gördügüm en samimi yakarışlardan biriydi. o samimiyetin içinde ne din sömürüsü vardı, ne ihale kaygısı, ne egemene kul olma. objektif ve ülkenin bu hale getirilmesinin altında yatan gerçekleri güzel türkçemizi çok etkileyici bi şekilde kullanarak anlattı.
farkında mısınız, bilmiyorum ama renksiz ve tatsız bir ülkede yaşar olduk. Popüler eğilimler doğrultusunda söz söyleme alışkanlığının tabana kadar yayıldığı, herkesin küçük klanlar içinde küçük krallıklar oluşturmaya çalıştığı, kendi alanında refah içinde yaşamanın, kalanını ise görmezden gelmenin özgürlükçülük kılıfına sığınabildiği bir ülke oldu burası.
şimdi Zenginlerin daha da zenginleyerek dünyada söz sahibi olmaya başladığı gerçeğinden yola çıkarak, yaşasın biz de emperyalist bir ülke oluyoruz diye çıkan gazetelerin gazıyla, sağa sola sataşarak uluslararası bitirimlikler peşinde koşulan bir ülkenin yoksul ve kimliksiz jenerasyonlarını yaratıyoruz. Bunu da elbirliğiyle yapıyoruz.
tam da işte böyle zamanlarda, yani rüzgârın ağır faşizmden yana estiği zamanlarda sanatçı olmak kolay değil. Roman Polanskinin Piyanist adlı filmini hatırlayalım. Estetik üzerine yoğunlaşan, içinde bulunduğu ideolojik ortama adapte olmadan yaşayan sanatçıların bile sadece kimliklerinden dolayı başına gelebileceklerini Polanski çok etkileyici bir dille anlatmıştı.
Rutkay Azizin Altın Portakaldaki konuşması bu bağlamda çok önemli mesajlar içeriyor. Gerçek sanatçılar, ülkesinin ve dünyanın gerçeklerine tanık olmakla yükümlüdür cümlesi, içinde yaşamaya mahkûm edildiğimiz faşist ve vahşi kapitalist ülkenin, yardakçılık üzerine şekillenen sanat hayatında rüzgâra karşı direnişin bayrağı olacak niteliktedir. Solcu ve vicdan sahibi olduğunu bildiğimiz ya da sandığımız birçok sanatçının, akepenin yarattığı sıcak para kaynaklarından yararlanmak için ya da yararlanageldiği için sessiz sedasız kalmaları Mümkünlüde her şeyin mümkün olduğunu gösterirken, Rutkay Azizin şu sözleri, bazı ödüllerin geri alınması gerektiğini açıkça gösteriyor: Bana verdiğiniz ödüle gelince, lutfettiniz, teşekkür ederim. Dilerim hak etmişimdir. Dilerim yaşadığım sürece de hak etmeye çalışırım. Ola ki, moda deyimle, bir döneklik ya da sapma olursa, bu verdiğiniz ödülü özgürce geri alma hakkına da sahipsiniz.
biliyorsunuz ki, Bazen çok yetenekli olmak bir sanatçı için yetmez. Bizler de yeri geldiğinde Rutkay Azizi hep aynı rolleri oynuyor, kendini Atatürk sanıyor diye laf arasında mutlaka eleştirmişizdir, oyunculuğunun hiç farklılaşmadığını da söylemişizdir muhakkak. Ancak sanatçının çokyönlülüğü, sadece yeteneklerinin çokyönlülüğüyle ölçülemez.
Bir gün, aynı Piyanistte olduğu gibi, bir faşist subayın insafına kalırsa işiniz, nereden bileceksiniz, bir sağcı iktidarın iki dudağı arasına da kaderiniz mahkûm olabilir.
Bir gün, ola ki bir döneklik ya da bir sapma olursa, bu yazıda yazdığımız övgüleri geri alma hakkımızı da saklı tutarak, 19 aylık tutukluluk süresini 16 ay diye hatırlasa bile, Rutkay Azizin sözleri sinema alanında devrimci sinemanın bayrağı olarak kabul edilmeli.
Rutkay Aziz için övgüleri dizme, suspus kalarak, iktidarın kanatları altında yetenek sergilemeyi sürdürenler için de yapılan övgüleri geri alma zamanıdır. Çünkü onlar da gün gelip, bu ülkenin içine düştüğü adaletsiz kalkınmanın çarklarına takılacaktır. 2002den bu yana akepenin gemisinden aşağı atılan birçok döneğin başına gelenler, illa ki gün gelip şimdi sessiz kalanların başına gelecektir.
işte o zamanlar geldiğinde Rutkay Azizin yaptığı türden bir konuşmayı yapmamanın pişmanlığı içinde yananlar için bu metin kayıtlara düşülmeli.
-chp de her siyasi parti gibi bir siyasi partidir ve amacı ikttidara gelmektir.
-son seçimlerde chp ve mhp'nin toplam oyu bile akp'yi geçememiştir.
-bu şartlar altında chp'nin siyasi parti olarak iktidara gelme arzusunu yerine getirebilmesi için akp seçmeninden oy çekmesi lazımdır.
-peki bu nasıl gerçekleşecek?
işte can alıcı soru.
chp son 9089090 senedir "halka rağmen halk için" felsefesinde olan ve bu temel mantığı yüzünden sevilmeyen bir siyasi partidir. insanlara "cahil, göbeğini kaşıyan, sen ne anlarsın" diyerek onlardan oy alacağını bekleyerek 9089090 senedir yaptığı hatayı tekrarlamakta ve akp iktidarına en doğal ve sağlam zemini oluşturmaktadır.
rutkay aziz, bekir coşkun, gani müjde gibi kendine mualif olan kişilere akp şilt verse yeridir.
Gerçek sanatçılar ülkesinin ve dünyanın gerçeklerine tanık olmakla yükümlüdür. Benim Türkiye’nin gerçeklerine tanık olduğum olay: Hukukun üstünlüğünün gittiği, adaletsiz bir kalkınma girişiminin hızla yol aldığı, parasız eğitim diye pankart açan genç arkadaşımın 16 ay tutuklu kalması ama Şili’de o çocukların devrim yapması.
dünyaya sol taraftan bakanlar, sosyalizmin evrensel değerlerine inananlar tarafından haklı gerekçelerle eleştirilen ve eleştirilmesi gereken konuşmadır.
aziz, konuşmasında ideolojilerden bahsetmemiştir. ancak biz onun cumhuriyet mitingleri ve geçen seçimler öncesinde bazı ergenekon sanıklarını milletvekili seçtirmeye çalışan cumhuriyetçi güçbirliği hareketi için çalıştığını biliyoruz. bu verilere sahibiz.
akp taraftarı olan kesimler buralardan hareketle rutkay aziz aracılığı ile sola ve sosyalizme laflar etmeye, solun halktan ne denli kopuk olduğuna dikkat çekmeye çalışıyorlar.
bu efendilerle aynı şekilde düşünmüyorum ben. zira rutkay aziz ile birlikte türk aydınlarının ekserisinin kendilerini solcu olarak görmeleri onları solcu yapmamaktadır. ne yazıktır ki türkiye aydınları kemalizm ile solu hala birbirinden ayırabilmiş değillerdir.
kemalizm, sol ile ilişki kuramayacak kadar sağ ve faşist bir düşüncedir. kemalizmin sola ve sosyalizme destek olması mümkün değildir. sosyalizm üretim ilişkilerini büsbütün yıkıp yeni bir sistemi kurmayı öngörür kemalizm ise üretim ilişkilerine dokunmadan, batı'nın yaşadığı hiç bir deneyimi tatmadan batı gibi olmanın ideolojisidir. kemalizm halkı sömürenlerle koalisyon kurabilir bu yüzden ama sol kuramaz, kemalizm halka tepeden inen reformlar dayatabilir ama sol tabandan gelen bir halk hareketini temsil eder.
sıkıntı şuradan kaynaklanıyor. kemalizm yapıp ettiği bazı basit reformları kendi kurduğu eğitim sistemiyle bu halka devrim olarak öğretmiştir. kemalizme devrimcilik izafe etmek ise yıllar sonra o'nun solla birlikte adlandırılmasına neden olmuştur.
kemalizm ve mustafa kemal devrimci filan değildir, mustafa kemal icraatları bilimsel sosyalizmin devrim kuramına uygun düşmez!
bu nedenle sol, içindki kemalizm zehrini atmak temizlenmek zorundadır. unutulmamalı, türkiye'ye faşizmin en alasını yıllarca yaşatan kemalizm'dir. en basit örnek, nazım hikmet'i hapiste yıllarca çürüten bugün solcu zannedilen cumhuriyet halk partisi'dir.
rutkay aziz bunu yapamaz işte. akp'yi eleştirirken , kemalizm'i eleştirmemek yanlıştır. biz solcular rutkay aziz'i bu yüzden eleştiriyoruz. türkiye halkı kandırılmaktadır, akp gitsin kemalizm gelsin. ama sömürü değişmeden devam etsin.
sosyalizmin düşüncesi bu asla değildir ve olamaz. chp ve ergenekon tutukluları bu ülkede solu temsil edemez. onlar kemalizmin temsilcisidirler ve kemalizm emek düşmanı bir tepeden inmeci baskı rejimidir.
sol dünyaya bu gözlerle bakmamaktadır. chp ve kemalizm sosyalistlerin nefret ettikleri sosyal demokrasiyi bile temsil etmeyen sağ oligarşik askeri unsurlardır.
türkiye'nin tüm solcu aydınları kemalizm'den kurtulun!
yanlış bir konuşmaya imza atmamış adamdır. şahsını seversiniz ya da sevmezsiniz ama söylediklerinde yanlış olan bir şey yok. bizde demokrasi ile geldiğini iddia eden tüm tek başına iktidar olanlar diktacılık yapar. size kendi istediklerini dayatır. sonra da demokrasi oğlum biz seçimle geldik derler ve adalet tamamen terk etmiştir o toprakları aslında. çünkü herkes için eşit değildir, bizde on yıllardır olduğu gibi!
''...hukukun üstünlüğünün yittiği, adaletsiz bir kalkınma girişiminin hızla yol aldığı, parasız eğitim pankartı açan öğrenci arkadaşımın 16 ay hapis yatması... dünyanın hiçbir ülkesinde kadın, çocuk bu kadar tacize, cinayete maruz kalmıyor...''
en çok bok atanın dahi, yukarıda yazılı olanlar için ''yalan söylüyor, yok öyle bir şey'' diyemeyeceği konuşmadır, malumun ifşasıdır. ağzına sağlık.
daha yazıyazmasını bilmeyen götoş beyinlilerin, arkasından atıp tuttuğu, bok attığı konuşmadır.
tezat arıyosan, siktir olup gidip, başbakanına bakacaksın yapraaaak kafalı kardeşim, sağda solda "savaş açarız" deyip te hala daha israil'e en ufak yaptırım uygulamayan, terörü; rerere rörörö diye konuşup sonra öyle böyle diyip öcalanla görüşmesi için kendi heyetini görevlendiren başbakanına bakacaksın.
tabi bunlara aklın ermez niye? e takmışın padokta* gezen ingiliz safkanları gibi gözlüğü, göremiyorsun, bakamıyorsun.
elitist ne lan? sen nerden duydun bu kelimeyi? kimden öğrendin sen?
"kadına karşı yapılan şiddetin cezasız kalması mı?" adamın söyledikleri arasında yanlış olan?
yoksa sizin bizim boşu boşuna verdiğimiz harç paralarını protesto eden öğrencilere verilen 19 aylık göz altı süresine karşı verdiği tepki mi? zorunuza giden?
cuma günün haber türk gazetesinin manşetine bakın sırtında bıçak saplı olan kadın.
bir gün sonranın haberlerini izleyin 19 ay sonra tahliye edilen protestocu gençlerin.
sonra siz hatırlamazsınız liseli ergenler babalarınıza falan sorun 79 80 de sinemada televizyonda uygulanan sansürü, gerçi şu günlerde daha sağlamını yapıyorlar ya neyse.
ondan sonra adama bok atın. "bana mı diyo lan bu?" diye soranlar için; hababam sınıfı ahmet'ten gelsin "evet sana sana sana hepinize diyorum"
a.q adamı tezatlar içinde nefretini kusmuş, siz var olun ışıklar içinde yatın totoş beyinliler işte bu yüzden sol zihniyet ortada yok.
akıl hocalar bir avuç elitist sığ düşünceli tezatlar içinde boğuşan kemalist.
konuşa mı dediniz o kadar kin kusmak kolay.
bir sanatçının toplum sorunlarından kendini soyutlamaması gerektiğini gösteren, karizmasıyla kendini konuşturan, şahsımda hayranlık uyandıran konuşmadır.
bizim candaşlar işleri yolunda gitsin aman da tayyipçiği karşımıza almayalım diye yalakalık yaparlarken aklı başında olan birilerini görmek sevindirici bir olaydır. muhtemelen zaman gibi fetoşçu gazete-yazarlar bunları görmeyecek, çok yakında rutkay aziz'in de adı ergenekoncuuuuuuu! diye yazılacak. ama rutkay aziz cesaratiyle yıkıp geçti. önemli olan da bu.
türkiye'yi somali veya kuzey kore gibi ülkelerle kıyaslayacak ve sonuç olarak "bak bunlar da dünya ülkesi, demek ki adam yalancı" diyecek olanlar için birşey ifade etmeyen konuşmadır.