Bilinçaltının yoğunluğundan kaynaklanan nefes kesilmesi, boşluğa adım atma, yüzü koruma gibi anlık bir şekilde sıçrayarak uyandığımız, yatakta başımıza gelebilen durumdur.
zaten düşme hiç bitmiyor. bi yere çarpmıyorsun yani sanki sonsuz bir boşluk arkadaş düş düş bitmiyor sonra hissediyorsun tabi göte geldiğini. sıçrayarak uyanıyorsun. herkesin yaşamışlığı vardır eminim.
Derin uykuya geçilmesi esnasında oluşabilen, uyanık olmayla derin uykuya geçme arasında sıkışıp kalmaktan ötürü oluşan hadise, kaldırımdan düşme, adımı boşluğa atma vs.. içte derin bir gerçeklik hissiyatı bırakır.
bunun sebebi ilk insanlardan geliyor. ilk insanlar, hayvanlardan korunmak için genelde yüksek yerlerde uyurlarmış ve haliyle bir süre sonra düşerlermiş. artık beyinlerinde o kadar korku etkisi yaratmış ki(çünkü ölenler oluyormuş) bugünkü insanımızın rüyasında görmesine sebep oluyormuş. evrimle alakalı yani.
Mükemmel bir duygudur. Ben korkmayı seven biri olarak gece yatarken bu sefer olacak mi acaba diye düşünerek uyurum. Korkmak, "yaşarken ölmek" güzeldir. Insana hayatın değerini öğretir. Buna benzer bir konu da rüyada ölmektir. Uyandığım anda kıpırdamadan tavana bakarsın ciğerlerini doldurup boşaltırsın göz kapaklarının kontrolü hala sendedir sevinirsin. Sonra derse gitmeye ne gerek var zaten öleceğim dersin ama yarım saat sonra hepsi geçer kalabalıkta kaybolup gidersin.
Bir defa rüyamda kendime geldim. Yani rüyada olduğumu farkettim. istediğimi yapabilirim zaten rüya dedim. Sonra ya hapise atarlarsa da cezam bitene kadar uyanamazsam diye düşündüm ve yemedi. Evet insan ne yapacağını bilemiyor.