Bilim adamları rüyanın süresi üzerinde kesin bir sonuca varamadılar. Bir kısmı birkaç saniye sürdüğünü iddia ederken bazıları da saatlerce devam eden rüyaların mevcut olduğu fikrinde ısrar etmekteydiler. Ancak benim fikrim rüyanın saniyeler sürmediğinden yana, kesinlikle daha fazla olmalı. Bunu şöyle açıklamak gerekirse; tekrar eden rüyalarda kişi sürekli birbirine benzer rüyalar görüyor. Bu tip rüyalar yalnızca uykunun son evresinde gerçekleşiyor. ikinci aykırı durum ise gerçek gibi rüyalardır. Gerçek gibi rüyalarda, kişi uyandıktan sonra birkaç dakika gördüğünün rüya mı yoksa gerçek mi olduğuna dair bir bocalama dönemi yaşıyor. Rüyaların ne kadar sürdüğünü anlamak için bazı deneylerde yapılıyor. Bunlardan birisi elektroensefalogranik ve elektrokardiagramlarını kullanarak uyuyan bir insanı takip etmek. Bu aletler uykudayken rüyanın varlığına delil olarak gösterdiği göz hareketlerine , heyecana bağlı kalp atışlarını saptar. Sekiz kişi üzerinde yapılan bu deney on gün devam etti. Her defasında elektronik cihazın kaydettiği çizgiler dikkatle incelendi. Ve şu sonuca varıldı: Rüya, uykunun yüzde yirmilik bir bölümünü teşkil etmektedir. Bu durumda, sekiz saat uyuyan bir insanın uykusunun ilk saati ağır ve rüyasız geçmektedir. Bundan sonraki on dakika içinde rüya görülmekte ve sonra yine bir buçuk saat sürecek ağır uyku devresi başlamaktadır. Sonra yirmi dakikalık bir rüya ve yine bir buçuk saatlik ağır uyku... Uykunun bundan sonraki kısmında ise otuz dakikalık bir rüya faslı daha olduğu söylendi. Ömrü boyunca hiç rüya görmediklerini iddia eden kimseleri toplayıp onlar üzerinde de deneyler yapıldı. Göz hareketlerinin başladığı anda uyandırılan bu kimseler hayret ve şaşkınlık içinde ilk defa rüya gördüklerini söylediler. Bundan şu sonucu çıkarıldı, herkes rüya görmekte, fakat bazı kimseler rüyalarını hatırlayamamaktadır. Rüyanın objektif olarak en kuvvetli delili ise uyumakta olan kimsenin süratli göz hareketleridir.
