tarif etmeyi beceremiyorum tam ama inanılmaz bir duygudur.
rüya göremeyen insanlara acımayı sağlar.
bir anda düşünerek ağırlığınızı sıfırlar ve yükselirsiniz, hızla uçarak binaların çevresinden dolaşır, iyice yükselir, sonra havada geri döner, yatay pozisyonunuzu dik biçime getirerek asılı kalıp altınızdaki şehre bakarsınız. ışıklarını görürsünüz. yarım bir dönüş yaparak tekrar hızlanırsınız. keyfini çıkartıyorsunuzdur. kollarınızı vücudunuza çeker burgular halinde dimdik yükselirsiniz, sonra kendinizi serbest düşüşe bırakırsınız.
uyanmaktan nefret etme sebebidir.
24 senelik hayatımda 4-5 kere tecrübe edebildim bunu, bir tanesi de dün geceydi.
özellikle bu tür rüyada araç içinde olunur. tam virajı dönerken araç yoldan çıkar; herkes paraşüt varmış gibi süzülür. ancak tuhaf bir histir. bazen altınıza sıçırtabilir. ya da bir daha uçma isteği doğurtabilir. işte böyle gariptir.
S. Freud'a göre rüyada uçmak cinsel birleşmede alınan hazza eştir yani cinselliği temsil etmektedir. Cinselliğini bastıran bir kişi rüyasında sık sık uçtuğunu görür.
rivayete göre bir tek çocuklar rüyalarında uçabilirler, hasılı günahsız oldukları için. şahs-ı fikrim çok uzun zamandır bu şekilde bir rüya görmediğime göre doğrudur. *
iyi bir anlamı vardır. genellikle hayra yorulur. gören kişinin işinde, hayatında yükseleceğine işaret eder. bunu görünce sevinin. ayrıca rüyanız hayrolsunu izliyorum evet nolmuş.
devamlı gördüğüm tarifi pek mümkün olmayan mutluluk verici rüyadır. pıt pıt cıcege bocege konar ordan oraya ucar mutlu mesut devam edersınız yola garıp bır hıstır.
lise döneminde hep aynı rüyaları görürdüm, koridorlar. siz deyin abazanlık, ben deyim abazanl... neyse.
karanlık koridorlarda yine koşa koşa ilerliyorum. o gecenin gündüzünde de eski sevgilimle kavga etmiştik (yani şimdi eski, o zaman bildiğin sevgiliydik yahu. insan eski sevgilisiyle niye kavga etsin. ben niye bu kadar uzun bir parantez kullandım yine, amıma koyayım ben benim). kafam bir dünya uyumuştum. ama rüyada nasıl koşuyorum. bir sağa çarpıyorum bir sola...
sonra uyandım. ''yeter amk sikicem koridorunu, bi kere de düzgün rüya görsem ya amk'' su içip uyudum.
ulan bir de ne göreyim (rüyada) adımlarım astronotların aydaki adımları gibi. bi' basıyorum, tövbeee, 5 gramlık ceylan gibi sekiyorum. ulan dedim fırsat bu fırsat, koridor da yok. yardır tosbik. sıçrıyorum, sıçrıyorum böyle ortam rengarenk. sanki lgbt yürüyüşü var gibi cıvıl cıvıl. müzikler falan böyle arkadan, kopuyorum. sonra mc donald's 'ın palyaçosunu gördüm. o da zıplıyordu benim gibi. çok korktum ama onun o tipini görünce sözlük. sanırım yorgan sıyrılmış, götüm açılmıştı zıplarken. hızla kaçmaya başladım ibneden. bir şey keşfetmiştim. ne kadar sert vurursam yere, o kadar yükseğe sıçrıyordum. zaten daha ne olabilirdi. gayet de mantıklıydı. ayakları yere vurduğum gibi göklere çıkıyordum. inerken de yavaşlıyordum. ben bunları keşfederken kodumun palyaçosu yine yakaladı beni. bir yandan sekiyor, bir yandan korkuyor, bir yandan da yükseklere çıkmanın zevkini yaşıyordum. ama tabii bana bu çok normal gelmişti rüyada olduğum için. o yüzden ''uçuyorum lan, o zaman şuraya gideyim'' demedim.
eve doğru koşmaya başladım seke seke koşuyordum. hatta uçuyordum artık. iç organlarım sanki kasisten geçmişcesine çekiliyordu.
Tanıdığım sokaklarda ilerlerken bir kaç kere gördüğümdür. Ben ne zaman rüyamda uçsam, siyah kanatlarım olur hep. önceleri turnikeye çıkarmış gibi sağ sol adım atarım ve zıplayabildiğim kadar zıplarım. sonra da sanki git gide biri "sv_gravity 5" falan diye düşürürdü yer çekimini. içimde korku ve heyecan bir arada olur bu rüyalarda elektrik tellerine kadar zıplarım, bir kaç adım sonra artık süzülerek siyah kanatlarımı açarım ve uçmaya başlarım.
kim bilir neleri temsil ediyor bilincimin altında...