları çok iyi yapabilirim.
ayrıca okulumda, ukraynalı olan türkçe'yi benden sonra öğrenmesine rağmen benden daha etkin konuşabilen, hatta türkçe roman yazan bir çocuk bile var. sözel deha olan bu çocuk gerizekalıysa, ben de bir şey bilmiyorum demektir. başka bir şeyden de bahsedeyim; benim ilkokul türkçe hocam, bulgaristan'da yaşamış, lise 1'e kadar tek bir kelime bile türkçe bilmeyen bir kadındı; fakat sözel zekasını kullanarak bana, daha doğuştan itibaren türkçe bilen çocuğa, türkçe öğretmenliği yaptı.
not: mesela bu yazıda parça bütünlüğünü oluşturamamışım, parça bütünlüğü oluşturabilmek bile sözel yetenektir.