pencerenin hemen altından gelen sesle uyandı dendendenyus. uğultu bir koro gibi yükseliyor ve sonra yavaşca tizleşiyordu. uyanmasına kendi de şaşırdı. oysa bir hayli geç saatte ancak sızmıştı kirli yastığının hemen üstüne. nevresimsiz battaniye gibiydi ruhu, yarı açık uzanmış kalmıştı yatağına... rüzgar uğultusu kulaklarına geliyor, uzaklarda bir yerde yapraklarını döküyordu bir ağaç. bir an eski izlediği bir filmi hatırladı. rüzgarda saçları dağılan bir kızı. koşarak ona doğru gelen dağınık saçlı kız. her an kapıyı çalıp soğuk odasına dalacakmış gibi olan.
geceye tecavüz etmek suretiyle bir türlü uyutmaz.
yatağın içinde bir oyana bir buyana dönmenize, üzerinize örtündüğünüz örtüyü kafanıza kadar çekmenize neden olur. yataktan kaldırır karanlıkta evin içinde amacsızca dolaştırır. "ne yapıyorum lan ben?" dedirtip tekrar yatırır.
düşüncelere sürükleyip hayallerinize fon müziği olur. uyutmamaya and içmiştir adeta.
önemli dipnot: düşünülecek her şey bitti, gece bitti. bir tek sen bitmedin allahsız rüzgar. sabah işe gideceğim biraz insaflı ol. gidip başka yerde es. sanırım gün boyu beynimin içinde bu uğultuyla dolaşacam.
Pencerenin dibinde yatağın varsa ve tabiattaki devinimi seviyorsan ninni gibidir. Gündüz şehrin gürültüsünden pek duyulmayan bu ses geceleri adeta orkestra gibi çatıları yönetir. Verdiği Ortaçağda Gotik bir avrupa kenti ıssızlığı var ya o hisse bayılıyorum.
jbl kulakliklar acikcasi bok gibi bu konuda. iade edip tekrar jabra filan alicam ama artik adim cikti herhalde iade piyasalarinda. kafamda bir ses rahat dur uslu uslu kullan diyor jbl'i.