sürekli yanıltan tabirlerdir. bir rüyayla ilgili olumsuz bir tabir varsa, internette biraz gezinerek mutlaka olumlu bir tabirini de bulabilirsiniz. aynı durumun tam tersi de geçerli. bu rüya tabirleri siteleri de, aynı film izleme siteleri gibi oldu. neyse, netice itibariyle rüyada görülen de bir işe yaramıyor, tabiri de.
bir şeyler barındırdığını düşünüyorum. yalnız bu muğlaklık rüyayı şarlatanlar için oldukça kullanışlı bir konuma getiriyor. hele şu satılan rüya tabirleri kitaplarına girmiyorum bile.
cidden, rüyada görülen bir nesnenin veya canlının, bütün insanlar için aynı şeyi mi ifade ettiğini düşünüyorlar.
hayır, bahsettiğim evrensel veya kalıtsal olduğuna yönelik iddiaların ileri sürüldüğü jung'un arketipleri değil.
misal, zoolog bir büyüğü olan, küçüklükten beri hayvan sevgisiyle yetişmiş bir çocuğun rüyasında gördüğü yılan ile ağlama duvarındaki meşhur hasidik Yahudisi bir çocuğun, hz.adem'in kandırılmasından sorumlu tuttuğu yılan tasavvuru ve rüyasındaki karşılığı aynı mıdır?
nesneler veya olaylar 1 veya 0 kodlu şekilde, keskin bir şekilde işlenmiyor ki insan zihninde. bu nedenle, rüyalar için, belirsiz imgelere mutlak anlamlar yüklemek biraz absürt.
gereksiz bir hede olmakla beraber babanemin kankasıdır .uyku esnasında k*çınız açık kalır. rüyanızda kar görürsünüz. bunun için rüya tabirlerine gerek yoktur.tötünüzü örterseniz sorun kalmaz efenim saygılar.
bir yandan merak ettiğim bir yandan inanasım gelmeyen ama inanmak gerektiğini düşündüğüm yorumlardır.
yaklaşık 3 ay önce görmeye başladığım bir rüya var, beni tedirgin eden. önceden çok önceden yaklaşık 10 yıl önce çin mallarının ülkemize giriş yapmaya başladığı ilk yıllarda dandik, ucuz, pille çalışan böyle pervaneli, mini vantilatör işlevi gören bir el aleti vardı. küçükken sarı renklisinden kullanmıştım çok net hatırlıyorum. neyse işte rüyamda italyadayım ben, floransa roma siena arası bir bölgedeyim ama tam olarak hangisindeyim net değil. yanımda bir arkadaşım olması lazım ama var mı yok mu emin değilim. alıyorum o aleti elime ve çalıştırıp havalanıyorum. giderek yükseliyorum ve ligurya denizinin üstünden de geçerek fransaya parise iniyorum. havadayken sürekli aletin pilinin bitipte düşmesinden korkuyorum ama en sonunda inebiliyorum işte karaya. indiğim ve havalandığım yerlerde insan yok fakat daha sonra pariste bir kafeye gidip tiramisu tarzı kahve kokan birşey yiyorum. orada insanlar var. aynı şekliyle aynı ayrıntılarıyla birkaç defa gördüm bu rüyayı.
bugün ise yine uçtuğum, hayra çıksın dediğim bir başka rüya gördüm. yanımda ağabeyim var. ormanlık bir bölgede çokta yüksek olmayan bir dağın tepesinden yamaç paraşütüyle atlıyorum. havada kısa bir süre süzüldükten sonra dağın yamacındaki göle iniyorum 3- 4 kez. sonra gölde yüzerek karaya çıkıp tekrar tepeye ağabeyimin yanına gidiyor ve onunla kısa bir süre muhabbet ettikten sonra tekrar atlıyorum. havadayken, ineceğim göldeki balıklardan korkuyorum her seferinde, bana zarar vermelerinden korkuyorum boğulmaktan değil kesinlikle. son atlayışımda göle değilde gölün kenarındaki ufak bir adacık gibi nemli toprak parçasının üstüne iniyorum ve tekrar suya girip yüzerek dönmem lazım. yoksa orada kalırım. suya girmekten yine çok korkuyorum ve bir çözüm bulamıyorum. o esnada da uyandım zaten.
bunlarla ilişkilendirebileceğim birşey daha söyleyeyim. memlekete gittiğimde annem ve babamla otururken hep ilk akşam yol yorgunluğundan uyukluyorum onların yanında ve çok sıkıntılı oluyor bu uyku. sanki içim toksinle dolmuşta onları atıyormuşum gibi. uyandığımdaysa uykumda konuşmuş olabileceğimden korkuyorum.
varsa buraları okuyan bilen, bir aydınlatabilirse ya da en azından s.edebileceğimi düşünmeme yardımcı olacak birileri öperim onu gözlerinden.
