Olaya hep komik açıdan baktık izlerken. Ne bileyim hiç üzülmedik bu adamın karısı ölmüş diye. Sürekli görüyordu çünkü.
Geçen gün babamı rüyamda gördüm yine. Evdeydi. Sabah Su sesine uyandık annemle. Çeşmenin biri durup dururken kırılmış. Tamirci çin malı ondan dedi tabi herşeyin mantıklı bir açıklaması var sonuçta ama O gün bugündür babam evin içinde dolaşıyormuş gibi geliyor. bilmiyorum belki de aklımı kaybediyorum yavaş yavaş özlediğim için.
komedi niyetine izlenen ama yaş kemale erince mazhar'ın yaşadığı acı, bununla baş etme durumu, yaşanan duygunun ulviliği, mazhar'ın ailesinin kıllığı ve onun altındaki oğullarını/kardeşlerini sevme olayı daha iyi anlaşılıyor. aşk dizisi denilince illa salya sümük, bir bakışma sahnesinin 10 dakika sürdüğü, "ben seni sevdim de öldüm taam mı!" modunda olması gerekmediğinin, aşkın/ayrılığın komediyle dramatize edilmesinin daha leziz olduğunun kanıtı eski dizidir.
Günümüzde 2000 ve üzeri yıllarda doğan kardeşlerimizin Babala tv de tanıdığı çocukluğumuzun afet meleği elimizi boş bırakmayan hanımefendidir kendisi. Sosyal medyada ruhsar şakaları havada uçmaktadır şimdilerde.
çocukluğumuzun dizisiydi. oyuncaklarla oynarken bu dizi dönüyordu ekranda. hayal ürünü bir diziydi ama şimdilerde hep villalarda geçen dizilerden bin kat daha iyiydi. cem davran'ın mizahını kattığı oyunculuğu, hande ataizi ve dizide ki mahzarın kız kardeşinin görselliği ile iyi diziydi. sitcom gibiydi ama dışarı sahneleri de vardı tam sitcom değildi. komedi dizisi olmasına rağmen gülme efektleri yoktu bu da artısıydı.
bu dizi o zamanlar çok da beğenilmezdi. bayık bir diziydi. ne kadar saçmalık absürtlük varsa hepsi vardı. dizi kötü olmasına rağmen bazı espiriler kült oldu.
gani müjde'nin işleri hep böyledir. kurgu saçma ama espirilerin bazıları komik gelir.
koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi derler dizisi.
o zaman netflix mi vardı, hbo mu vardı. ruhsar, gülşen abi, sıdıka filan takılıyorduk. sıdıka iyiydi ama. hey gidi...