ezginin günlüğü'nün 2000 yılında çıkan aynı ismi taşıyan albümünde yer alan güzel ötesi parça. söz ve müzik nadir göktürk'e aittir. feyza erenmemiş de bir güzel söylemiştir.
bir kuş uçar gökyüzünde süzülür
bir çocuk bütün oyunlara yazılır
bir gül kokar, tüm çiçekler ezilir
"bir tel kopar, ahenk ebediyyen kesilir"
yüzünü görmem, yerini sormam
elini tutmam, seni hiç unutmam
tenine değmem, sesini duymam
adını koymam, sana hiç doymam.
uyku anında beyin tarafından gerçekmiş gibi yansıtılan,kimi zaman mutlu,kimi zaman hüzünlü,kimi zaman ıslak,kimi zaman da korkunç olan hayaller bütünü..
Rüya görmekten hiç hoşlanmıyorum. Hep sevdiğim insanları çok kötü görüyorum. Bıraktığı etkiyi değiştirmek için kendimin yönlendirebileceği tek kanal olan hayal kurmak zorunda kalıyorum.
Hayal kurmaktan da nefret ettik.Sevdiğim insanların hiçbirini görmek de istediğimden emin değilim artık. Kafamı sürekli meşgul ediyorlar. Saçma saçma bir sürü yük hissediyorum omuzlarımda.
eski kaldığım yurttaydik ruyamda, oturmus cay içip biber ezmesi ile ekmek yiyoz cocuklarla, ki 3 sene gecti uzerinden o kadronun.
kapi caldi kemal kilicdaroglu başını uzatti. naber gencler dedi.
bir sevindim sarildim hemen, üzerinde atlet vardi buyur abi dedim.
cay ictik muhabbet ettik.
nerde oturdugumu sordu avcilar dedim birden sevindi yaa bende oraya gidiyorum bi gun orda soyle bisey yasadim diyip bok gibi bir ani anlatti hala aklımda ama rüyamda gulmustum nedense.
sonra birden dayimlarin evde olduk. kemal kilicdarogluyla oturuyoruz cevremizde annemler dayimlar var. yengemle ananem yemek yapiyolar herkes masaya oturdu. kılıçdaroğlu sehpada yiyor. karnim nasıl ac nasıl ac.
herkese yemek verdiler, gozumun onunde kilocdarogluna bile verdiler ayni anda tepsiyle 5 cesit yemek, bana vermediler.
ananeme gittim tabak ver diye dur veririm dedi. yerini soyle dedim yanlis yer soyledi odaya geri geldim. sonra bi kac kez tekrarlandi bu. ananem buyuk bakır asure kazaninda bi sey yapiyodu. yine tabak vermedi. aclik kafayi attirdi.
kemal kilicdaroglu yemegi yiyip gitti elini öptüm filan gulucukler sevgi sözcükleri.
mutfaga girdim. dayimlarda daha once de sinirlenince mutfak dolabinda bardak konan camli bi yer vardi, vurup kirmistim orayi.
yine ayni yere vurdum kirilmadi. bi daha vurdum kirildi. sikerim yapacagin isi elin adamina 4 cesit yemek veriyorsun bir tabak vereceksin ne yapayim istiyosun? dolabin camli yerini kirdim simdi masanin ustundekileri firlatiyorum saga sola. ulan vereceğin bir tabak corba corba bu mu zor geldi bilmem be bilmem ne iste.
ananem aglamaya basladi oturdu sandalyeye nasil agliyor. aman allahim nasil agliyor. kiloludur biraz da gobegini ziplata ziplata aglar guler. oyle agliyor iste.
allah allah saskinligiyla uyandim ruyamdan. ben açlığa alisigimdir aslinda her yemegi yemedigimden. cok duramazsam salcali yumurta yapar yerim ama ruyada boyle oldu işte. bu yuzden sasirdim.
aklimdan gitmedi ananemin aglamasi. uyandim anneme gittim naptin demeye grip olmus. grip olmamasi gerekiyor annemin ozel bir durumu var.
ananem bi kac gundur dayimlardaydi aksama gelir ve ben ayni o sekilde agladigini göreceğim herhalde.
yine sikik bir rüya yine sikik bir gün yine sikik sikik olaylar.
konuştuğum herkese tatli ruyalar dilerken ve herkesten bu minvalde cevap alirken neden degil bu aminakodumun ruyalari tatli?
Her seferinde şaşırtmayı başaran, olmadığını sandığım duyguyu ortaya çıkaran ve dolu dolu yaşatan büyülü şeyler. Algısal düzeyde işleme şeklini biliyorum, nasıl rüya gördüğümüzü de. Ancak neden "o" imgelerin olduğunun açıklaması gizemlidir benim için.
Bugün muhteşem bir rüyanın etkisinde uyandım. Rüyaları sevmemin nedeni de bu. Bütün gün o rüyadaymışım gibi, farklı bir gerçekliği yaşıyormuşum gibi hissettiriyor. Bunu veren başka bir şey varsa da...bilmiyorum.
Bugün rüyamda camdan dışarı baktığımda gördüğüm dağlar simsiyahtı. Simsiyah. Gökyüzünde tek bir güneş ışığı belirtisi yoktu ve yağmur yağıyordu. Hiçbir tabloda göremediğim kasvet akıyordu her yerden. Çok korkmuştum, daha önce hiç görmediğim kadar griydi dışarısı. Dağlarsa dış uzayı getirmişti sanki karşıma. Müthiş bir duyguydu. Korkmak huzur verir mi insana ya?
sürekli gülen , mideniz ağrıdığında limonlu kahve hazırlayayım mı diye soran , dünyanın en güzel ellerine sahip , saçları denizden sıyrılmış gelmiş rüzgarlar gibi kokan , simiti hiçbir yiyeceğe değişmeyen , bi oturuşta 20 bardak kuş burnu içebilen dünyalar tatlısı dişi bir canlının adıdır ayrıca ...
edit : şerefsizin tekiymiş :)