geçmişten günümüze gelen en yoğun duygular birleştiğinde ortaya çıkan durumsal. göz yaşı da cabasıdır. bir türlü uyanamazsın rüyadan.
işte o sırada sizi bir yazar kurtarır bu durumdan. açarsın okursun da okursun bu kişiyi. kimi zaman msn'de karşılaşırsın mutlu eder seni. kimi zaman kapris falan yapar üzer ama, bu bir acıklı filmi izleyip ağlamak gibidir. keyif verir insana. canından can gider... sevinmezsin ama hoşuna da gider.
belki de her gece gördüğün! uyanmak isteyip de uyanamadığın! ya da uyanmak istemeyip de uyandığın! tam yere çakılacakken uyandığın bazen! bazense, çok mutlu bir anda donup kalmayı istediğin!
rüya içinde rüya!
benim görmediğim! göremediğim! senin gördüğün! birbiri içinde, birbiri dışında, cereyan eden onlarca rüya!
bir adam tanırdım. yıllar önce. uyku sorunu yaşardı. hiç uyumazdı. neyin gerçek neyin yalan olduğunu, neyin rüya neyin kabus olduğunu karıştırırdı. bir gün kendisini bir bidon benzin döküp yakmaya çalıştığında göz göze geldik. o hala rüya sanıyordu intiharını. tüm bedeni alevler içinde kalınca ağlamadı. gözyaşlarını da rüyalarına gömmüştü.
rüya içinde rüya!
muhteşem bir zeka ve muhteşem bir kıvraklığın, estetiğin bir bedende toplanması. *
vega'nın poh poh perisi isimli sarkısında gecen söz.
"Bir pazar günü parktaydım
Nemli bir banka uzandım
Ve çimlerin kokusunda başka bir yerde uyandım
Ve uykumda bir yol gördüm.Hiç gitmemişin ki güya
Yolun başında sen vardın
Rüya içinde rüya"
descartes bir sabah uyandığında bir rüya gördüğünü hatırlar. ardından, o rüyanın içinde başka bir rüya gördüğünü de hatırlar. aklına birden, "acaba şu yaşadığımız hayat da başka bir rüya içindeki rüya mı" sorusu gelir. tüm bunlar beynini kurcalarken birdenbire "düşündüğünü" farkeder ve
"kesin olan bir şey var. bir şeyin doğruluğundan şüphe etmek. şüphe etmek düşünmektir. düşünmekse var olmaktır. öyleyse var olduğum şüphesizdir. düşünüyorum, o halde varım. ilk bilgim bu sağlam bilgidir. şimdi bütün öteki bilgileri bu bilgilerden çıkarabilirim."
der.
veya öyle dediği anlatılagelir.
bilemem.
kesin olan bir şey var ki, filozoflar da rüya görür, evet!
Al bu buseyi kaşın üzre sen!
Ve işte şimdi ayrılıyorken,
izin ver itiraf edeceğim-
Yanlış değildi söylediğin
Günlerin bir rüyaydı derken;
Uçup gittiyse umut yine de
Geceleyin ya da gündüz,
Hayalde, ya da hiçbirinde
Peki kaybımdan eksilen ne?
Rüya içinde bir rüyadır
Hep gördüğümüz, göründüğümüz.
Bir uğultunun ortasındayım
Dalgaların dövdüğü bir kıyıda,
Ve avucumda tuttuğum
Altın kum taneleri-
Azlar! Ama nasıl da kayıyorlar
Derinliğe parmaklarımdan,
Ağlarken - ben ağlarken!
Tanrım! Sıkıca tutamaz mıyım
Bırakmadan avucumdan?
Tanrım! Kurtaramaz mıyım
Birini acımasız dalgadan?
Yoksa rüya içinde bir rüya mı
Hep gördüğümüz, göründüğümüz?