kâbusların en korkuncu, boşlukların en büyüğü, karanlıkların en dibidir rüyada sevgilinin öldüğünü görmek. öyle lanet bir o kadar öyle gerçektir ki tüm iliklerde, damarlarda, tek tek hücrelerde hissedilir sevgilinin yokluğu. günlerce hatırlanıp insanı bunalımdan bunalıma sürükler o anlar. evet bir gün sevgilinin sizden önce ölebilme ihtimali vardır. işte tokat niyetine inen bu olay sevgilinin kıymetini daha iyi anlamaya yarar bu yüzden. yokluğunun ne kadar dayanılmaz olduğunu hissetmişsindir çünkü. zamanın durduğunu, her şeyin bir anda bomboş olduğunu görmüşsündür onsuz.
sonrasında; 'rüyaların tersi çıkarmış' gibi bir inanca bel bağlayıp kendi kendini teselli etmek vardır, ki bu mantığa göre sevgilinin ölümsüz olacağı gibi gülünç bir sonuca da varılabilir.
gerçek hayatta sevgilinin ölmesi kadar dibe vurdurmaz insanı. aklı olan insanlar için bir işarettir. git kadına/adama iyi davran, gönlünü hoş tut diye...
gördüğüm en saçma ama aynı zamanda en gerçekçi rüyaydı.
şahsen bu rüyayı gördüğümde, o çaresizliği gerçekten yaşamış gibiydim.
uykudan uyandığınız gözlerinizde yaş, sanki uyumamış da taş çekmiş gibi bir ağırlık ve yorgunluk.
kötüdür yani.
şimdi gerçekleştiğinde rüyada yaşadığınızı bile yaşamayacağınızı bilmek de gariptir.
değmiyor efendiler, değmiyor.
rüya denen zıkkımda atın üstünden atlayıp kelebeğin başına konsanız bile gerçek ve doğal gelir.
böylesine gerçeklik ve inanmışlık hissi ile sevgilinin öldüğünü gördüğünüzü düşünün.
tarif etmeye çabalayayım; tüm dünyanın bir araya gelip de sizi inandıramayacağı bir şeyi; büyük bir korku ve telaş içinde bilmek, reddetmek. insanın kendi zihni ile çatışmasından daha kanlı savaş yoktur sanırım.
ayrıca, insanın gördüğü rüyadan dolayı kalp krizi, astım krizi, beyin kanaması, inme geçirip ölme olasılığı da çok yüksek, bunu da anlamış olup uyumaktan korkabilirsiniz akabinde.
ölü görmek, gördüğünüz kişinin uzun yaşayacağına delalet eder. korkmaya gerek yoktur. zaten gerçeğini yaşadıktan sonra, emin olun bunu mumla ararsınız.