gayet yüksektir. çünkü bir sözel öğrencisi bir formül öğrenip bunu her yerde uygulamak zorunda değildir. ha bu dediğime sayısal öğrencileri alınmasın zira hangi formülü nereye uygulayacağını bilmek de zeka işidir.*
okulun serserisi bunlar bi mezun olsalar da gitsek gözüyle bakılan öğrenci profili.
lisede alan seçerken :
-hocam sözel sınıf açmayacak mısınız benim matemetiğim pek iyi değilde
-saçmala evladım sen salak mısn nerde görülmüş süper lisede sözel bölümü
-hönkkk ?!!
zeka seviyeleri çoğu sözelci için farklı değildir. bu tanıma sırf kolay dersler var ve ben lise diploması alsam yeter zihniyetinde sözelci olanlar girmez. ama bir gerçek vardır ki bu sözelcilerin kafadan
noksan olduğu gerçeği değildir. sözelcilerin ders başarılarının ve notlarının yerleri süpürürmesidir, üniversite sınavında hukuk kazancam diye bi taraflarını yırtarlar ki hukuk puanları sayısala oranla
eşit ağırlık ve fen sınıflarının öğretmenleri tarafından devamlı ibretlik topluluk olarak gösterilen hepsinin zekasız kişilermişcesine örnek verdirilen kitle. Haksızlık.
zeki olmak ve derslerde başarılı olmak aynı şey değildir. ben ne embesiller gördüm üniversite mezunu, ne zeki insanlar tanıdım liseyi bitirmeyi bırak orta okul bile bitirememiş.
çoklu zeka kuramından bir haber kişilerin kendilerince "zeka" kıyaslamalarıdır.
okuldaki dersleri iyi olmayıp basketbolda son derece yetenekli olan bir öğrenciye de zeki değil derler. her insan farklı kişiliğe sahip olduğu gibi farklı zeka profillerine sahiptir.
"sosyal bilimler" gerçekte bilim olarak tanımlanamayacağı için günümüz TÜrk eğitim sisteminde sıfıra yakın olan seviyedir.
az buçuk zekası olan sosyal sözde bilimler öğrencilerinin veya sözde bilimadamlarının da zekaları bu sözde bilimler bilim olmadığı için düzenli olarak geriler.
Ayrıca sosyal bilimlerde kullanılan iyi kötü mantık yürütme yöntemlerinin hepsi de matematik kökenlidir, bunların hepsi fonksiyon olarak rahatlıkla tanımlanabilir. Ayrıca Türkçe'nin yapısı itibariyle matematiksel bir dil olması, bununla beraber mantıklı bir şekilde Tümce kurmak, bu sözcükler arası ilişkiyi sağlamak da matematikseldir. yani Sözel zeka denilen kavram aslında yoktur, olsa olsa duygusal zeka olabilir ki duygu ve zeka yanyana durmayacak iki kavramdır, o zaman sadece "duygu" yeterli olacaktır. Bununla beraber Picasso'nun ve türevlerinin sanatını analitik bakışı olmayan kişiler tam manasıyla anlayamaz. Picasso'yu geçelim Resim, heykel ve benzeri sanatların tamamı analitik bakış üzerine kuruludur. bu analitik bakış duyguyla harmanlanarak bu sanat eserleri ortaya çıkar. En basiti Michelangelo'nun Davut heykelini yapmasıdır ki analitik bakıştan yoksun olan bir insan Kullanılan yekpare taş sütundan imkanı yok o heykeli çıkartamaz bu da bir nevi mühendisliktir.
Lakin Sosyal bilimlere sözde dememizin nedeni bütün bu matematiksel gerçeklikleri es geçerek yöntemlerini çağcıl manada belirlemesidir ki bu yüzden yaşama yön veren her türlü üretimi fen bilimleri üstlenir, sosyal bilimler de fen bilimlerinin üretimlerinin toplumsal yansımasını yetersiz kaynaklarıyla yorumlamaya çalışıp deney ortamları da olmadığından saçmalarlar.
tanım: efendim bir takım kıt insanların*sözelle ilgilenen insanları aşağılamak için sorguladığı sorudur.
ancak bu durumun oluşmasında ve insanlarda bu kanının yaygınlaşmasında devlet düzenimizin de suçu vardır. şöyle ki bizim ülkemizde her zaman sayısal bilimlerle ilgilenen insanlar ön planda tutulmuştur. haliyle insanlar daha prestijli olana yönelimşler ve de rağbetin fazla olması bu bölümleri uçurmuş ve sözelcilere idiot muamelesi yapılmaya başlanmıştır. ancak unutmamak gereken bir şey var ki entelektüel bilgi ve birikim açısından** sözel bilimlerle uğraşan insanlar genellikle daha yetkindir. bizim zihniyetimizde ise sözelci daima aptaldır. izninizle yaşadığım bir takım örnekleri vermek istiyorum.
* ortamda küçük ve çok zeki* bir çocuk vardır ve hayranlık uyandıracak derecede konuşmaktadır. bunu duyan a kişisi: ''çok zeki bu. kesin ya doktor olur ya mühendis.'' der. izninizle o a kişisine küfür etmek istiyorum: ulan a kişisi aynı cümlede hem 'kesin' demişsin hem 'ya'. ulan mal. birisi kesinlik belirtirken diğeri ihtimal değiştiriyor. daha türkçe'yi konuşamıyorsun, kalkmış ahkam kesiyorsun.
* bir diğer örnek de sözel bölüm seçtiğim yıllarda başıma geldi. okulun müdür yardımcısı benim vazgeçmem için şöyle başlayan bir cümle kurdu: ''bak olaylara karışmayan genç. sen zeki bir çocuksun...'' ulan onlar mal mı? bunu söyleyen bir eğitimci.
neyse çok sinir yaptım. bir başka entryde görüşmek dileğiyle. esen kalın.
Genel itibari ile sayısal ve eşit ağırlıkçılar tarafından salak olarak görülseler de bazıları her iki alanın öğrencilerinden daha fazla mat1 ve fen1 yapabilecek kadar zekidirler.
sayısalcılardan az olmamakla birlikte okullarda matematikçilerin milleti matematik dersinden soğutmalarından ötürü maalesef makus talihlerinin de azizliği ile sözel tercih etmek zorunda kalmışlardır.
Doğrudur genelde bir baltaya sap olamayanlar tercih ettiği için ortalama olarak düşüktür.lakin hedefi doğrultusunda bu bölümü seçmiş ve çok zeki kişilerde vardır.Ayrıca bir çok başarılı sayısalcının da aslında bir gerizekalı olduğu yadsınamaz. SAyısalcı bünyeler ineklik yapa yapa her tür matematik geometri sorusunu çözmeyi ezberlemiştir lakin zeki bir sözelcinin soruya yaklaşmıyla başarılı ama zeki olmayan(çok var böylesi) bir sayısalcının soruya yaklaşımı karşılaştırılırsa durum daha net anlaşılır.
zeki bir sözel öğrencisinin zeka seviyesi , ortalama bir sayısal öğrencisinin hesabını zorlayacak kadardır. *
başarılı bir sözel öğrencisi, başarılı bir sayısal öğrenciden daha çok bilgi birikimine, daha çok entelektüel seviyeye sahiptir gözlemlerim kadarı ile.
ayrıca okuduğum sözel sınıf çift dikiş ve bütün işe yaramazlar bende dahil olmak üzere toplandığı bi sınıfdı okulun en pis sınıfıydı buna rağmen 82 kişilik devlet okulu sınıfımızdan 30 kişi aynı yıl 25- 30 kişide sonradan çok rahat üniversiteye girdi.
ben sözel mezunuyum ayrıca sözlük formatı dediğimiz şeyde tamemen sözle zeka gerektiren bir bölümdür, onuda geçtim, felsefe, edebiyat, şiir sözel zekası gelişmiş insanların alanıdır, en kral fizik öğretmenine hayyamdan 2 dize verim okusun sonra ne anlatmak istediğin söylesin sana söylediklerini yaz sözlükdede bir zeka değerlendirmesinde bulunalım.
sosyal zekası ve kişilik gelişimlerini tamamlamaları açısından diğerlerine göre avantajları bulunan kimselerdir. nitekim fen lisesi nden* çıkan aygırlar muhabbet etmeyi bile bilmezler. saygı duyulması gerek sözel öğrencilerinin aşağılanmaya çalışılmasıyla ortaya çıkan bilinçsiz yargıdır.*
başarılı olan sözelciler tarih,coğrafya,türkçe,edebiyat gibi konularda sayısalcılardan çok daha iyidir.sayısalı seçme nedenleri arasında sayısalı yapamaması ve öğretmen olmak istemesi ağır basar.
zeka seviyeleri ne olursa olsun ileride ülkeyi yönetecek kişilerdir.
lisenin parlak öğrencileri sayısal okuyup mühendis, doktor olma hevesine kapıldıklarından öss'ye hayvanlar gibi tosarlar. (aynı boku ben de yedim ordan biliyorum)
çoğunlukla ne istediğini bilmeyen, lisede biraz daha yatış isteyenler de sözel ve eşit ağırlık sınıflarını doldururlar.
aralarında elbette ileride nerede olmak istediğini bilenler de olacaktır ama ülkemizde erken yaşta başlayan bir mesleki yönlendirme sistemi bulunmadığı için ne yazık ki bu öğrenciler de azınlıkta kalıyorlar.
bu yüzden öss'de türkiye derecesi yapan öğrencilerin hepsinin ağzında
'hacettepe tıp fakültesi, odtü elektrik elektronik mühendisliği' lafları dolaşmaktadır.
aynı lisenin inek tayfası doktor ve mühendis olurken, arka sıradakiler gidip kamu yönetimi okurlar.
belki ileri de o parlak öğrencilerin yönetim kadrolarını doldurduğu bir türkiyede yaşamak daha da onurlu olacaktır.