yüz senedir çözülemeyen poincare varsayımı'nı çözen rus matematikçi dr. grigoriy perelman'ın, amerika'daki clay matematik enstitüsü'nün varsayımın çözümüne koyduğu bir milyon dolarlık ödülü neden reddetmiş olabileceği üzerine varsayımlardır.
ödülü kabul ederek dünyadaki küçük matematik severler için bir eğitim merkezi açabilcekken böyle bir şey yapması, gözümden düşmesine neden oldu. ya da bizim camiye atsaydın bi 50 bin dolar felan, hayrına yani.
dünya ya " ben bu problemi bi tarafımla çözerim mallar" mesajı vermek. hatta üstüne " bi de ödül veriyolar la muhauhauh" gibisinden kendi kendiyle diyaloga girmek.
adamın varlıktan hazzetmeyen, tek derdi düşünmek ve öğretmek olan bir adam olması ödülü reddetme nedeni olabilir. keza reddettiği sadece ödül değildir, abd'deki bir üniversitede hocalık yapma teklifini de geri çevirmiştir. burdan anlıyoruz ki ardına düştüğü şey şan şöhret değil sadeliktir.
bana göre soruyu çözmektir.
ama gene de sorayım aklımdaki soruyu.
acaba aşağıdakilerden hangisi insana daha büyük bir haz verir.
en çok istediğin hedefe ulaşmak mı yoksa ona ulaşıp onu reddetmek mi?
Ödülü verecek olan adam: Sayın Perelman tam bir yıldır günde sadece iki ya da üç saat uyuyarak çalıştı. Bütün olasılıkları gözden geçirdi ve matematik üzerine derin araştırmalar yaptı. Evliydi ancak eşi bile bu yoğun çalışmalara dayanamayarak onu terk etti. Ailesi ile konuşmuyor ve işini kaybetti. "Olsun" dedi ve o durmadan çalıştı. Sonunda zafere ulaştı! Sayın Perelman, buyurun bu da ödülünüz tam bir milyon dolar*!