Aynen öyle kesin olarak konuşamayız ama bana göre kanıtlar baya iyi ve bizler ihtimaller üzerinden bir yerlere varmaya çalışıyoruz ve işin sonu biraz da teslimiyete kalıyor.
Evet beyinci arkadaş haklısın bir kan alma işlemi bile kişiliğimizde değişimlere yol açabilir o zaman ruha noluyor??!?!? Diye beyninde canlanan fütursuzca soruların yankısını duyabiliyorum. Ruh yine senin ruhun. Sen bir beyin vakasına bakarak ruhu reddediyorsun bu senin zaten reddedmeye meyilli olduğunu gösterir. Bir kere ruhun bedenimizle bağlantılı oldupu gibi bir gerçek var en azından inanlar için diyorum. Tamam varsayalım ki ben hiçbir dine mensub değilim bilimlere dayalı konuşan bir insanım şimdi düşünüyoruz acaba bizim ruh diye adlandırdığımız şey ruh mu? Yani o kadar büyük bir manevi birşey olmasa mı gerek? Aslında tuh tamamen maddesel mi ya da ruh demeye ne gerek var herşeyimizi yönlendiren bizi oluşturan beyin mi??? Hayır değil ama bu sonuca hemen varamıyoruz peki nasıl varıyoruz. Şimdi bir beyin ele alalım sinapslarıyla bütün komutları veren düşünmemizi ve ahenkle bedenimizin yaşamasını sağlayan..
şimdi düğme ilikleyeceğiz. Beyin açılarak, parmağı oynatmakla görevli sinire tembih yapılsa, parmak hareket eder. Fakat asla bir düğmeyi ilikleyemez. Çünkü düğmeyi iliklemek kompleks bir harekettir ve hiçbir siniri tahrik etmekle bu fiil gerçekleşmez. O hâlde sorumuz şu: Parmağa, düğmeyi iliklettiren beyin değilse, nedir? evet bu soru burada bi dursun.
Şimdi bir de benlik açısından düşünelim.
Biz bir iş yaptığımızda elim yaptı gözüm yaptı beynim yaptı demeyiz otomatik BEN yaptım deriz çünkü herkesin bir benlik duygusu vardır bu benlik işin felsefi kısmı.
Elimizin ayağımız bir sürü organımız var ve kişi, o azalar olmadan dış dünyayı tanıyamaz; ama kendi varlığından da şüphe etmez. işte bu durumda kendini bilen varlık ?? Nedir o varlık?
Peki olayı astronomik değerlendirelim bir de. Bazı insanların bazı rüyaları nedense gerçekleşiyor ya da bazı insanların hissiyatı felaket güçlü. Demek rüyalar ve bilhassa sadık rüyalar ruhun varlığını ispat etmektedir.
Bir de herkes bilir telekinezi diye bir şey vardır fazla odaklanarak maddeleri bükme gibi durumlar. Yani maddeye temas etmeden, düşünce ile maddeyi hareket ettirmek. Yani ortada maddesel bir etki yok... o zaman bu ne?
Ve irade.. iradeyi beyin diye kestirip atamazsın irade sensindir irade bendir
Ve gage e dönecek olursak ruh karakter ve beyin. Sen adamın karakteri değiştiği için ruhu reddetmişsin bu çok atmasyon geldi bana sonuçta ruh biziz ve beynimizle ortak bir nevi. Eğer beynimizde bir problem oluşuyorsa ya da bazı yetilerimizi kaybediyorsak bu çok normal çünkü bu da bizim insani özelliklerimizden eğer böyle olmasaydı ruhlar aleminde yaşardık. Ebedi olan ruh senin dünyadaki beynin dünyadaki karakterin değil dünyadaki karakterin senin sadece buradaki olayın yani ezele ve ebede yansıtmamalısın bunu. Belki de anlatmak istediklerime kelimeler kafi olmadı ama umarım bir şeyler kımıldamıştır düşüncelerinde.
hayır, o değil, söz konusu kadın şeriatın geçerli olduğu bir ülkede, hele ki psikiyatrik hastalıklar bilinmeden önce yaşıyor olsaydı eli kesilirdi. eskiden bir tek herkesin anlayabileceği belirtiler gösteren akıl hastaları akıl hastası olarak görülürdü. kleptomoni dışında bir belirti göstermeyen bir kişi akıl hastası olduğunu nasıl anlatabilirdi ki?
kimisinin felsefeden öteye gitmeyen tezlerle karşı çıktığı kanıtlardır. onlara, kendilerinin veya birilerinin, felsefi analizlerle bir şeyin var olduğu sonucunu çıkarmasının, o şeyi var etmeyeceğini söylemekten öte diyecek lafım yok...
ha bir de habire söven bir şerefsiz var... ona iki çift laf edeyim... ne diyor? "madde parçalanınca o ortaya çıkan enerji o maddenin ruhudur ben demiyorum einstein diyor araştırırsan öğrenirsin cahil dallama."
eh, benim bilgisayar da ruh tüketerek çalışıyor o zaman a öküz!... hiroşima ve nagazaki'de aşırı ruh bombardımanına maruz kaldı zaten!...
sonra? efendim vicdanmış!.. ne vicdanı ya? toplama kamplarında bebekleri bile fırınlayan nazilerin vicdanı var mıydı? ışid'çilerin vicdanı var mı? şehirleri bombalayan israil askerlerinin vicdanı var mı? beyni ciddi şekilde hasar almış insanlarda vicdan kalıyor mu? bakarlar işte öyle boş boş... e, ne oldu o zaman sözde vicdanın kaynağı olan ruha? buharlaştı mı?
şunların tezleri hep aynı şeye dayanır "nasıl bir et parçası bla bla bla... şaşırdım bla bla bla... aklım almıyor bla bla bla...". sizin gibi mallar şaşırır, einstein'ın buluşlarını bile kıçından anlarken bak birileri şaşırmakla, cehaletini tanrı sanıp (bkz: boşlukların tanrısı) tapmakla değil, neyin ne olduğunu araştırmakla geçiriyor ömrünü... haliyle onlar hep kazanıyor, sizin gibi şaşkınlar ise hep kaybediyor...
ancak varlığı kanıtlanabilecek bir şeyin var olmadığının kanıtlandığı iddiası gibi komik bir safsata olarak değerlendirilebilecek kanıtsallar.
ruh meselesini anlaşılır şekilde anlatmaya çalışırsak; kelime anlamı olarak bir şeyin ruhu, o şeyin özü, manasıdır. yani ruh, öz veya mana olarak tarih edilir. bir yazının ruhunu anlamak, o yazıda asıl anlatılmak isteneni anlamaktır. bir resmin veya şarkının ruhunu anlamak ise, o eserin ne anlatmak istediğini anlamaktır. dolayısıyla biraz daha geniş manada ruh, bir şeyin görünenin dışındaki, görüneni kapsayan veya kapsamayan, daha öte manalara gelen asıl manasıdır.
islam felsefesine göre her şeyin bir ruhu vardır. klasik ruh tanımıyla bu ruh tanımını çakıştırmak amacıyla örnekler üzerinden incelenirse; bir aracın ruhu, klasik manada o aracın amacı, manasıdır. bir araç bir mekanizmadır, sizi bir yerden alıp başka yere götüren bir metal ve plastik yığınıdır. aracın ruhu sizi bir yerden alıp başka yere götüren şeydir. aracınızın birkaç parçası değişirse fakat aracınız hala çalışıyorsa, bu taktirde aracınız hala aynı görevi ifa etmeye devam eder. bu da, aracınızın hala aynı manaya geldiğini, hala aynı amaçla kullanıldığını gösterir. yani aracınızın ruhu olduğu yerde durur. ancak aracınız hurdaya çıkar ve kullanılamaz hale gelirse, bu durumda bu araç kullanılamaz, görevini yerine getiremez. dolayısıyla klasik manada ortada aracın ruhu kalmamıştır.
şimdi konuyu insan üzerinden değerlendirelim:
klasik manada bir insanın ruhu, o insanın amacı, hedefleri, karakteri, davranışlarıdır. bir insan öldüğünde, mana olarak yerine getirmesi beklenen yeme, içme, yürüme, konuşma, sevişme, ibadet etme gibi ruhuna ait eylemlerin hiç birini yerine getiremez. bu nedenle artık aynı insan aynı ruha sahip değildir. din de bu durumu ruhun insandan ayrılması olarak tanımlar.
dolayısıyla ruh kavramı vardır ve klasik ruh kavramıyla dinin tanımladığı ruh kavramı örtüşmektedir. iddia çürütülmüştür biiznillah.
alakasız bir argüman ile yokluğunu kanıtlamaya çalışan cahil önermesi. kişinin kendi karakterine aykırı davranması, ruhun olmadığının kanıtı olduğunu söylemek, şöyle bir duruma benzer; eğer bir araba kaza yapıp şekli değişmişse, o zaman şoför yoktur. gibi komik bir örnektir. aslında daha söylenecek çok söz var ama.
eğer insanda ruh olmasaydı ölen bir insan teknik müdahalelerle tekrar canlandırılabilirdi çünkü ruhsuz bir beden robot gibidir madem ruh yok neden ölen bir insan tekrar canlandırılamıyor! çünkü ruhu bedeni terk ediyor can veren ruhtur o bedene. mesela ölümün tanımı nedir? madem ki bedende ruh yok bu kadar insan neden psikolojik tedavi görüyor. zihin zaten ruhtur bilinç altı dediğimiz o şeylerin hepsi beynimizde nasıl kayıt altına alınıyor insan nasıl hayal kuruyor kafatasımızın içindeki et parçası beyin ile mi? telkin gücüyle bir insan nasıl bir bardağı patlatabiliyor bunları yapan insanlar var hilesiz ve gerçek işte bunlar ruh ile sağlanan şeyler insan sadece bedenden ibaret bir robot olsaydı bugün hiç bir canlı ölmezdi herkes arızası iyileştirilince tekrar diriltilirdi robot gibi. vicdan azabı nedir mesela? yani et parçası olan bir insan nasıl vicdan gibi bir hissi hissedebilir? sadece maddeden oluşan bir beden nasıl vicdan gibi bir hissi bünyesinde hissedebilir lan hiç mi aklın basmıyor buna! o siktiğim materyalist kafan buna basmaz tabi yada sırf ideolojin haklı çıksın diye gördüğünü bile inkar ediyorsunuz. zaten ruhumuz yok hepimiz bir et parçasıyız onun için zaten içimizde korku, sevgi gibi hisler oluşuyor dimi. bilimsel olarak sadece madde olan bir bedenden asla ama asla his, duygu oluşamaz. madde parçalanınca o ortaya çıkan enerji o maddenin ruhudur ben demiyorum einstein diyor araştırırsan öğrenirsin cahil dallama.
ruh kişilik düşünce karakter demektir ve beyin ölümü ile son bulur. ölünce de var olan bedenden bağımsız bir varlık olarak ruh hiç bir bilimsel veya dini kitapta(yeni eski ahit ve kuran) yoktur.
Doğru ile yanlış i ayiramayan, yolun ortasina pisleyen, akil edemeyen insanin imtehani bitmiştir. Din akil sahiplerinin dinidir. Bilimle uğraşan insanlarin hemen hemen hepsinin ateist olmasi kişisel yorumdur.
Iyi olanin paylaşılamamas i gibi.
Örneğin mevlana ve haci Bektaş , yunus emre gibi alimlerin alevi ve sunniler arasında paylaşılamamas i gibi. Bir tane ateist yahudi bilimci gostemezsiniz. Marsk ve darvinde dahil olmak üzere. Birde bu ruh konusu zaten islamda belli fazla zorlamanin manası yok.
Dini kesin hüküm verdiği yerlerde sorgulayin.
Mustafa kemal'in hala adını ananlarin iddia ettigidir. Ruh yoksa hala ne diye mustada kemal'den bahsediyorsun, adam ölmüş sizin kafaniA göre sonsuza dek yok olmuş. Bu neyin kafasi.
kimisinin kişilik değiştirenler örneğine "efendim beyni hasar almışsa imtihanı bitmiştir" diye itiraz ettiği kanıtlardır.
zaten sorun da o ya!.. kişilik aynen masa, sandalye gibi fiziksel etkilerle değişime uğrayabiliyorsa ruh nerede? neden illa ruh diye bir şey olması gerektiğini düşünelim? hem neye göre "imtihanı bitmiş" denebilir? söz konusu hasarlar illa kişinin aklını hepten yitirmesine sebep olmuyor ki... dereceleri var...
konuya bilim insanlarını karıştırmanın manası yok. çoğu ateist olan kişilerden bahsediyorsunuz. hele ki gelişmiş ülkelerin ulusal bilim akademilerinin üyelerinin tamamına yakını ateist, kalanlar da deist... mesela meşhur royal society'de oran %97 ateist, %3 deist... ciddi bilim insanları arasında dine inanan bulmak zordur. hele ki alanları biyoloji, nöroloji, psikiyatri gibi alanlarsa...
Allah in çok az bilgi verdiği bir konuda boş tartisiyorsunuz. Beynin hasar alması, o kişinin ahlaki boyutunu degistiriyorsa o insanin imtihanı bitmistir. Burda beyin ve fonksiyonlarını inkar eden yok. Felç , enbesil, sara li, şizofren lerin hasta olmaları, tutarlılık sergileyememeleri onların ruhlarinin olmadığını göstermez.
Burda ruha bir boyut verilmiş o boyuttan vuran vurana.
Ne oldugunu bilmediğimiz bir konu. Ayrica hemen hemen ilahi yada olmayan bütün dinlerde ruh kavrami vardır ve bu dinlere ait binlerce psikiyatrik ve diğer bilim adamları. Her halde bunlarda ateist olurlardi. Yoksa onlarin bazilarinin teorilerinden faydalanarak ateistligini pekiştiren, sözlük yazarlari çok daha mi uyanık ve akillilar.
manifestocuların manifesto niteliğinde beyanlarıyla itiraz ettikleri kanıtlardır. hayır, mevcut kanıtları yalanlayamıyorlar, tumturaklı sözlerle ifade ettikleri görüşleri hiçbir kanıtla destekleyemiyorlar... söyledikleri kulaklarına hoş geldiği için söylüyorlar işte...
neymiş? "eğer ruh olmasaydi insan iradesi kendini yonetemez robotik bir yapiya sahip olurdu"!.. bunu neye dayanarak söylüyorsun? hiç!...
Eğer ruh olmasaydi insan iradesi kendini yonetemez robotik bir yapiya sahip olurdu. Ruh denilen şey insanin özüdür Madde den arinip mana ya dönüş bicimidir.
Mana nedir dersen bu bir arayistir. insanin kendi gerçeğini bulma arayisi.
kimisinin, alakasız, boş tezlerle çürütmeye çalıştığı kanıtlardır.
ey cahiller, imtihan, dirilme, hesap verme, cennet, cehennem gibi tezlerinizin geçerli olabilmesi için, imtihan edilebilecek, sorumlu tutulabilecek "tutarlı" bir "ben" olması gerekir. söz konusu "ben"i de "ruh" olarak açıklıyorsunuz.
peki fiziksel ve kimyasal etkilerle bu kadar değişikliğe uğrayabilen bir "ben" nasıl bir "ben"dir? ortada gerçekten sorumlu tutulabilecek, hesaba çekilebilecek, tekrar diriltilebilecek sabit bir "ben" var mıdır?
misal, bir kişi, frontal lobu hasar aldığı için, çekilmez, aksi, kalp kıran, hırsızlık yapan, doğruyla yanlışı ayırt edemeyen, sağlıklı ahlaki değerlendirmeler yapamayan, yolun ortasına dışkılayan (şişli etfal'deki kadının böyle bir rahatsızlığı olabilir, zira frontal lob hasarlarında literatüre geçmiş benzer örnekler var) bir kişi haline gelsin... bu kişinin sorumlu tutulacak hali hangisidir? önceki hali mi, sonraki hali mi? işinize geldiği için "önceki hali" diyeceksiniz... neye dayanarak? "efendim beyni hasar almış işte" diyeceksiniz. iyi de o zaman "ruh" dediğinizin "beyin" olduğunu itiraf etmiş olmuyor musunuz? aynen bir robot gibi... ana işlemcisi bozulunca, bozuluveriyor!.. geriye ne kalıyor? sadece inançlarınız, boş iddialarınız...
eminim kahir ekseriyetiniz "occam'ın usturası" tabirini duymamışsınızdır. felsefi bir prensiptir. "zorunlu olmadıkça varlıkları çoğaltmamak gerekir" anlamına gelir. söz konusu prensibi örneğimiz açısından ele alırsak, ortada bozulunca "bizim" de bozuluverdiğimiz bir makina (beyin) var. durum böyleyken beynin ötesinde bir de ne idüğü belirsiz "ruh" kavramını koymanın ne manası var? ortada yeterli açıklama varken, varlığına dair hiçbir işaret olmayan ek bir kavram türetmek niye?
burada saçmalayanların okuması, anlaması mümkün değil ama geniş bilgi isteyenlere nörolog david eagleman'ın "incognito" adlı satış rekorları kırmış eserini tavsiye ederim.
allah kuranı kerimde aslolalın beden değil ruh olduğunu bildirmiştir. inanıp inanmamakta özgürsünüz fakat tüm bilim adamları ruhun varlığını kabul ederler.
Sana ruhtan soruyorlar. Deki onun ilmi bizim katımızda gizli bir olgudur. Bu konuda size az bir bilgi verilmiştir. isra 85.
Hepimiz şu anda bu ayetin mealinin gerçekliği ni yaşıyoruz. Ruhu ne bizler sizin istediğiniz bir şekilde isbat edebiliriz, nede siz yok olduğunu isbatlaya bilirsiniz.
Yalnız, bir insanın akıl hastası olması, deli olması o insanın ruhunun olmadığı nı gostermez.
Ne yani ruhu kabul etmiş olsaydık deli yada şizofren olmayacakmiydik.
Kur anin icindeki gayb ayetlerinden birisidir. Çok az bilgi verilmiştir.
Zaten ateistler bunu araştırıp bulurlar. Belki birgün emar yada tomografi cihazının
gostergesinde yakalarlar ve o zaman da " aaa işte ruhumuuz " derler.
Tıpkı Allah ı gökte avlamaya çıkan Nemrut misali. Sizde teleskoplarla gozlemleyin.
Allah in verdiği cesedi hakladiniz, maymuna atamiz diye selam caktınız, şimdi ruha geldi sıra dini curutmek için.
Ama boş tartışma. Çünkü ne siz yok diye bilirsiniz ne biz sizin istediğiniz şekilde size ruhu suna biliriz.
Ha siz bildiğiniz kadar yok desiniz, bizde bildiğimiz kadar var deriz..
bir erkeğin karakter özellikleriyle bir kadının karakter özellikleri birbirinden çok farklıdır. ancak bir erkeğin karakter özellikleriyle başka bir erkeğin karakter özellikleri veyahut bir kadının karakter özellikleriyle başka bir kadının karakter özellikleri o kadar farklı değildir. karakter özelliklerimizi eğer ruh belirliyorsa geçeceğimiz diğer boyutta a ve b diye iki grup olmak zorunda olmaz mı? ****