rüştü onur

    4.
  1. Ben ölsem be anacığım
    Nem var ki sana kalacak
    Ceketimi kasap alacak,
    Pardösömü bakkal
    Borcuma mahsuben...
    Ya aşklarım
    Ya şiirlerim ne olacak
    Ya sen ele güne karşı
    Nasıl bakacaksın insan yüzüne
    Hülasa anacığım
    Ne ambarda darım
    Ne evde karım var.
    Çıplak doğurdun beni
    Çıplak gideceğim

    Rüştü Onur
    7 ...
  2. 1.
  3. 22 yaşında hayata gözlerini yummuş şairdir.
    4 ...
  4. 2.
  5. 1920 yılında zonguldak-devrek'te doğmuş ve o dönem türkiye'nin başına dert olan tüberküloz salgını yüzünden 22 yaşında hayata gözlerini yummuştur. tıpkı en yakın 2 şair arkadaşından biri olan muzaffer tayyip uslu gibi. tüm hayatı orhan velive arkadaşlarının başlattığı garip akımı şiirleridir. o tarz şiirler yazmak ve hayata hep iyimser bakmak inadındadır ama hastalık yakasını bırakmaz. zonguldak'ta küçük memurluklar yapmış, liseyi hastalığı yüzünden bitirememiştir. istanbul'a tedavi amaçlı geldiğinde bir kızla nişanlanır ve bir zaman sonra nişanlısı ölünce kayınpederi ile aynı evde yaşar. bu dönem içinde yazdığı şiirler hazindir. kayınpederi ile oturduğu evin şair leyla sokağında olduğunu, seyyar tezgahta salatalık satarak geçinmeye çalıştığını bile şiirlerinden öğrenebiliyoruz.

    birgün kayınpederi ile kederli bir şekilde içerlerken tuvalete gider ve verem illeti onu orada öksürük krizine sokar, kayınpederi ölüsünü bulur kapıyı açınca. bu son anekdotu şair salah birselanlatmıstır. rahmetli'nin en yakın iki arkadaşından bir diğeri de salah birsel idi. mektuplaşmalarında zonguldak-istanbul arası özlemler satırlar aracılığıyla sürekli iletildi. rüştü onur istanbul'a gelecek, iyileşecek ve salah birsel 'le birlikte kendi şiirlerinden oluşan bir kitap çıkaracaklardı. kitabın adı bile hazırdı; iki kişi bir bina yapıyor

    salah birsel, şairin ölümünden sonra 1956 yılında "rüştü onur" adıyla şiirlerini topladığı bir kitap yayınlamıştı. 22 yaşında ölmesine rağmen kısa ömrü içinde en azından antolojilerde güzel şiirleri kaldı. tüm şiirleri, öyküleri, salah birsel'le olan mektuplaşmaları ve hayat hikayesinin yer aldığı kitap sahaflarda bulunabilirse ne güzel.her antolojide yer almaz, resimli antolojilerde resimleri bulunmaz.

    nasıl geçmişti günlerimiz nasıl
    esen bir step şarkısı halinde
    ve hergün bir hatıra sahilinde
    nasıl geçmişti günlerimiz nasıl

    öten kuş ki dalda muttasıl
    şarkılar getirdi bize bahardan
    uzak kaldığımız günler o yardan
    nasıl geçmişti günlerimiz nasıl
    4 ...
  6. 17.
  7. Behçet Necatigil;

    Bir şair yaşamıştı Zonguldak'ta
    Adı Rüştü Onur'du
    Bilseydi hatırlanacağını
    Ölümünden sonra
    Memnun olurdu.
    4 ...
  8. 12.
  9. "ben bir tarik-i dünya
    ne ev ne bark
    ne çoluk çocuk sahibi
    bütün malım mülküm
    ellerim ayaklarım
    ve gözlerim.
    kupkuru bir kuyudayım ki
    yusuf'u özlerim."
    4 ...
  10. 11.
  11. herkesin bu adam üzerindeki ortak noktası sanırım; yaşasaydı büyük şair olurdu.

    orhan veli'yi pek bir güzel anmıştır bir dörtlüğünde:

    "Yağmur ol, bulut ol, şarkı ol
    Yalnız esirgeme kendini bizden.
    içinde yüzdüğün denizden
    Daha derindir gecemiz"
    4 ...
  12. 9.
  13. Rüştü Onur,1920'de doğdu.babası köy öğretmenidir.Rüştü Onur,ilköğrenimini Devrek'te yaptı.kastamonu'da,sonra da zonguldak'ta çelikel lisesi'nde okudu.burada iken tüberküloz hastalığa tutuldu.1938 yılı.hastaneye yatıyor o sıra,okula gidemeyince bırakıyor.1941'de onur'un hastalığı şiddetlenir.heybeliada'da sanatoryum'a yatar.burada iyileşir,zonguldak'a döner,hastalık nükseder,hastaneye tekrar yatar,burada mediha sessiz adlı tifolu bir kızla tanışır,nişanlanır.

    istanbul'a dönerler,kız iyileşse de hastalık onu yıpratmıştır,ölür.rüştü onur'da bu duruma dayanamaz,her akşam içmeye başlar, 1 aralık 1942 gecesini,2 aralık 1942 sabahına bağlayan gece beşiktaş'ta şair leyla sokağı'nda,ciğerlerinden fazla kan gelmesiyle boğularak ölür.halen ortaköy mezarlığı'nda ''boğazın lacivert sularına bakan'' bir sırtta nişanlısıyla yan yana yatmaktadırlar.

    eğer rahmetli onur,22 yaşında ölmeseydi,bugün orhan veli kadar büyük bir şair olabilecek kadar yetenekliydi.bu görüşü bir çok edebiyatçı paylaşıyor.

    yaşamıyla ilgili bilgiler,salah birsel'in derlediği ''rüştü onur'' kitabında daha da ayrıntılı yer alıyor.

    (bkz: copy paste değil alın teri)
    4 ...
  14. 3.
  15. Benden zarar gelmez
    Kovanındaki arıya
    Yuvasındaki kuşa;
    Ben kendi halimde yaşarım
    Şapkamın altında.
    Sebepsiz gülüşüm caddelerde
    Memnuniyetimden;
    Ve bu çılgınlık delicesine
    içimden geliyor.
    Dilsiz değilim susamam
    Öyle ölüler gibi
    Bu güzel dünyanın ortasında

    Rüştü Onur

    devrekte malesef sadece bir büstle yaşatılabilmiş şair.
    3 ...
  16. 18.
  17. III

    Anam,
    Ben topaç çevirirken sokakta,
    Benim güzel oğlum,
    Paşa olacak derdi...
    Halbuki ben hâlâ
    Topaç çeviriyorum sokakta.
    3 ...
  18. 10.
  19. hayatın ilmine çocuk yaşta vakıf olmuş, sızısını yüreğinde 22 yaşına kadar taşıyabilmiş incecik ruhlu yazar. dünya zalim ve karanlık bir yer demeye varmayan dili yerine kalemini kullanmıştır hayatın kara tahtasına. açık açık dememiştir hayat umutlarımıza kavuştuğumuz bir yer değil de umutlarımızı beklediğimiz bekleme salonudur diye. ancak şifrelerini vermiştir acının, karanlığın, çirkinliğin ve anlamsızlığın dal gibi ince iki mısrada. hemde hepsine ayrı bir güzellik çekicilik katarak, kaleminden içimize damlayan üç beş damla kan ile. hasılı erken değildir ölümü, kaldırabileceği kadar yaşamış ve karışmış gitmiştir, kalemindeki kadar ağır olmayan yokluğa.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük