haddini aşmış, yaşama hakkımı ellerinde sanmış kendini ve sarsılmaz sandığım dostluğunu eskitmiş kişidir..
işte ona cevabım;
biz aşkı kahpe bir gülüşün gamzelerinde aradık..
o gülüş tokat oldu yanağımıza indi..
canımız yandı.. ağlayamadık..
sevdiklerimizle seviştik.. nefret ettiklerimizle savaştık. tekmeleyen ayakları öpüp, okşayan elleri ısırdık..
şimdi siz diyorsunuz ki bana.. aşk yok. herşey yalan.. o zaman soruyorum ben size.. tarlabaşında merdivenlerde boynuma sarılıp böğürerek ağlamanı sağlayan şeyin adı neydi; soğan mı aşk mı? gürkan neden bir köyde ineklerin bedenine kalp çiziyor o zaman bir usturayla. kayra' lık ağır geldiği için mi? ya hakan ? o neden haftada bir tarfeli uçağa binip brüksel' koşuyor. bu aşk sadece bana mı yasak?
niyetlerimiz, anlayışımız , kavga sebeplerimiz farklı olsa da beni yıllar sonra geçmişimle yüzleşmeye çağıran ve bunu sağlamak için üç infilak noktasındaki beyinle kapışan adamdır. sonuçlarından en çok kim etkilenecek göreceğiz.
ün süz sinema eleştirmeni ve bilgini. antrakt ya da aylık sinema dergilerinin yazarlığını falan değil, bizzat genel yayın yönetmenliğini yapacak potansiyel vardır kendisinde.
yahu şimdi gördüm, gözlemledim. ne istiyorsunuz lan bu yazardan? alıp veremediğiniz nedir? yazarcağız yazmış beğendiği, sevdiği yazarları size noluyor ya? engin düzlüklerde süt sağmaya kalkan ve eşek gibi çalıştığı halde bir kere söylenmeyen ama yıllarca bunu içinde biriktirip ölecek kocasına ah eden, küfürler saydıran yarım belli nineler gibisiniz be. kendinize gelin lan. vallahi kaş, göz, burun, kol bacak, hee bacak-omuz demem dalarım topluca. sağ kalanlara da gazilik mareşali verir, çükü yeni kesilmiş zırlamaya meyilli veletlere çevirir, madalyonu maşallah gibi taşıtırım boynunda. benim gibi erdemli,seviyeli üslup sahibi yazarlar olduğu müddetçe hiç tanımadığı insanlar da korunacaktır bu sözlükte. rahat olun çünkü küçük ve büyük jacky her yerde, her zaman.