bu ilşki uzak mesafe ilişkisi seviyesinde kaldığı sürece çok keyifli geçecektir, bülent hanım hayat tecrübesi ile saatlerce telefonda sıkılmadan konuşabileceğiniz bir sevgili olur hatta telefonda seks de oldukça heyecanlı geçer ama iş tensel temasa geldiğinde pek tatmin edici olmaz.
saygılar..
önce tanım. kişinin rüyasında bülent ersoyu görmesi hadisesi.
evet bu sabah itibari ile gördügüm rüya. anlatmak, yeniden o işkenceyi yaşamak istemiyordum fekat, içim içime sıgmıyor, birileriyle bu ayıbı paylaşmazsam çok kötü hissedecegim kendimi biliyorum..
yürüyordum. elimde bir poşet halı saha macına gidiyordum. birden yolumu değiştirip eve yürümeye basladım. halbuki evden çıkmıştım. niçin yeniden eve gidiyordum? eve vardıgımda kapıya anahtarı soktugum vakit bi garipligin oldugunu hissetmeliydim. içerden yüksek bir seste ugultu geliyordu. zemin sanki ayaklarımın altından akıyor beni oldugum yerde koştugum hissine kaptırıyordu. kapıyı acıp iceriye girdigimde beni 30 bine yakın şaşkın surat takip ediyordu. derken fernandes enfes bir orta kesmiş almeida kazması ise topu yine meşin yuvarlak yerine taç çizgisine nişanlamıştı. evet inönü stadına gelmiştim. halbuki az önce elimde poşet ile halı saha macına gidiyordum. nereden nereye. bir iki adım attım ki sahne ısıkları bir tarafa yönelmiş, göz kamaştıran o eşsizligi yansıtıyordu. yaklastıkca az önce gördügüm güzellik kayboluyor yerini anlam veremedigim bir ürpertiye bırakıyordu. evet tam sahnenin önünde duruyordum artık. ve sahnede gördügüm kişi güzel felan degil aksine korkunc bir şeydi. bülent ersoydu. fakat bu defa boyu her zamankinden daha da kısaydı. ben 1.80 bi erkegim ve o da neredeyse omzuma geliyordu. sahneden egilip kulagıma bir şeyler fısıldadı. anlayamamıştım ortalık insan kaynıyordu. masalarda yaklasık 150-200 insan oturuyordu. birden utandıgımı farkettim. derken yanıma bülent'in kemancısı geldi. elime bir pecete tutusturdu. peçeteyi acıp baktıgımda icersinde beni kuliste bekle yazıyordu. rüya oldugunu biliyordum fakat rüyamı yönlendiremiyordum. aptal gibi kulise dogru adımlamaya basladım. derken kulise varmıştım. içersinde yıgınla yılanların timsahların oldugu bir sandık vardı. böyle rüya olmaz olsundu, sikselerdi böyle rüyayı. yılanları seyre dalmıştım ki birden kapı acıldı iceriye bülent ersoy ve kemancısı girdi. bülenti anlamıştım da kemancı ne ayaktı? kaş göz işareti ile kemancıyı içeriye gönderdi. hiç bir şey söylemedi. tek kelime söylemedi bülent ersoy. birden pantolonumun dügmelerini acmaya basladı. hayır! olamaz diye bagırmaya basladım ama kimse duymuyordu o dahil. kemancı tekrardan içeriye girdi bu defa elinde bir darbuka vardı. kafam iyice karısmıstı. darbukaya vurmaya basladı birden gözüme eski kabile liderlerinin tamtam dansı yapması geldi. hayır gelmedi kemancı tamtam dansı yapıyordu. bülent ersoy ise hala pantolonumun dügmelerini acmaya ugrasıyordu. cok büyük bir ses duyuldu birden. Gümm!!! diye arkama baktıgım anda arkadaslarım hala saha da mac yapıyordu. salak tunc topu reklam panolarına nişanlamış olacak, büyük bir hengame cıkartmıstı. önümü döndügümde bülent ersoy yoktu. evimdeydim. elimde kumanda beşiktaş macını seyrediyordum. besiktasın rakibi ise barcelonaydı. ve skor beşiktaş lehine 3-0 devam ediyordu..