"görsün millet hayal gerçek yan yana"yı yıllar boyu "göğsünü dinlet hayalle gerçek yan yana" diye algıladığım, yağmurun çok bereket getirdiğini anladığım dizi.
cem davran ve hande ataizi'nin başrollerini paylaştığı, 90'lıların* çocuklarında ayrı bir yeri olan dizi. her seferinde denk gelirsem jeneriğine ya da kendisine oturur bakar çocukluğumu özlerim. saçmaydı, komikti ama bizce temizdi.* sırf bu dizi, herkül ve zeyna'dan dolayı kanal d hep bana ütopik, fantastik, garip bir kanal gelmiştir, kendini sevdirtmiştir.*
Monoton diziler kuşağında 1 numara olan yerli dizi, her bölüm aynı teraneyi farklı karakterler eşliğinde izletme çabasında olan fakat her nasılsa müziğini o dönemde pek çok insanın ağzına dolayan abuk subuk işler ya! uzatmaya bile gerek yok. kıskanç bi ruh işte, dirisi gibi kıskanç, bak ruşen amcanın oğlu sedat'a karısı öldüğünde saçmalayıp bunu dizi haline getirmiş mi?
çoğu sözlük yazarı gibi benim de çocukluğumun dizisiydi. bu dizide bi' kadın vardı, adı da güzin abla mıydı neydi tam hatırlamıyorum, ahirette bilgisayarla ölenlerin kaydını falan yapardı. dizinin aklımda kalan tek ayrıntısı bu.
şimdi dizilerle karşılaştırınca aslında orjinal bir seneryosu vardı ayrıca oyuncularda iyiydi, eğlendiriyordu en azından. 97de başlamış 2001e kadar sürmüştü. o zamanlar ben ilkokuldaydım cumartesi günleri izlerdim. yani takip ettiğim ilk dizidir.
başta tok sesli bir adam şu hikayeyi anlatırdı:
'mazharla ruhsar ortalama bir aşka birbirlerini severek ve belediyenin nikah memurlarına verdiği yetkiden faydalanarak dünya evine girmişlerdi. bu evlilik başta mahzarla ruhsar olmak üzere bir çok kişiyi mutlu etmişti 35 yıllık annesi menkibe hanım ile 19 yıllık kız kardeşi firdevs hariç elbet. girdikleri bu dünya evi klasik türk dünya eviydi zavallı mahzar iki arada bir derede kalmıştı. buna birde ruhsarın aşırı kıskanç karakteri eklenince mahzar için bu dünya evi bir işkence evine dönüşmüştü. fakat trikotajla hiçbir ilgisi olmadığı halde sürekli ağ ören kader yine ağlarını örmüştü. zalim kader ruhsarı bu dünyadan alır ve tüm fanilerin gitmek zorunda kaldıkları ahiret evine çok erken gönderir. ama bu göç hikayemizde bir sona değil aksine komik olayların başlamasına neden olacaktır. '
viiiçuu mezar gülü yutar şarkı girer. mezar taşında da 1973 - sen hiç ölmedinki yazıyordu.
vay be duygulandım.