atatürk'ün sözlerine kulak vermemiz gereken sözde olay:
"Rus ordusu 1915'te bize karşı büyük taarruzunu başlattığı bir sırada o zaman Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti. Düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında geri çekilmeye mecbur kaldığımız için kendimizi daima iki ateş arasında kalmış gibi görüyorduk.
ikmal ve yaralı konvoylarımız acımasız bir şekilde katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve Türk köylerinde terör hüküm sürdürülüyordu. Bu cinayetleri işleten saflarına eli silah tutabilen bütün Ermenileri katan çeteler, silah, cephane ve iaşe ikmallerini, bazı büyük devletlerin daha sulh zamanından itibaren kendilerine kapitülasyonların bahşettiği dokunulmazlıklardan istifade ve bu maksada matuf olarak büyük stoklar husule getirmeye muaffak oldukları Ermeni köylerinde yapıyorlardı.
ingilizlerin sulh zamanında ve harp sahasından uzak olarak irlanda'ya reva gördüğü muameleye hemen hemen kayıtsız bir şekilde bakan dünya efkarı Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz."
Şu an yurtdışında bulunduğum türkiye ye sınıra yakın olan şehirde, ermeni ve yunanlar yaşıyor. Hepsiyle kardeş gibiyiz. Bize kızmıyorlar alıp veremedikleri yok. Ve biliyor musunuz arkadaşlar hepsinin anadili Türkçe.
Anlatıyor bir tanesi ama kızmadan, biraz kırgın şekilde belki, zamanında diyor, erzurum dan geldik biz, bizim dedeleri gırdilar hep, onlarda bura gaçıp gelmişler. Her şeyleri o zamanın Türkiyesini yansıtıyor. Halay çekiyorlar Türkçe eski türküler dinliyorlar. Kendi dillerini bilmiyorlar Türkçe konuşuyorlar. Bizimde vatandi orası. Diyor. Gençlerle konuştuğum için çoğu ayrıntıyı bilmiyor. Ama diyorlar dedemler gelmiş buraya kaçmışlar, abi diyor gırmasalar insan kaçar mı hiç memleketinden? Camiden ermeni kafasi getiren cennete gidecek diye anonsları bile anlatmış dedeleri. Gelmişler kaçmışlar sınıra yakın diye. Burası bomboşmuş diyor geldiğinde dedelerimiz, herşeyi dedelerimiz yapmış sıfırdan. Hatta türkiyede ki köylerinin adını koymuşlar buradaki köylerine. inanın şurada gelin şu köylerine, sizi evlerine davet ederler güzel sofra kurarlar ağırlarlar. Hepsi dede ve ninelerinizin konuştuğu Türkçeyi konuşuyor zaten. Dersiniz ki Türk köyüne geldim.
Acı bir hikayeleri var. Ama şunuda hep söylüyorlar, abi diyorlar sen etmedin ben etmedim, eskiden olmuş bitmiş. Biz kardeşiz. Duygulanıyor insan.
Milliyetçiliği bir kenara bırakalım. Türk oğlu türkümdür ama bu insanlara üzüldüm. Ve bence nedeni ne olursa olsun, Bu insanlara soykırım yapıldığı görüşündeyim. Onbinlerce insan yüzyıllardır yaşadığı topraklardan kaçmaz yoksa.
Ortada bir soykırım varsa, o da Ermenilerin Karabağ'da soydaşlarımıza acımasızca uyguladığı vahşi katliamdır. Ama Türk düşmanı olanların, Karabağ'da Ermenilerin uyguladığı soykırımı görmezden gelmesi ve Türkleri suçlaması normal. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1681085/+
Ayrıca sırf bu paylaşıma bakarak insanlara "Türkçü" diyecek kadar sığ ve dar görüşlü olmamalı hiç kimse. instagram'da gördüğümüz doğru bir bilgiyi Türkçü bir sayfanın paylaşmış olması, bizi Türkçü mü yapar? Bilip bilmeden insanları "Türkçü" vs. Şeklinde kategorize edecek kadar sığ ve cahil insanların azalarak bitmesi dileğiyle...
Hem mühendislik hem de tarih okuyorum. Türkiye soykırım falan yapmadı. Soykırım görmek isteyen şerefsiz batı dünyası tarihine bakabilir. Amerikalı ve Afrikalı yerlileri kırıp geçiren, Yahudileri ve cezayirlileri biçen kim?
Ortadoğu'daki zulmü de ekle. ABD ve israil zulmünü. Onların desteklediği ışid ve pkk zulmünü.
ermeniler için yapılan o yaptırıma soykırım demek kadar saçma bir şey daha olamaz. o tarihte ermeni çeteler sivil halka zarar veriyor; mallarını yağmalıyor ve hamile kadınları bile karnını deşip anne ve çocuğu öldürüyorlar. sırf ermeni isyanı yüzünden osmanlı cepheden daha fazla kaybı şehir merkezlerinde ve köylerde verdi. osmanlıda haliyle o ermenileri doğudan alıp suriye ye sürgün etti ki bu tarz uygulamalar o dönem için çağdaş kabul edilebilecek uygulamalardı. yolculuk esnasında güruhun bir kısmı açlıktan, hastalıktan vs den hayatını kaybetti. kayıtlara göre de öyle 1 milyon ermeni değil 30.000~40.000 civarı ölmüştü. bu rakam günümüz için çok fazla bir rakam gibi gelse de o dönem için hele ki savaşan bir ülkede yaşanan göç için oldukça normal bir durumdu. işte soykırım palavrasının aslı astarı bu kadar. üstelik batılı devletlerin işgal ettiği yerlerdeki yaptığı katliamlarda ölen insan sayısının yanında yolculukta ölenlerin sayısı devede kulak kalıyor. peki durum buyken neden batılı devletler yaptığı katliamlar neticesinde yargılamayı bırakın bunun hakkında tek kelime dahi konuşulmazken neden sözde ermeni soykırımını her sene ısıtıp ısıtıp mahkemenin önüne koyuyorlar ?
O amına koyduğum tarihçileri hiç demezler zaten sadece giritte 120 bin Türk nüfus vardı selanik istanbuldan sonra ikinci büyük Türk şehriydi nereye gitti o kadar adam diye.
alman anayasasında da almancanın resmi dil olduğu yok bak orasıda avrupa hadi resmi dilimizi kaldıralım.
fransız ve ispanyol anayasalarında vatandaşlardan fransız ve ispanyol olarak bahsedilir fransa vatandaşı ya da ispanya vatandaşı demez.
ermeni anayasasında (ve yunan) hem her insanın (ülke vatandaşının) anadili türkiyede olduğu gibi ülkenin resmi dilidir hemde o insanlara ermeni, yunan diye hitap edilir.
azıcık okuyun sonra laf atın tck'ya çünkü kendisi avrupa yasalarından alıntıdır.
düzeltme:şimdi işin ermeni olayına gelelim, kesinlikle bir soykırım değildir. ermeniler ayaklanmış rus,fransız,ingiliz ordularıyla bir olmuştur. eğer bu ordularla iş birliği yapmadıklarını söylerseniz binlerce insanın nasıl o kadar silahı bulduğunu anlatın dinleyelim.
bu durum savaştır ve dönemin osmanlı vatandaşlarına saldırıda bulunmuşlardır, karşılarında osmanlı vatandaşları ve ordularını bulmuşlardır. savaşın kaybeden tarafı oluncada soykırım yaptılar, denerek savaş tazminatı istediler.
Tarihçilere bırakalım derler, bırakmazlar çünkü "tarihçilere bırakalım" lafı, bizim Türkçe'mizde değil ama bürokrasinin Türkçe'sinde üç anlama gelir.
1: Tarihçilere bırakırmış gibi yapalım ama bırakmayalım.
2: Tarihçilere bırakalım ama aralarından "bizim kafamızda" olanları seçip onlara bırakalım.
Ya da 3: Tarihçilere bırakalım ama bizim istediğimiz sonuçları çıkarsınlar.
"Bizim işimize gelmeyen bulgulara ulaşan tarihçinin anasını ağlatalım, sülalesini sinemaya götürelim" gibi yan anlamlar da ekleyebilirsiniz isterseniz...
size çok eski olmayan 5-6 yıl önceki meseleyi hatırlatmak isterim;
Taner Akçam, "Ermeni kırımı" meselesini araştıran en yetkin tarihçimiz. Türkiye'de yaşatılmayacağını bildiği için Amerika'da, Minnesota Üniversitesi'nde çalışıyor.
Daha önce içeri atmışlardı, kaçmıştı. o zaman da hiç olmazsa "gıyabında" hüküm giydirmek istemişlerdi (bedenine ulaşamazlardı ama hiç olmazsa bu dümenle kitaplarını yasaklayabilirlerdi), yürümedi.
Çünkü Taner Akçam hemen Avrupa insan Hakları Mahkemesi'ne koştu ve şu ünlü "301. maddenin" düşünce ve ifade özgürlüğüne aykırı olduğuna dair karar aldırdı. Ortada Akçam aleyhinde bir gelişme yoktu ama "prensip olarak" aldırdı.
Bilindiği gibi, Türk Ceza Kanunu'nun sözkonusu maddesi, hiçbir ülkenin hukukunda olmayan bir garabetle, "Türklüğe hakaret" ile ilgili. Hani şu, kontrgerilla örgütünün Hrant Dink'i öldürmesine kadar varan keyfiyet...
iktidar bu maddeyi "yumuşatmış" ama kaldırmamıştı, Dink'in vurulmasından sonra. Artık keyfe keder uygulanmıyordu ama madde yerli yerinde duruyordu. (her konuda vır vır konuşan kürt politikacıları tek kelime etmemişti! Hadi hdp üyeleri, hadi arslan parçaları, hadi saçı dökülmüş samanlık güzeli, hadi çok bıyıklı erkek sinemacı, neden tek kelime etmediniz acaba bi anlatsanız...)
Hükümet iyi niyetli davranmadı ama bürokrasi de onu takip etti...
Avrupa hukukunda böyle bir madde olmadığı gibi, böyle bir maddeye içerik sağlayacak tanım bile yok. "Francitude", "Deutschlichkeit", "Englishness" gibi kavramlar Fransız, Alman, ingiliz dillerinde yok ki bunlara dayanılarak suç üretilebilsin! Bunlar ancak o dillerin şairlerinin uydurdukları (örneğin şiirlerini Fransızca yazan Senegalli sömürge şairi Leopold Sedar Senghor) ve genel kabul görmemiş "hoşluklar"...
Yani, Türk devletine hakaret suçu olur, Türk milletine hakaret suçu olur, ama "soyut bir Türklük kavramına" hakaret suçu olmaz.
Kaldı ki, "Ermeni kırımını kabul ya da reddetmek", hiçbir şekilde "Türklüğe" hakaret ya da tam tersine onu övme sayılamaz. Bu abestir. Asıl konuyla alakası yoktur!
Aksini düşünüyorsanız, "bir Türk başbakanı olan Adnan Menderes'i idam edenleri" de "Türklüğe hakaret etmiş" sayalım!
Gene kaldı ki, bir tarihçinin Ermeni kırımını "kabul etmesi" başka şeydir, bir devlet yetkilisinin kabul etmesi bambaşka şey! Siz politikacı olarak çeşitli nedenlerle kabul ya da reddedebilirsiniz, ama bilim adamının araştırmasına da yargısına da karışamazsınız.
neyse uzadı da uzadı... demek o ki;
Evet, tarihçilere bırakacaksın gerçekten. Bırakmazsan taner akçam olayında olduğu gibi bıraktırırlar...
tek çare şu maddeyi toptan kaldırmak ve ileride AiHM ile yeniden papaz olmamaktır.
soykırım denince marka isim olan hitler gibi öncü bir şahsıiyeti yetiştirmiş almanyanın dönüp dolaşıp gündeme getirdiği düzmece. sen savaş sırasında yüzyıllardır ekmeğini yediğin vatana ihanet edersen o devlet seni cezalandırır olay bundan ibaret. yiyosa 2. dünya savaşından sonra oturduğu kucağından hala kalkamadığı abd'ye kızılderili soykırımı yaptın desin bu dangalaklar da öküzlükten bi de mühendislikten* başka bi halta da yaradıklarını görelim.
kanıt yok. bir soykırımın nasıl kanıtı olmaz. kanıt diye önümüze demeç koyuyorlar, aksini söyleyen yerleşik ermenilerde var. ermeni soykırımı var deyince kanıt sayılıyor, yok deyince kanıt sayılmıyor. ne büyük salaklık.
amerika'da patriotlardan tutun da evangelistlerin şekillenmesine kadar tesirlidir yahudi lobisi. her seçim kampanyasında ya gönlü hoş edilmeye uğraşılır, ya da garantörlüğümüz sürecek diye stabil kalır abd. kabul edin veya etmeyin bu bir vakıadır, her ne kadar lobi lobi diye pelesenk eden liderler yozlaştırsa da kelimeyi.
ermeni lobisi amerika'nın yahudilere göre bir iki siklet altında kalsa da bir diğer lobisidir. şimdi ''ohoo o, demeyin amerika'da lobicilik faaliyetleri son derece köklüdür. bunlar da amerika'daki her adaydan ''resmi olarak tanıyacaksan senin adına sandığa oy atıcaz bak'' diye söz almaya uğraşırlar.
olay şudur; israil prototipinin nihai hedefi olan arzı mevut projesi önce arap baharı destabiliasyonu, ardından arı kovanı projesi ile frankeinstein bir terör örgütü yaratarak bölgenin arapsızlaştırılması ile, işin içine bize vaat edilen ''büyük ortadoğu projesi nin eş başkanıyım'' havucuyla gerçekleştirilirken, ermenilerin ''lan acaba biz de bir şeyler düşürür müyüz tazminat ile falan'' denemesidir.
yoksa bağımsız tarihçiler komisyonu kurulması ve tüm belgelerin çıkardığı sonucun karara bağlanmasını zaten ermeniler istememiştir.
aslı şöyledir:
osmanlı balkan savaşındadır ve tüm orduları balkan cephesindedir. doğuda ermenistan bölgesinde olası bir rus saldırısına karşı koyamayacak durumdadır. ve sivil halk zarar görmesin diye güneye göç ettirilir. göç sırasında hava şartları sebebiyle ermeniler onlara eşlik eden türk birliğiyle birlikte donarak ölürler.
adı üstünde sözde'dir; 1. dünya savaşında ülke zaten her yerden yara alıp can çekişmekteyken birde yurdumuzda ekmek yiyen ermenilerin yedikleri kaba tükürerek ülke her cepheden tarumar edilirken iç karışıklıklar çıkartmaları sonucunda bize başka çare bırakılmayarak alınan techir kararı sonucunda atılmaya çalışılan iftiradır, abartmadır. Öyle ki ermenistan'a sizde arşivlerinizi açın bize açalım tarihçiler tarafından incelensin gerçekler açığa çıksın teklifine bile ermeni hükümeti tarafından red cevabı verilmiştir. Çünkü olmadığının kanıtlanması işlerine gelmeyecek, planlarını altüst edecek, avrupa'nın bir çok şehrinde her sene yaptıkları duygu sömürüsü eylemlerin sonunu getirecektir.
cumhuriyet gazatesi'nden mine g kırıkkanat Maryland Eyaleti’nden ABD Kongresi’ne üye seçilen ilk kadın politikacı olan Marjorie Sewell Holt'un 25 Şubat 1985 günü kongrede kürsüye çıkıp Ermeni soykırım tasarıları hakkında yaptığı konuşmayı köşesine yaşımış.
Sayın Başkan,
Bazı grupların tarihte yaşanmış acı olayları yeniden gündeme getirip üzerinden yıllar geçmiş ve soğumaya terk edilmesi gereken etnik husumetleri sürdürmek amacıyla Kongre’de kullanma kararında olmaları beni rahatsız etmektedir.
Kongre’ye sunulan bir önergede, 70 yıl önce batmakta olan Osmanlı imparatorluğu’nun Ermenilere karşı giriştiği korkunç eylemlerin anılması isteniyor.
Tarih, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı imparatorluğu’na karşı bir Ermeni ayaklanması olduğunu ve Osmanlı Devleti’nin de bu ayaklanmaya karşı çok sert bir tepki gösterdiğini kaydeder. Bu etki tepki sürecinde, her iki taraf da çok kayıp vermiştir.
Şimdi bizlerden, Osmanlı Türkiyesi’nde Türklerin Ermenilere karşı yaptığı soykırımı anmamız istenmekte ve ben böyle bir girişimin hangi amaca hizmet edeceğini kavrayamıyorum.
***
Hazır konuya girmişken Oliver Cromwell’in irlandalılara yaptığı soykırımı anmak için de bir önerge oylayabiliriz!
Ya da Fransa’daki St. Bartholomew Katliamı’nı resmen kınayabiliriz…
Kendi hükümetimizin Kızılderililere karşı yaptıklarının üzerinde de durabiliriz…
Hatta daha da gerilere gidip Cengiz Han’ın Altın Ordusu’nun barbarlığını da konu edebiliriz.
Dolayısıyla Ermenilerle Türkler arasındaki düşmanlığın tarih sayfalarındaki kanlı bir bölümünü resmen anmamız ve resmen anılması için çağrıda bulunulmasına bir anlam veremiyorum.
Çağdaşımız Türkiye, Osmanlı Türkiyesi değildir ve yıllarca önce yaşanan olaylardan sorumlu tutulamaz. Çağdaş Türkiye, NATO’nun değerli bir üyesidir ve Avrupa’nın Güney kanadında önemli bir müttefiktir.
Bir Ermeni terör örgütü, yıllardır dünyanın çeşitli ülkelerinde Türk diplomatları öldürüyor. Üstelik amaçlarının, Türkiye’nin bir bölümünü Sovyetler Birliği’nin sınırları içindeki Ermenistan’a katmak olduğunu açık açık ilan ediyorlar.
***
ABD Kongresi’ne, Ermenistan’ın Sovyet yönetiminden kurtulmasını talep etmeyen bir önerge için herhangi bir çağrıda bulunulması gariptir.
Hepimiz gibi, tüm Amerikalı Ermenilerin de terörizme karşı olduklarına eminim. Türk diplomatlarına karşı yapılan terörist saldırıları kınayacak bir önergeyi de destekleyeceklerini umuyorum.
70 yıl önce yaşanan korkunç olayları konu alan bir önergenin kabul edilmesiyle, eski bir etnik düşmanlığı körüklemiş olmaz mıyız?
Türk diplomatlara ve diğer masum kurbanlara karşı girişilen terörist saldırıları haklı çıkarmış olmaz mıyız?
Bu soruların beni çok ciddi biçimde endişelendirdiğini ifade etmeliyim.
Tarihsel bir trajedinin anılarını canlandıracak, iyi ve güvenilir müttefikimiz ile ilişkilerimizi bozacak bir önergeyi kabul etmeli miyim?
Bunun çok ciddi bir hata olacağı inancındayım.
Eski yaraları deşmektense, onları iyileştirmeye çalışmalıyız.*”