trt arşiv'in yüklediği 30 dakikalık bir mini konseri vardır, enfestir. hayattaki en büyük keşkelerimden birisi, biraz daha önce doğabilmek ve ustayı bir kez de olsa canlı dinleyebilmektir.. keşke olarak kalıyor tabii.
yaptığı müzikten haberi olmayan gençlerin yetiştiğini görünce üzülüyorum.
Hayatı doğumundan itibaren acı ve çileyle geçen halk müziği sanatçısı.
Kendisini aynı zamanda halk müziği dışında da edebî eser veren bir isim, yazın dünyasına da ait bir kalem olarak biliyordum; yanlış biliyormuşum.
1912'de van'da dünyaya gelir, 1. Dünya savaşı'nın yarattığı kaos ve karışıklık ortamında ailesinden bir daha haber alınamadığı bilinir. Çok küçükken bilmediği bir diyar olan adana'ya gönderilir, yetimhanede büyür, çocukluğu dayak yiyerek geçer.
Yaşamının çoğu döneminde esaret hayatından eksik olmaz, eşi sıdıka su ile bile cezaevinde evlenir. Yaşadığı Dönemde değeri bilinemeyenlerdendir, ruhu şad olsun.
Balıkesir'in burhaniye ilçesinde ismini taşıyan bir cadde mevcuttur, bizzat hayatının bir bölümünü de oralarda bir evde geçirmiştir.
Birinci Dünya Savaşı'nın anasız babasız bıraktığı çocuklardan biri olan ruhi su; türkü söylemeye Adana'nın işgal edildiği yıllarda, Toros dağlarında düşman askerlerinden kaçarken başlamıştır.
Yetimhane yıllarında müzik okuluna girmek için çok çalışmış, zorunlu olarak askeri okula alınınca ise müzik okuluna gitmek için kaçmıştır.
Çok dayak yemiş, hapse atılmıştır.
Yine de vazgeçmemiş müzik okuluna geçmiştir.
Türkü söylediği yıllarda ise yine müziğe olan aşkı yüzünden tutuklanmıştır.
Aynı günlerde tutuklanan sevgilisi dava arkadaşı hapishane arkadaşı Sıdıka su ile hapishanede evlenmiştir.
Farz-u mahal'in sevdiği kıza yazdığı ve son kıtasını söylerken çığlık atıp kopan parçalar altında can vermesine sebep olan türkü gibi bir türkü de yazmıştır sevdiğine.
''Benim beyaz unum ak güvercinim''
Diye seslenir o türküde ona.
Solum sol tarafım imanım dinim
Benim beyaz unum ak güvercinim
Ölürüm ölürüm kardeş aklım sendedir.
Sanıyorum ilk defa 2009-2010 arasında dinlemiştim kendisini. O güne kadar "Türkü/Halk müziği" deyince aklıma arabeskçiler falan gelirdi. Türk Halk Müziğine hakim olan arabesk yorumlar gelirdi. Gerçi gençliğimde arabesk de dinledim fakat halk müziğinin bu kadar duru, bu kadar güzel Türkçe ile söylendiğini ve özünde kafa şişiren bir gürültüler/gümbürtüler bütünlüğü olmadığını ondan öğrendim. Müzikte "yenilikler" yapmak için büyük orkestralara, gerek olmadığını da... Bir tek saz, bir tek bağlama yeterdi. Belki yaşama veda ettiğinde 3 yaşımı bile doldurmamıştım. Fakat çok şey öğretti. Her türküsünü/şarkısını açtığımda oradaydı. Canlı canlı söylüyordu. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1762954/+
Davudi ve tok sesiyle, türkülere ruh veren, şahlandıran adam gibi adam.
Sesinden, Drama köprüsü, acem kızı, haydar haydar' ı ve daha nicelerini dinleyerek, türkü kültürüne aşık olmamak mümkün değildir.
Ruhu şad olsun.
Hayatını enine boyuna araştırdığımda, karşıma bu topraklarda doğmuş ve örnek alınabilecek nadir insanlardan birisi çıktı. o gün bugündür ne zaman başım dara girse, nerede ezilip büzülsem orada ruhi su açar dinlerim.
20. Yüzyılda doğmuş bir Osmanlıdır. Etnik menşei şaibeli olsa da vatan sevdalısı, Türk halk müziğinin bel kemiğini oluşturan isimdir kendisi. Siyasi görüşü ne olursa olsun Mahsusmahal adlı parçasıyla her gönülde iz bırakmış Çelik sesli üstad!