bir sanatçı. icraatlarının teknik kısmı beni ilgilendirmiyor, iyi oyuncudur ses tonu güzeldir vs. bunlar bilindik mavralar.
gel gelelim şöyle bir durum var ki rutkay aziz efendinin sanatçı kimliğimden daha çok dikkatimi çekiyor.
antalya film festivali vardı çıktı konuştu. hatta zift kustu.
peki soruyorum bu fransız jakobeni adama sen 68'lerde ne yapıyordun? neredeydin mesela?
şimdi ağzına sakız ettiğin mustafa kemal'e millet sistemi dolasıyla ağız dolusu sövüyor muydun o yıllarda sövmüyor muydun?
marksizm ile orduculuk arasında sıkıştığın dönemlerde, tanklar sokağa indiğinde ellerin alkış tutmaktan patlıyor muydu mesela? evet tüm bunları yapıyordun.
68'lerde marksist, 90'lı yıllardan sonra yani sovyetler yıkıldıktan sonra herhangi bir kimliğe var olduğundan beri oturamamış sığ ideolojin bir oturak buldu kendine; kemalizm. rutkay aziz gibileri 90'lar sonrası kemalistleridir daha doğrusu bu 80 ihtilaline dayanır.
evren paşaları gelip milletin üstünden silindir gibi geçince ''devrimci'' gençliğe acıyan, ''gerici'' diye hitap ettikleri kesime de tiksinerek baktı rutkay aziz gibiler. sırf özal'ın gıcıklığına atatürkçü oluverdiler. ideolojilerden ekmek yediler yıllarca, aptal yerine koydular hem insanları hem de sanatçıları. sanat muhalafet içindir anlayışının içini sığ politik argümanlarla doldurdular.
bir neslin anasını ağlattılar o yıllarda. tabi sonra gözünü açıp ardına bakmadan gidenleri ''dönek'' ilan etti rutkay aziz gibileri. tabi... kendileri hiç dönmedi. her devrin adamı olmayı bildiler, 1970'lerde solcu bıyığı, sovyet yıkılınca kemalizm... iyi taktik.
tabi sonrasında mustafa kemal paşasını canlandırdı o uyduruk resmi tarih dene zırvanın ışığında hazırlanmış cumhuriyet adlı saçma filmde. anadolu halkını bir koyun, bir aptal gibi gösteren o filmde. yıllar geçti ve etkisinden kurtulamadı rolünün, halen daha atatürkçülük rolü kesiyor bu millete.
ses tonu güzel. bu başlıkta defalarca yazılmış zaten, aforizma dökmüş kendi fikriyatındaki ancak rutkay aziz gibilerin ses tonundan etkilenebilecek sığ beyinler. kendisinin çağı belli, hitap ettiği kesimde öyle.
chp'nin istanbul'da yerel seçimlerde aldığı yerlere baktığınızda kitlesini görebilirsiniz. chp faşizminden yıllarca nemalanmış asalaklar sürüsü oluyor bunlar. kendisi iyi bilir.
antalya film festivalinde şöyle demişti bir de;
--spoiler--
gerçek sanatçılar, ülkesinin ve dünyanın gerçeklerine tanık olmakla yükümlüdür. benim türkiye'min gerçeklerinde tanık olduğum olay, hukukun üstünlüğünün yittiği, adaletsiz bir kalkınma girişiminin hızla yol aldığı, parasız eğitim diye pankart açan genç arkadaşımın 16 ay tutuklu kalması ama şili'de o çocukların devrim yapmasıdır. burada festival kadını tema alıyor, dünyanın hiçbir yerinde kadın, çocuk bu kadar cinayete, tacize mahrum kalmıyor. goethe'nin dediği gibi dünyanın en tehlikeli hali, cehaletin örgütlü eyleme geçme halidir. bu da benim ülkemin bir gerçeğidir. dünyanın gerçeğine dönüyorsunuz, savaş çığlıkları, açlık, işgal, sömürü. işte gerçek sanatçılar bunlara tanık olmakla yükümlüdürler
--spoiler--
çok duygulandım! hele o ses tonu yok mu? galiba boşaldım arkadaşlar.
evet tam da söylediği gibi, tanık oldu sadece. ülkesinin gerçeklerine yıllarca tanık oldu. mesela 28 şubat'ta nasıl oyunlar sergiledi. ''gericiliği'' o sığ kazanımları ile nasıl da körükledi. mesela içinden çıktığı toplumun değerlerinin ayaklar altında alındığı dönemde çıkıp konuştu mu şimdi olduğu gibi, yoksa sadece tanık mı oldu?
vay be! parasız eğitim zırvası yüzünden hapse atılana da kol kanat gerdi rutkaycığımız.
şili'de devrim yapan çocukları da örnek vermişti. tabi 68 kuşağı devrim yapsa idi yanlarında sığıntı olmayı bilecekti.
nasıl bir mantıktır bu arkadaş? her devrin adamısın, denizlerden tut şili'li devrimci çocuklara kadar herkes kapsama alanında bu kont efendinin.
bu ülkede sol bitikse, emin olun rutkay aziz gibi adamlar yüzündendir, bu ülkede sanat toplumsal değilse emin olun rutkay aziz gibi lale sinemasına yıllarca uğramayıp, tadilat kararı alındığında kara gözlükleri ile gazetecilere poz vermek için koşan kokuşmuş, pespaye devrimci buruşukların sığ muhalafeti yüzündendir.
rutkay aziz sanatçı mı? bana ne bundan. kendini sanatçı olarak görebilir, ses tonunu yeterlilik olarak görebilen sığ gençlik onu sanatçı addedebilir. toplum sadece rutkay aziz gibilerden oluşan bir sistemati değil. hani şu goethe'den alıntı yaptığı hatta yetinmeyip ekleme yaptığı sözdeki;
--spoiler--
dünyanın en tehlikeli hali, cehaletin örgütlü eyleme geçme halidir. bu da benim ülkemin bir gerçeğidir.
--spoiler--
örgütlü eyleme geçmiş hal, sanıyorum akp tabanı. daha doğrusu muhafazakar taban. evet rutkay efendi, herkes senin gibi avusturya liselerinde okumadı. elinde jambon ve şarabı, yatak döşek bir hayat sürmedi. bu da bu ülkenin gerçeği.
dedim ya rutkay aziz gibiler her devrin adamıdır diye. sosyalizm, marksizm, kemalizm... tüm -izm'lerin izinde ilkesiz bir hayat sadece.
sosyalizmi şahlandır bilmem ne bank reklamında oyna, 3g reklamlarında mehmet ali alabora ve senin isminin gölgesinde objektiflere malzeme olmuş, yeterliliği konusunda herhangi bir bilginin asla bulunamadığı kızınla boy göster; ama doğuda asker g3 ile hayat tutunmaya çalıştığında bundan haberdar olma ve çık o elit lümpenlerin birbirini pohpohladığı boktan demir dökme ''sanatta sosyal sorumluluk'' biblolarının dağıtıldığı jakoben toplantılarında tanık olmaktan bahset.
sorun da bu ya. rutkay aziz gibiler sadece tanık oldular ki bir gün sanık olmaları da bir şey katmaz bu ülkeye, sadece konuşup kafa şişirirler.
rutkay aziz gibileri şahlandıran gençliğe ise sadece acıyorum. çünkü kendisinin yaptığı işlerden, sahneye koyduğu oyunlardan emin olun bir çoğunun haberi yok. ama arkalarındalar. neden peki? o sığ ideolojileri. o ideolojinin adı ney onu da bilmiyorum, çünkü sürekli renk değiştirmişler dünden bugüne.
çocukluğumda severdim rutkay aziz'i. bizimkiler dizisinde bir ressamı oynardı, cezmi baskın vardı yanında, ibrikçi deyip dururdu ona. gülerdim. şimdi ise gerçek ibrikçinin kendisi olduğunu görüyor ve üzülmüyorum sadece tiksiniyorum. evet, o bir kemalizm ibrikçisi.
bitti rutkay aziz bitti. sen sanatçısın ama ''onların'' sanatçısısın, benim sizin bakış açınızla ''onlar'' olmam gibi.
bir memleketin başına gelebilecek en kötü şey, toplumun bağrından çıkıp, o toplumun değerleri ile yoğrulan adamların, ananelerini tehlike olarak görmesi ve bunu sosyal bir sorumluluk adı altında yapmasıdır ve en kötüsü de kendini sanatçı addetmesidir.
tam olarak rutkay aziz'in tarifi bu olsa gerek.
10 yıllık akp iktidarına en büyük ayarı veren kişidir o. ne kılıçdaroğlu,baykal,ince,k.genç,bahçeli,vural ne de başka birileridir. bu adamdır o ayarı veren .herkesin içinde , sanat dünyasının buluşma merkezinde ulaşılamaz bir karizmatik duruşla haykırdı sözlerini. benim gözümde akp iktidarına karşı muhalefetin sembolü olacaktır o an .
piano piano bacaksızdaki uçsuz bucaksız hayal gücüne sahip çocuğun arkasından bakışı ve fötr şapkasıyle gelir gözümün önüne... sonra m kemal olur kurtuluş serisiyle "onca borcun içinde olmamıza rağmen,sırf mihnet altında kalmayalım diye sovyetlere 600ton tahıl hediye ettik çocuk, bu kurtuluş mücadelesinde taviz veremeyiz,fransızlarla anlaşma yok böyle ilet istanbula"
ses vardır velhasıl, duruş vardır... müşfik kenter gibiler bitmeyecektir, rutkay aziz sesleri devredecektir yeni nesillere anlarız ki.