bugün

Düşünüyorum öyleyse varım. Gölge etme başka ihsan istemem...
Kendini bir çimdikle, acıyorsa rüya değildir. Çok felsefik oldu haha.
Biz tanrının zihnindeki bir kaç fantastik öğe de olabiliriz bunu bilemeyiz, mecbur da değiliz çünkü zaten Var olduğumuzdan emin bile değiliz. Her ne kadar dekart amca bence biz varız dediyse de var olduğumuzu iddia ettiğimiz kadar da aksini iddia eden bir sürü şüphe ve argümanlar var.

Yokluk asıl gibi geliyor bana. Aynı karanlığın evrende asıl olması ve ışığa üstün gelmesi gibi. Işık ekstra bir energie ihtiyaç duyar. karanlık ise bir eşyanın özünde vardır.

Kafa yapısı olarak Manyak kaderciyim ben. Tanrı beni annem ve babam gibi insanların eline göndererek benim yaşamımın ihtimallerini belirlemiş, planlarını tasarlamış, çizmiş. yani hayal kurmuş ya da rüya görüyor. Ben kendimi yırtsam beni ben yapan unsurlardan tamamen kopamam.

insan tabi ki kendini gerçekleştirebilir ama ben daha doğarken ağzında gümüş kaşıkla doğanlara karşı 1-0 yenik başlamışım. Kimilerinin sadece doğarak elde eğrilerine ben bir ömür çalışsam yine de erişemem.

Bazen tanrının bizi farklı farklı yaratmasında bir hikmet olduğunu da düşünmüyorum yani tanrı biraz öyle biraz böyle insan yaratmış olabilir. Kafasına göre yani.
Sicim teorisini yorumlayan s. Hawking, Bizim gözlemleyebildiğimiz evrenin, belki de hiper uzayda süzülen üç boyutlu bir bran’dan öte bir şey olmayabileceğini ve evrenimizin bu uzayın içinde yalnız olmayabileceğini ifade eder.

Hawking, sürekli bir üst boyuta geçen branlar’la ilgili olarak hologram örneğini vererek; “Hologramlarda, doğru açıdan bakıldığında, iki boyutlu bir yüzeyde, üç boyutlu bir nesnenin görüntüsü fark ediliyor. Başka bir deyişle, daha yüksek boyuttaki bilgiler, daha düşük boyuttaki bir oluşumun içine kodlanıyor", der.

üç boyutlu dünyamızda gerçekleşen her şey, aslında daha yüksek boyutlu bir dünya tarafından üretilmiş olabilir mi; Ya da bir paralel dünyanın sadece yansıması olabilir miyiz sorusuna, yine hawking, evet yanıtını vermiştir. Dolayısıyla, bir rüyada olmasak da, kolektif bir yansıma olabiliriz.
2000 yıldır konuşulan mesele.
topaç çevirin.

fazla inception izlendiği zaman bünyeye sorulan bir soru.
sana kanıtlayacağım bekle
-rüyaları bilirsin dimi ama rüyanın nerden başladığını bilemessin yani bir anda bir mekanın içinde olursun.şimdi sen nerden başladığını sabah uyanınca biliyorsun akşam nerde yattığınıda biliyorsun.
görsel
bikaç gün önce nörologların yaptığı bir araştırma sonucunda beyinle ilgili keşfettiği birşeyi paylaşıyım o zaman. rüyaya ilgili başlığa yazmamın sebebi ikisininde insan beyninin yapabildiği şeyler olması. buldukları şey şu;
insan beyni 11 boyutlu nesneler üretebiliyor. nöronlarını incelediklerinde mesela aralarında sinir bağı olmadığı halde başka bir nörona olan etki bu nörona fiziksel bağı olmayan nöronda da aynı anda gözleniyor.
bizim evreni görme ve algılamamız fiziksel olarak 3 boyutla sınırlı. ama beynimiz 11 boyutlu birşey oluşturabiliyor. yani hormonları, kasları kontrol etmek gibi temel şeylerden çok daha fazlasını ve henüz bilmediğimiz şeyleri yapabilir olmasının kanıtı bu araştırma. çünkü hiçbir bilim adamı biz insan beynini bütün şifrelerini çözdük diyemez çünkü bu başarılmadı daha.
rüyada insanın beyninin ürettiği bir gerçekliktir. orda hissedilen şeyler, korku hatta orgazm bile (sabah uyandığında boşaldığını gören abazalar burdan yakabilir) uyanık halle aynı.

ama bilim herşeyi söylemiyor insanlığa mesela rüyayla ilgili çalışmalar yapanlar der ki insan normal hayatta görmediği birşeyi rüyasında canlandırmaz. normal yaşantısında görmediği bir yüzü göremez etc. ama sözlükte hiç tanımadığı birisini rüyasında gören birçok kişi olduğunu biliyorum.

şimdiye kadar bilinen, dünyada deprem etkisi yaratmış icatların azımsanmayacak kadarı o kişilerin gördüğü rüya üzerine düşünmesiyle ortaya çıkmıştır. bestseller satan kitapların yazarlarının bir kısmı yazdığı romanın taslağını rüyasında görmüştür ve ondan sonra romanı dallandırmıştır fakat kökü gördüğü rüyadan gelir.

bazı teorilerde var ki, rüyadan uyandığınızda sersemlemiş halde uyandıktan sonra bir olay yaşadığınızda mesela en basitinden kahvaltı masasında geçen diyaloglar rüyanızdakinin aynısıdır.

uyurken rüya gören birisini izleyin mesela. gözleri uyanık hali gibidir. etrafı inceler, bir nesneyi takip eder tek farkı göz kapağının kapalı olmasıdır. o an o kişi başka bir mekanda başka bir zaman diliminde zamanın farklı hızda aktığı bir olay yaşıyordur. vücudu kısmi felçtir sadece ama bu o kişinin yürümediği yada koşmadığı anlamına gelmez.. rüyasında bi hasar aldığında uyandığında vücudunun o bölgesi acıyan olmuştur.

rüya denen olay günümüzde açıklanabilecek birşey değil, ve basit birşeyde değil ' akşam götün açık yatarsan rüyanda şunu görürsün ' gibi.

by
Bu evreni , hayatı anlamak imkansız. o nedenle rüyada da olabiliriz, rüya dışında da. hatta kim bilir, belki uyurken gördüklerimiz gerçek hayatımız ve uyanıkken yaşanılanlar tamamen rüya.
bir darbe aldığında veya en basitinden dudağını ıssırdığında bir fiziksel acı hissediyorsan bir ki rüyada değilsin.
Uyanamama.
topaç çevirdiğinizde dönmesi bitiyorsa rüyada değilsiniz demektedir.
yaninizdakinin horlamasi.

O değil de simülasyondan tırsmıyor değilim.

(bkz: the truman show)
bir kelebeğin rüyasında olmadığımızın da bir kanıtı yok.
Hiç gerçek olduğundan çok emin olduğun bir rüya gördün mü? Peki bu rüyadan uyanmasaydın neyin gerçek neyin düş olduğunu nasıl anlayacaktın?
Yeni inception izlemiş yazar beyanı, gülen surat.
bu konu hakkında inception filmini izleyebilirsiniz. tavsiye ederim.
kanıtlayabilirim ama ispat edemem...
rüyanın zaman dilimi ile bizim zaman dilimlerimiz farklı. sabaha kadar bir rüya görürsün fakat rüya diliminde o 7 saniyedir. işte burada kanıt.
Var tabi yoksa rüyalarda bile bu kadar sürünmeyiz milletçe.
gerçeği öğrenmek için ölebilirsiniz.
Nefesini tut ve umutlarını unut.

Dayanabilirsen rüyadasın, dayanamazsan bu dünyanın tam ortasındasın.
Var kardeşim bu kadar geri zekalı insanı benim hayal gücüm üretmiş olamaz. Sabahın köründe uyanıp buraya da entry girdim de valla acaba rüyada mıyım.