Soyadının aksine kastamonu cide doğumludur. (Önceden gelip yerleşmiş olmaları muhtemel, muhtemelen baba tarafından hemşerim.)
Pek çok edebi türde eser vermiştir fakat tümü hababam sınıfının gölgesinde kalmıştır.
26 yıl önce bugün madımak hadisesinden 5 gün sonra 82 yaşında hayatını kaybetmiştir.
Kimini vurguncu yaptı 39 harbi
Kimini karaborsacı
Laf olur diye dost çayı içmeyenler
Mahkemelik oldu rüşvet yüzünden
Gaz fişi, ekmek karnesi derken
Kimler karışmadı ki piyasaya
"Kimini sefil etti 39 harbi,
kimini şair etti."
Beni de gazete tiryakisi.
Dadandık kahvelere ajans yüzünden,
Bir bardak ıhlamur bedeline
Yeni nizamdan dem vuran yazılar okuduk
Düştuk eli kalem tutup da
Eli silah tutmayanların peşine,
Cenk meydanlarını dolaştık,
Denizler geçtik dağlar aştık,
Gün oldu kırıldı kanadımız
Kaldık çöllerde.
Gün oldu Urallar'dan vurup
Ulaşmak istedik Kızilelma'ya
Yürüdük şehir şehir,
bir de ne görelim
Arpa boyu yol gitmişiz!
Düşenin dostu mu olur,
Zafer nerde, biz orda:
"Meserret" de kurtardık Sivastopol'u
"ikbal" de girdik Berlin'e
Atikali kahvesinde patladı
Atom bombası
Pes dediler, bir yaz akşamı
Şehzadebaşı'nda Japonlar,
Çektik zafer bayrağını kapıya!
" Eskiden idamlar sabaha karşı yapılırmış. Belli bir süre sonra idam yaklaştığında tüm dükkanlar açılmaya, esnaf satış yapmak için bağırıp çağırmaya başlamış.
Bunun üzerine aileler de o saatlerde sokağa çıkmaya başlamış ve idam vakitleri panayır havasına bütünmüş. Sonuçta da ölen bir adama bakarak gülen bir halk görüntüsü oluşmuş.
Ben de çöken eğitim sistemini anlattım. Hepimiz ölen bu sisteme bakarak güldük. "
100 Temel Eser listesinde de yer alan Halime Kaptan’ı bugün bu ülkede yaşayan herkesin okuması gerekir…
Rıfat Ilgaz’ın unutulmaz eseri Halime Kaptan, yeni kapak tasarımı ve gözden geçirilmiş yeni baskısıyla Çınar Yayınları’nca yeniden yayımlandı.
Rıfat Ilgaz, tarihte örneğine az rastlanan bir kahramanın hikâyesini anlatıyor Halime Kaptan’da. Bir kadın kaptanın fırtınalar, azgın dalgalar ve korsanlarla mücadele ederek inebolu’ya cephane taşımasının romanıdır bu.
Ölümünün 23.yılında Saygıyla anıyoruz.sarı yazma romanını kesinlikle tavsiye ederim.biyografi tarzında bir roman.hayatını anlatmış.karartma gecelerinde de kendi hayatını anlatmıştır,sadece isimler değişmiştir. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1109623/+
ağabeyi Çanakkale yi geçilmez kılan askerlerden biri olan Rıfat Ilgaz ile savaş sırasında Çanakkale kentinde yaşanılan korku dolu sahneleri bir günlüğün sayfalarında bize anlatan Ali usta birer yazar olduklarında bir araya gelirler ve Markopaşa adında sömürüye karşı bir mizah dergisi çıkarırlar.
Ali kim mi?
Soyadı kanunu çıktığında adı olan Ali yi soyadı olarak da almak isteyince nüfus memuru böyle bir şeyin olamayacağını söyler.O da, i harfinin şapkasını çıkararak Alı soyadını alır.Şimdi tanıdınız mı? Evet , savaşı bir çocuk gözüyle bize anlatan ve savaş sonrasında Çanakkale direnişçisi babasıyla birlikte işportacılık yapan ünlü yazarımız Ali Alı dan başkası değildir
sınıf adlı kitabı yayınlanınca öğretmenlikten atılmıştır. verem olmasında öğrencilerinden ayrı kalması çok etkilemiştir. hastanede veremli olarak yatarken hapishaneye götürülmüştür. halktan yana, özgürlükten yana, sömürüye karşı savaşan, bağımsızlığı savunan bir yazara bu hak görülmüştür.
kitabın içinde yoksul köylüler, köyden kente göçmüş işsiz insanlar ve ekmek parası, kömür parası bulamayan insanlar yer almıştır. bu insanlardan söz ettiği için düzeni bozmaktan 6 ay hapis yatmıştır. hapisten çıktığında ne öğretmenliği kalmıştı, ne de sağlığı yerindeydi. verem sonucunda hayatını kaybetmiştir.
biz bu günlere öğretmenler olarak geldiysek; rıfat ılgaz'ın çektiği acılar sayesindedir.
rahat uyuyunuz sevgili öğretmenim, sizi hapise atarak madden öldürmüş olabilirler. fakat düşünceleriniz genç ve çağdaş öğretmenlerde yeşermektedir.
sevgiler öğretmenim!...
veremli olarak hapishaneye girmesine sebep olan kitaptan bir bölüm sizinle paylaşmak istiyorum:
ilk şiiri çocuklarım, -çocuklarım dediği öğrencilerim-
--spoiler--
yoklama defterinden tanımadım sizi,
benim haylaz çocuklarım.
sınıfın en devamsızını,
bir sinema dönüşü tanıdım.
koltuğunda satılmamış gazeteler,
dumanlı bir salonda.
kendime göre karşılarken akşamı,
nane şekeri uzattı, en tembeliniz,
götürmek istedi küfesinde.
elimdeki ıspanak demetini,
en dalgını sınıfın,
isterken adam olmanızı,
çoğunuz semtine uğramaz oldu, okulun,
palto ayakkabı yüzünden.
kiminiz limon satar balık pazarında,
kiminiz tahtakale'de çaycılık eder.
biz inceleye duralım, aç tavuk hesabi,
tereyağındaki vitamini.
kalorisini taze yumurtanın,
karşılıklı neler öğrenmedik sınıfta?
çevresini ölçtük, dünyanın.
hesapladık, yıldızların uzaklığını,
orta asya'dan konuştuk,
laf kıtlığında,
birlikte neler düşünmedik?
burnumuzun dibindekini görmeden,
bulutlara mı karışmadık?
güz rüzgarlarında dökülmüş.
hasta yapraklara mı üzülmedik?
serçelere mi acımadık, kış günlerinde?
kendimizi unutarak.
--spoiler--
bu kitapta geçen sınıf şiiri mahkum olmasına kanıt olarak gösterilen şiirdir:
--spoiler--
yaka silkerdi kadıoğlu'ndan;
kime çekmiş derdi, bu yezit! ..
öyle ya, iyi adamdı babası,
kapısı açıktı, otuz ramazan.
memleketin ileri gelenlerine.
alikıran, başkesendi sınıfta,
lafı ağzımıza tıkar
zorla dinletirdi, ineklerinin.
kaç kova süt verdiğini,
ve motorlarının gülcemal'i.
nasıl geçtiğini, çaltıburnu'nda.
ve sen, gözünü budaktan esirgemeyen halil'im.
kıyı kıyı kaçardın, kadıoğlu'ndan.
yemek paydosunda bizden saklı.
bir baş soğanı yoldaş ederdin.
saçta pişmiş mısır ekmeğine.
her salı,
sergi açardın cami önünde,
tuz satar, yumurta toplardın
gümrükçü'nün hesabına.
biz aynı gün hesaplardık, hocamızla.
şu kadar bin liranın ne getirdiğini,
yüzde beşten şu kadar senede.
ertesi gün karşımızda kıvırırdın.
yarım ekmekle çarşı helvasını.
benim yumruğuna sıkı halil'im,
çekerdin sineye kadıoğlu'nun,
yakası açılmadık küfürlerini;
tuhaf gelirdi, uysallığın.
nereden bilecektim, onların çiftliğinde.
babanın yanaşma olduğunu.
--spoiler--
Toplumcu yazar anlayışındaki yazar.
Habanam sınıfı adlı eserin yazarıdır, film ne kadar güldürü ögeleri üzerine kurulu da olsa ince iğnelemeleri mevcuttur.
yazın sanatının, şiir, öykü, roman, deneme, oyun, anı, çocuk romanı gibi hemen her dalında birbirleriyle yarışır güzellikte eserler vermiş çok yönlü bir ustadır.
buna mukabil, ben onu en çok öykücülüğü ile severim.
radarın anahtarı - 1957,
donkişot istanbulda - 1957,
kesmeli bunları - 1962,
nerde o eski ustalar - 1962,
saksağanın kuyruğu - 1962,
şevket ustanın kedisi - 1965,
geçmişe mazi - 1965,
garibin horozu - 1969,
altın ekicisi - 1972,
rüşvetin almancası - 1982,
sosyal kadınlar partisi - 1983,
çalış osman çiftlik senin - 1983,
şeker kutusu - 1990,
dördüncü bölük - 1992.
bir kadına söylenebilecek en güzel sözleri bir kere de söyleyip zirve yapmış şairdir.
--spoiler--
senin gözlerin var ya kadın kadın gülen
insan insan bakan göz bebeklerin.
beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta,
beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder.
ne gelirse onlardan gelir bana,
çalışma gücü yaşama direnci.
mutluluk gibi kazanılması zor,
mutluluk gibi yitirilmesi kolay.
bir açarsın ki mutluyum,
bir kaparsın her şey elimden gitmiş.
--spoiler--