güçlü bir devletin ne yapması gerektiğini bilen yazardır.
güçlü devlet pazarlık yapmaz. israil'in entebbe baskını örneğinde gösterdiği gibi, düşman bir devletin topraklarında rehin tutulan vatandaşlarını bile en az zayiatla kurtarır.
israil entebbe baskınında yedi teröristi ve 45 uganda askerini öldürdü, 106 rehinenin 102'sini kurtardı.
keza güçlü devlet olabilecekleri öngörür. konsolosluğumuz basılmadan bir gün önce mhp ığdır milletvekili sinan oğur konsolosluğun basılacağını mecliste bildirmişti. aynen soma katliamından kısa süre önce chp'nin yaptığı gibi... hükümet ne yaptı? hiç!...
kendi pisliklerini temizlemelerini takdir etmek tam beyinsiz yandaşlara göre bir tutum.
--spoiler--
Entebbe Operasyonu (Entebbe Baskını), 3 ve 4 Temmuz 1976 günü, Filistin Kurtuluş Örgütü'ne bağlı militanların, Tel Aviv - Paris seferini yapmakta olan "Air France Flight 139" sefer sayılı Air France uçağını, Uganda'nın Entebbe Havaalanı'na indirmeleri, ve israil'in beklenmedik bir operasyonla 1 saat içinde tüm militanları ölü olarak ele geçirmesi ile sonuçlanan askeri operasyondur. Operasyon sonucu üç rehine öldü, beş israil askeri ise yaralandı. Dördüncü bir rehine ise Uganda Ordusu'na ait askerler tarafından yakınlardaki bir hastanede öldürüldü.[1]
--spoiler--
yahu milleti gırtlağına kadar faize batırırken yaptığınız inkar olmuyor da, ben yaptıklarınızdan hareketle "faiz helaldir" deyince mi inkar oluyor? sizi gidi riyakarlar, sizi gidi hile-i şeriyyeciler sizi...
cahil ve ergen diyenlerin halt ettiği 10. nesil yazar.
herkese cahil denilebilir ama bu adama denilmez. cahilin tanımını hepimiz biliyoruz. bu sebepten doğru kişiye doğru sıfatlarla sallanmalıdır.
benim kendisiyle ''egemenlik'' (herrschaft) ve ''güç'' (macht) üzerinde tartışmaya girmeyeceğim yazar. bu kavramlar hakkında atıp tutabilmek için en azından max weber'i asgari olarak okumuş olmak gerekir. gücün bir empoze etme yetisi, egemenliğin de kendisine itaat borçlu olandan itaat elde edilmesi olarak tanımlarız. siyaset sosyolojisiyle uzaktan yakından ilgisi olanlar için bu böyledir. dolayısıyla egemenlik, güçle doğrudan ilgili bir kavram değildir. üzerinde çokça münakaşa edilen bu mefhumlar, siyasetin konusudur; bu tartışmanın değil. ona göre konuşalım.
biraz sondan başladım ama mazur görürsünüz.
yahu bu kimseler bizi ne sanıyorlarsa... hilafet dediğin şey, islam devletinin yöneticisidir. tüm müslümanları içine alan bir yapıdır bu. 4 raşid halifeden sonra hilafet, hadis-i şerifte belirtildiği gibi, ''melikliğe'' evrilmiştir. hazreti ömer, ''herkes halifeliğe aday olur ama oğlum olamaz, yoksa halfelik zayî olur'' dediğinde çekindiği şey buydu zaten. islam hilafeti raşid 4 halife döneminde esas olarak yaşanmış, bir de emevî hanedanından ömer bin abdülaziz çok kutlu ve adil olduğundan, onun devri de bu döneme alınmıştır. toplam 5 insanın döneminden bahsediyoruz...
ha diyebilirsiniz ki, ''sonra meliklik oldu, babadan oğula geçti, yani meşru değilmiş zaten''. hayır, alakası yok. meliklik dahi, islam ümmetinin başsız olmasından iyidir. ulema da bunu ''ehven-i şerreyn'' yani ''kötünün iyisi'' olarak görmüş, hilafetin devamı için bu yöntemi meşru görmüştür. bizim bahsettiğimiz hilafet, ''esas ve asr-ı saadet'' hilafetidir. yani karikatürize edilmiş bir hilafettir. bir ideal tiptir. o nedenle çıkıp da, ''osmanlı hilafetinde şu oldu, emevî hilafetinde şu oldu, demek ki bir işe yaramıyormuş'' demek çok basit bir yaklaşım. tüm müslümanları içine alan bir devlet yapısı ve başındaki adil yönetici... hilafet budur. ''ama şimdi bunu kurmak çok zor ve pratik akılla bağdaşmaz''. zorsa zor, kaldırırken bize mi sordunuz? mustafa kemal allah'tan sizin gibi fikirsiz değildi, adam halifeliği muhafaza etmek için ismet paşa'ya rağmen bir sürü takla attı, ''ileride lazım olur'' diye de, iç ve dış mihraklar izin vermediler.
ya şu ''halifenin çağrılarına kulak asan var mıydı'' lafı da gına getirdi ya... 1300'lü yıllardan bahsediyorsunuz. endülüs'ten müslümanlar gemilerle kudüs'ü kurtarmaya gelse, haçlı seferi bitecek be. hava harekatı mı yapacak müslümanlar moğollara? selahaddin eyyubî döneminde müslümanların haçlılara karşı birleşmesi, zaten abbasî hilafeti sayesinde vücuda gelmiştir. hilafet neden bir işe yaramasın? çanakkale şehitliğinde ölen lübnan'lısı, gazze'lisi, yemen'lisi neden burada şehit oldu? birinci dünya savaşı sırasında osmanlı'ya çıkan isyanlar bile ''halifeliği kurtarmak'' propagandası ile çıkarılmıştır. orada dahi dinî duygular tahrik edilerek bir meşruluk sağlanmıştır.
velev ki hilafetin misyonu yok olmuş olsun. bm'nin misyonu ne de onlarca ülke üye ona? bugün bir sürü kıytırık ''işbirliği örgütü'' ne işe yarıyor uluslararası siyasette? bm'yi de, nato'yu da, federe devletleri de kaldıralım o zaman bu mantığınıza göre. bir iki ufak başarısızlığı gördüğünüzde hemen coşun, ondan sonra şuanda çatırdayan ab'ye girmek için 40 takla atın. işte kemalist kafası... ulus devlet çok mu işe yarıyor? türkmenlere neler yapıldığı ortada... ulus devletler buna karşılık verebildiler mi? yok... hadi o zaman ulus devleti de kaldıralım çok bilmişler...
hazreti osman'a, ali'ye isyan edenler de bugünkü vahhabîlerin dedeleri, haricîlerdir. ilk ortaya çıktıkları günden itibaren ''bunlar kim amk'' nidaları ile karşılanan haricîler islam dünyasını karıştırdıkça karıştırmıştır. hazreti osman ve ali dönemlerinde çıkan karışıklıklar zaten abdullah b. sebe adlı bir yahudi tarafından başlatılmış, sonra tahrik edilmiştir. sahabeler de insandır, hata yapar ve günah işlerler. zaten hazreti aişe de ali'ye bir anlık kışkırtma ettiği isyandan sonra çok pişman olarak hayatı boyunca siyasetten uzak durmuştur. her şey abdullah b. sebe'nin başının altından çıkmış. ünlü osmanlı devlet adamlarından ahmet cevdet paşa'nın islam tarihi üzerine yazdığı yazılarda kendisini nasıl anlattığına bakılabilir bunun için.
biz diyoruz ki: müslümanlar birlik olmalıdır. bunun önündeki engeller de bertaraf edilmelidir. kemalsittir, gavurdur, kafirdir, zındıktır; fark etmez.
malum hıyarlar için serdettiği "cahil" lafını geri almayıp, aynen tekrarlayan yazardır. bakalım kim nasıl yedirtecekmiş göreceğiz...
söz konusu cahil cühela zihniyet egemenliğin nasıl kazanıldığından, nasıl elde tutulduğundan bile habersizdir. hilafet deyince doğrudan osmanlı dönemine sarılır. sanki osmanlı'dan önce hilafet yoktu.
o hilafet moğol işgali sırasında ne işe yaradı! koca bir hiç! ya haçlılar karşısında? haçlıları ilk seferlerinde elde ettikleri topraklardan kovmak için tam 150 yıl uğraşılmak zorunda kalındı. halifenin çağrılarına kulak veren var mıydı? kimisi sanır ki selahaddin kudüs'ü alınca haçlıların işi bitti. alakası yoktur. ellerindeki çok sayıda kaleyi ve şehri tuttular. hatta kudüs selahaddin ele geçirdikten bir süre sonra müslümanların iç çekişmeleri sebebiyle haçlılara savaşsız iade edildi. ne ki mısır'ı elinde tutanlarla, suriye'yi elinde tutanlar arasında tampon olsunlar diye. başka?
ilk halifeler dönemindeki savaşlardan mı dem vurayım? osman'a isyan edenler kimlerdi? ali'ye isyan edenler kimlerdi? sözde ingilizler tarafından kurulmuş vahhabi mezhebi üyeleri mi? ali'ye karşı yaptıkları cemel savaşı'nda ölen talha ve zübeyr cennetle müjdelenen 10 sahabeden ikisi değil miydi? tüm bu olaylara karşı bir sürü laf salatası ederler. götlerinden uydurdukları yahudileri filan sorumlu tutarlar. zaten kendi zihniyetleri asla suçlu değildir.
egemenlik güçle alınır, güçle elde tutulur. hilafet altında huzurlu dönemler yaşanmışsa -ki osmanlı döneminin bir kısmı böyledir- sebebi halifeye duyulan saygı filan değil, bizzat devletin gücüdür. kimse kimseye ilim gereğidir, din gereğidir diye boyun eğmez. gücünün yettiğine inandığı anda bulur bir bahane isyan eder. aynen vahhabilerin yaptıkları gibi... aynen ışid'in el kaide'ye sırtını dönmesi gibi... aynen ne yavuz'un, ne de memlüklerin mısır'daki halifeyi takmaması gibi...
siyaseti bunların hastalıklı akıllarıyla(!) anlamaya çalışanların sürekli hayal kırıklığına uğraması kaçınılmazdır.
gereksiz biridir, boyuna mesaj atar bana, attığı mesajları okumuyorum bile saçma sapan uyduruk kaydırak cevaplarla geçiştiriyorum.
tipik bir kemoştur, kemalist hurafelerle beyni sulandırılmıştır, 21.asırda böyle numunelikleri görmek enteresan doğrusu, nesli tükenmek üzere koruma altına alınmalı...
kemalistler böyledir. ezberledikleri iki çift laf vardır, beyinlerinin kıvrımlarından daha fazlası çıkmaz. sloganlarla yönlendirilen sürülerdir. herkesi kendileri gibi sandıkları için de lafları hep aynı minvalde olur. herkese laf yetiştirmeye çalışması, kendini cihan allamesi sanması hep bu yüzden. bizim ne yazdığımızı bile anlamamış, gitmiş vahhabîlerin kuruluşuna... zira kafa bu kadar çalışıyor, vermeyen rabbim vermiyor işte... biz yine de bir umut, bir şeyler yazacağız. ha, şu var; bunun gibi arkadaşlar ortalama ve vasat insanlardır. bunlar türkiye'nin ve dünyanın çoğunluğunu oluştururlar. izledikleri görüş, çoğunluğun görüşleridir; vasatların sloganlarıdır. fazlası yoktur. o yüzden iki muhalif laf işitince, dönüp aynaya bakmadan, kendilerine ezberletilmiş sloganlardan bir demet sunmaları doğaldır. bunu da sürekli yapıyor. herkese yap da, bana yapma güzel kardeşim, sonra fazla mesai yapıyorsun falan, gerek yok...
neyse...
kendisi zaten vahhabîliğin ortaya çıktığını zannediyor. bu başlı başına bir yanılgıdır. sanki vahhabîlik, doğal bir tekamül evresinden geçip kemale ermiş gibi konuşuyor. hayır, vahhabîlik bizatihi ingiltere ve fransa gibi emperyalist devletler tarafından desteklenerek ortaya çıkarılmış bir mezheptir. ingilizler köle ticaretini osmanlı'ya yasaklatmış da, vahhabîler helale haram dedi diye osmanlı'ya karşı ayaklanmış da, bilmem ne... küçük at da civcivler yesin. vahhabîlik bir ideolojidir zaten, kaynağını hanbelî mezhebinden kopmuş radikallerden alır. bu nedenle hiçbir zaman destek bulamamış, dinlerini ideoloji haline getirmiş, gittikçe marjinalleşmişlerdir.
emperyalist devletlerin çıkarları nedeniyle halifeliğin kalkması istenince, ingilizler evvelden kurdurdukları vahhabîliği kullanmaya başladılar. önce tayyarelerden aşağıya ''halifeler kureyştendir'' hadis-i şerifin meallerini attılar ki, arap milliyetçiliğini körüklesinler. sonra birinci dünya savaşı'nda ''osmanlı halifesi ittihatçıların elinde esirdir, gelin halifeyi kurtaralım'' diyerek propaganda yaptılar. osmanlı hilafetine isyan gibi gözüken, esasen ittihatçılığa olan isyanların esas sebebi budur. vahhabîlerin derdi zaten emperyalistlerin çıkarlarına hizmet etmekti, bunu da çok güzel yerine getirdiler.
halifelik ne işe mi yaradı?
ortadoğu'nun irili ufaklı, cetvelle sınırları belirlenmiş onlarca bölgeye, devlete, eyalete ayrılmamamasına; israil'in kurulmamasına, milliyetçiliğin iyice körüklenip mezhep savaşları yaşanmamasına yaradı. hilafet var iken, ''ben cihatçıyım'' diye orada burada taraf olan 20-30 tane örgüt var mıymış? ''efendim, vahhabîlik...'' vahhabîlik dediğin şeyle oraya buraya dalan, ele geçiren, kendi hukukunu uygulayan ışid'in, el nusra'nın, el kaide'nin alakası var mı? halifelik var iken, ortadoğu'da bunca kan dökülmüş mü? osmanlı hilafetini savunan, kitleleri osmanoğullarına bağlayan yine yemen'de, şurada burada faaliyet içerisinde olan arap ulemasıdır. fadl alevî paşa'dan tutun, seyyid habib'e kadar bu böyledir. osmanlı hilafetini arap alimler müdafaa etmiş fakat bizim kemalistler karşı çıkmışlardır, üzücü olan budur. hilafet var iken bunca kan dökülmedi. islam alemi bu kadar başsız kalmadı. bin dört yüz sene boyunca islam dünyasında çok çatışma ve kavga çıktı da, bu kadarı asla görülmedi... halifelik dediğimiz zaten islam dünyasını bir arada tutan yegane şey idi, onun da anasını bellediler, sağ olsunlar.
zaten bu kemalist takımına göre din siyasete karışmasın. her şey karışabilir ama din karışmasın. ırkî telakkîler, milliyetçilik, ulusalcılık karışsın; üretim araçlarının sahipliği; sosyalizm, komünizm, kapitalizm, kozmopolitizm, küreselleşme karışsın; kişisel hegemonyalar; kemalizm, troçkizm, stalinizm karışsın; hatta gavurluk, kâfirlik, batı hayranlığı, taklitçilik karışsın ama ne olur din karışmasın...
sosyalistler kapitalistler dünyayı kimin yöneteceği hususunda birbirini boğazlarken, allah'ı olmayan bilim adamları sırtlarını kendileri gibi kafir devletlere dayamış tahrip gücü yüksek bombalar atarken ve attırırken, kimi vietnam'da, kimi türkmenistan'da, kimi şurada burada beşerin enkazını oluştururken, yine tüm suçlu dindir bunlara göre, bunların hepsi din yüzünden olmaktadır, din olmasa hepimiz süper yaşardık. bunların kafası böyle çalışır, 'vahşet' dedikleri şeyi gören gözleri suçu sadece karşı oldukları tek şeye atar: dine...
kemalistler sadece dine karşıdır, dine karşı emperyalizmle, sosyalizmle, komünizmle, neo şamanist milliyetçilerle, gavurlarla, herkesle işbirliği edebilirler. çünkü onların omurgası ancak buna müsaittir.
bu arkadaş da bunlardan bir tanesi işte, fazlası değil. kendisine ezberletilenleri burada ifade eden bir sözcü. bu ülkede yaşayan milyonlarca fikirsiz ve aksiyonsuz kemalistin sözcüsü. her şeyi en iyi o bilir, sen islam hukuku okumuşsun, eric voegelin okumuşsun, pierre bourdieu okumuşsun; mühim değil. 100 cilt necip fazıl okusan, bu hıyar gelir, kadın bacaklarından girer, menderes'ten çıkar, necip fazıl'a karşı kemalistliğin ödevi olarak saldırma görevini ifa ettiği için metin bir halde işine devam eder. ama leonardo da vinci'ye pedofili diye, kendi gibi kafir schopenhaur'a kadın düşmanı diye, oscar wilde'a oğlancı diye laf söylemeye götü yemez. çünkü dedim ya, tek düşmanı vardır: o da dindir.
neyse, çok bile konuştum. o söylediği cahil lafını geri alsın, ona yedirtirim.
laf israfını sevmeyen yazardır. babasını, atasını bilemediği apaçık ortada olan kişilere zahmet edip "baban kimdi bilemezdin" demez.
hakkını vererek dalga geçmenin zeka işi olduğuna inanır. yobaz tayfasının zeka seviyesi (bkz: yobaz ve zeka) herkesin malumu olduğu için, onların akıllarınca "dalga geçiyorum" diye serdettikleri hödüklüklere güler geçer...